Rojava halkının siyasi statüsü tanınmalıdır

Forum Haberleri —

  • Bütün dünyanın teşekkür borçlu olduğu Rojava’ya yaklaşımlar hiçte insanı değildir. 11’binin üzerinde şehit ve 72’binden fazla yaralı vermiş bir coğrafyanın statüsünü tanımamak ciddi bir haksızlıktır.  

RAUF KARAKOÇAN

19 Temmuz 2011 Rojava’nın gurur günüdür. Bugün sadece Rojava’da yaşayan halk bileşenleri açısından değil, dünya insanlığı açısından da bir gurur abidesidir. Dünyayı yöneten küresel güçlerin kurdukları sistemler dışında farklı bir sistem öngören Rojava halkı 10 yıllık deneyimini geride bırakıyor. Ortadoğu kaos aralığında filizlenen ve bütün farklılıkları kucaklayan, halk bileşenlerinin kendisini ifade ettiği yeni bir sistemin inşası, birçok açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir. Eksiklikleriyle, hatalarıyla, pratik faaliyetleriyle, kazandığı deneyimlerle bu geçen on yıllık süreç önemli derslerle doludur. Savaş ortamında ve savaşın halen sürdüğü bir dönemde, Rojava özgünlüğünde denenen yönetim modeli birçok açıdan irdelenmesi gerekir.

Arap baharı olarak adlandırılan çalkantılı süreçten etkilenen ülkelerde yönetim değişikliği yaşanırken Suriye’de ise tam bir kör düğüme dönüştü. İç ayaklanmalar, dış müdahaleler, vesayet savaşı derken DAİŞ belasının hortlamasıyla birlikte Suriye’de ki kör düğüm Gordion düğümüne dönüştü. Suriye’de sürüp giden savaşın içinde çıkan Rojava gerçeği yeni bir sistem, yeni bir yönetim modelini muştulamaktadır. Başkan Apo’nun demokratik, Ekolojik, kadın özgürlüğü paradigmasına dayanan ve demokratik ulusu ön gören bu modelin yaratılmasında ve yeni bir toplumu inşa etmede Rojava halkı büyük bedeller verdi.

Rojava Devrimi daha embriyon halindeyken boğmak isteyen güçlere karşı amansız bir direniş sergilenmiştir. Küresel güçlerin baskı ve şantajlarından tutalım, bölgesel aktörlerin fiili saldırılarına kadar birçok zorluğa göğüs gererek bu on yıllık süreç atlatılmıştır. En önemli saldırı ise bütün dünya için tehlike arz eden DAİŞ çetelerinin saldırılarıydı. DAİŞ Irak coğrafyasında çıkan bir hareket olmasına rağmen, en büyük çatışmaları Kürt coğrafyasında olmuştur. Şengal Êzidîleri de bu saldırılardan nasibini almıştı. 2014 saldırılarının ardından bunca zaman geçmesine rağmen dış dünya daha yeni yeni Êzidî soykırımını tanıyan kararlar almaktadırlar. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırıları da ha keza Şengal saldırısının bir benzeriydi. Türk devletinden büyük destekler alan DAİŞ çeteleri, Kürt yerleşim yerlerini kan revan içinde bırakarak ilerlerken, ilk büyük yenilgisini Kobanê’de alarak durdurulmuştur.

Bütün dünyanın tanık olduğu ve Kobanê dünya günü olarak ilan edilerek kutlanan bu zaferle birlikte Rojava kendi rüştünü de ispatlamış oldu. Kobanê gibi küçük bir kasabanın zaferi dünya insanlığı için de bir umut yaratmıştır. Birçok yeniliğe vesile olmuş ve ev sahipliği yapmıştır.

Rojava gerçeği yeni bir toplumsal inşaya ev sahipliği yapması açısından önemlidir. Devleti, bir sınıfa dayalı iktidarı öteleyen yönetim anlayışıyla inşa edilmek istenen sistem, daha başlangıç aşamasında olması, savaş gerçeğinin halen var olması ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bölgesel güçlerin de küresel güçlerin de hesabını bozan Kürt sorunu ve dolaysıyla Rojava gerçeği birçok tehlikeyle karşı karşıyadır. Kürt Özgürlük hareketine yönelik imha saldırıları, Rojava’ya dayatılan tasfiye planları halen tümüyle aşılmış değildir. Uluslararası platformlarda yapılan toplantılarda Suriye sorununa çözüm aranırken Kürtler dışlanmaktadır. Bütün dünyanın teşekkür borçlu olduğu Rojava’ya yaklaşımlar hiçte insanı değildir. 11’binin üzerinde şehit ve 72’binden fazla yaralı vermiş bir coğrafyanın statüsünü tanımamak ciddi bir haksızlıktır. Verilen bu ağır bedel aynı zamanda dünya insanlığını DAİŞ belasından korumak için verilmiştir.

Rojava’nın hesaba katılmadığı çözüm arayışlarında istikrarlı, sonuç alıcı bir çözümün çıkması beklenmemelidir. Dünyanın teşekkür borçlu olduğu Rojava halkını ve Rojava savaşçı yapısını çözüm dışı bırakmak, verilen bunca ağır bedeli görmezden gelmek, var olan siyasi statüyü kabul etmemek asla kabul edilemez. Kurulan çözüm masalarında DAİŞ’e karşı savaşan ve bedel veren Rojava halkını çözümün dışında bırakarak, DAİŞ’e her türlü desteği veren ve Rojava’yı işgal eden Türk devletini masaya oturtarak çözüm aramak sahtekarlıktır, riyakarlıktır.

Rojava Devrimi onuncu yılını kutlarken, dünyaya verdiği tek mesaj vardır: siyasi statüsünün kabul edilmesidir. Rojava halkı bu gurur gününde dünya halkları içinde ki onurlu yerini almak istiyor. DAİŞ çetelerine karşı verdiği kahramanca savaşta Rojava halkının verdiği mücadele talep ettiği siyasi statüyü fazlasıyla hak etmektedir. 

Her neye mal olursa olsun onurluca yaşam hakkını sonuna kadar savunacaktır. Kobanê’de olduğu gibi özgür yaşamak isteyen bu halkın özgürlük hakkını hiçbir güç engelleyemez. ‘Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmeli’ öz deyiminde olduğu gibi, özgürlüğü tatmış bu halkın hakkı teslim edilmelidir. Rojava halkının siyasi statüsü tanınmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.