Rojava’da devrim gelişirken

Forum Haberleri —

.

.

  • Gelişen sosyal devrimler karşısında, evrensel gericilik kendini tehdit altında hissediyor. Devrimle karşı devrim kıyasıya bir mücadele içinde gelişiyor; bu da işin evrensel diyalektik gerçekliği olmaktadır.

HARUN ŞIKAKİ


Devrimler halkların tarihin duvarına astıkları “sanat eserleri” gibidirler. Bu eserler halkların bütün çabalarının, yeteneklerinin, cesaretlerinin, fedakârlıklarının, kahramanlıklarının, kişiliklerinin, karakterlerinin kısacası genel olarak bilincinin adeta içerisinde donduruldukları zaman dilimleridir. Tarihte halklar sahneye yaratıkları eserlerle çıkarlar. Halk devrimleri tarihin duvarlarına asılan bir sanat eseri gibi gelecek kuşaklara miras bırakılır. Devrim eseri dimağlara nakşedilerek kuşaktan kuşağa aktarılır. Bu tarihin estetik görüngü ve döngüsüdür.

Devrimler her zaman görünen gerçeklikten çok daha fazla bir hakikatin ifadesidirler. Devrimler her ne kadar bir noktaya kadar bilinçli, planlı bir düşüncenin eseri olarak tezahür etsellerde, bir o kadar sezgilere de dayanırlar. Ama bu sezgisel yanlar dahi aslında farkından olmadan belirli düşünsel temeller üzerinden gelişir. İşte bu durum Rojava devriminde de yaşanmaktadır. Devrimin önderleri, bir yanıyla bilinçli diğer yanıyla sezgisel olmak üzere, "gelecek devrim tipini" "kuvvetten fiile" çıkarmışlardır. Bundan dolayı Rojava devrimi sadece yerel-ulusal değil, aynı zamanda bölgesel, evrensel ve enternasyonalist özelliklere sahip bir devrimdir. Rojava devriminin yerel ve evrensel yanlarının analizi, içinden geçtiğimiz süreçte devrimci teorinin temel görevleri arasındadır.  Çünkü birçok yenilik ve farklılığı kendi biricik deneyi içinde barındırmakta olan sosyal ve siyasal gerçekliği ihtiva etmektedir.

Rojava Devrimi, Ortadoğu’da emperyalist hegemonyanın bütün halkaları zayıflamayı hedeflediği zamanda, Kürt Özgürlük Hareketi ve Önder Apo’nun önderliğinde gelişen bir devrim deneyimidir. Rojava halkı emperyalist zincirin en zayıf halkasını devrimci dinamiğiyle kırarak devrim sürecine girdi. Bu anlamıyla Rojava Devrimi, halkların demokratik birlikteliğine dayanan bir sosyal gerçekliktir.

Rojava Devrimi; sömürgeci esaret altında ve her türlü şiddet, baskı, zalimlikle karşı karşıya bırakılan, kimliği ve toplumsal değerleri hiçe sayılan Kürt halkının kahramanlık destanıdır. 19 Temmuz 2012 gerçekleştirilen devrim aynı zamanda kadın öncülüklü, yoksul halkların zafer bayramıdır.  Ortadoğu ve dünya ilerici insanlığının umut ve kıvanç kaynağıdır. Kurtuluş ve özgürlük umududur. Tarihte nadir örneklerden olan Rojava halk devrimi öz-yönetim modeliyle Kürt, Arap, Çerkez, Asurî, Ermeni, Türkmen ve Farsları kapsaması ile Ortadoğu’da da benzeri olmayan bir öz-yönetim modelidir. Kürt, Arap, Türkmen, Asurî, Ermeni; Alevi, Suni, Şii, Hıristiyan halkların ve inançların eşit ve özgür yaşamının teminatıdır. Rojava Devrimi halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesi bakımından demokratik ulus modeliyle insanlığın umut modelidir. 

Rojava devrimine yapılan saldırıların altında, devrimin bu evrensel karakterinden ileri gelen korkular yatmaktadı. Çünkü bu küresel ve bölgesel gericiliği korkutan ve tedirgin eden bir gelişmedir. Gelişen sosyal devrimler karşısında, evrensel gericilik kendini tehdit altında hissediyor. Bunun için her fırsata devrimin kendi gerçek mecrasından saptırılması için büyük bir bir çaba içindedir. Devrimle karşı devrim kıyasıya bir mücadele içinde gelişiyor; bu da işin evrensel diyalektik gerçekliği olmaktadır. “Eşyanın tabiatı” gereğidir bu; devrim mücadelesinin olduğu yerde karşı devrimin suskun ve tavırsız kalması hayatın olağan akışına terstir. Devrim mücadelesinin karakteri ne kadar kapsayıcı ve evrensel bir ihtivaya sahip ise, karşı devrimin saldırıları da o kadar kapsamlı ve küresel olmak durumundadır. Bu adeta bir doğa kanunu gibidir ve kaçınılmazdır. Rojava devrimine yapılan açık ve gizli saldırıların temelinde bu gerçeklik yatmaktadır. 

Burada önemli olan sorun veya soru, Rojava Devriminin karakteri geçici ve rastlantısal mı yoksa kalıcı ve evrensel mi olacaktır? Devrim genelleşerek, gelişerek bölge ve küresel düzeylerde nasıl bir etki yaratmaktadır sorusu önemlidir. Bu mücadelenin gelişerek, yayılarak bir olgu olarak varlık kazanması tarihsel bir akış olmaktadır. 

Kurdistan ve Ortadoğu’nun bu karmaşık ortamında cevaplanması gereken zor sorular ile karşı karşıyayız. Fakat tarihsel bir eşik olan bu sürecin cevapsız kalması düşünülemez. Bu bakımdan da devrim mücadelesi tüm insan ve toplum birikimlerinin toplandığı, biriktiği evrensel değerde olmak durumundadır. Bunu yapabilecek olgulara fazlasıyla sahibiz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.