Şansları yok bükemedikleri eli öpecekler

Fehim IŞIK yazdı —

  • Hem iktidar, hem muhalif kanatta yaşananlar esasen Garê tokadının şaşkınlığı, ama aynı zamanda çelişkilerin de dışa vurumu…

Her konuşmasına başlarken “Taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmayacağız” diyen faşist Bahçeli, sadece HDP’lilere, Kürtlere değil AKP-MHP-Ergenekon rejimine muhalif olan her kesime bağırıp çağırıyordu. Boğaziçi direnişi sonrasında öğrencilere dönük tehditleri hala akıllardadır.

Faşizmin bu azgın yüzüne iktidarın neredeyse her kanadından, hatta bırakın iktidarı kendini muhalif ilan eden bazı kesimlerden de destek verildiği oluyordu.

Aslında durum açık...

Mesele Kürtler olunca ‘kurucu ırkçı akıl’ devreye giriyor ve bu aklı savunanlar aynı safta buluşabiliyor.

Erdoğan Garê duvarına toslayınca durum daha ilginç oldu. Öncelikle iktidarda ama esasen kurucu aklı savunan her kesimde şaşkınlık almış başını gidiyor.

Bay Bahçeli, “evlatlarım” sözleriyle seslendiği gençlere “hepinizi kucaklamaya hazırız” diyerek şirinlik yapmaya kalkabiliyor. Her askeri saldırıda ölü sayıcıya dönüşen Erdoğan, birden “Terörist de olsa ölen her insan candır” diyebiliyor.

Bu şaşkınlığı muhalif kanatta da görmek mümkün…

İktidarın Garê hesabına teşne olmayan İyi Parti’nin sözcülerinden Yavuz Ağıralioğlu, söz konusu HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması olunca iktidarın safında yer alabileceklerini tereddütsüz gösterebiliyor. Üstelik bunu şahsı adına değil, partisi adına söylüyor.

CHP’den dokunulmazlıklar konusunda yükselen sesler elbet İyi Parti ile özdeş değil. Pekçok CHP’li dokunulmazlık dosyalarının yeni bir tuzak olduğuna dikkat çekti. Ancak bu partinin sözcülerinden Faik Öztrak dokunulmazlıklarla ilgili konuşurken Yavuz Ağıralioğlu’ndan pek aşağı kalmayabiliyor. Partisi açısından bağlayıcılığı da olan bulanık bir açıklama ile iktidarın safında durabileceklerini ifade edebiliyor.

Esasen mevcut Parlamento aritmetiğinde dokunulmazlıkların kaldırılması için iktidarın muhalefete ihtiyacı yok. CHP’nin 2016’da destek verdiği Anayasa değişikliği ile kaldırılan dokunulmazlıklardan sonra iktidar istediği zaman istediği vekilin dokunulmazlığını kaldırır ki ayrıca dokunulmazlığı olan HDP’li de yok zaten.

Hem iktidar, hem muhalif kanatta yaşananlar esasen Garê tokadının şaşkınlığı, ama aynı zamanda çelişkilerin de dışa vurumu…

İktidar uzun zamandan bu yanadır Kürtleri ve HDP’yi hedef tahtasına koyarak ‘kurucu ırkçı akıl’ üzerinden rejimini konsolide etmek niyetinde. Bu hesap öyle görünüyor ki Garê hezimetinin üzerine örtmek için de kullanılan bir araca dönüşmüş durumda. Statükoyu koruma noktasında iktidardan pek farkı olmayan muhalefetin tek amacı iktidarın koltuğuna oturmak olduğu için o da işin esasını halka anlatmak yerine tribünlere oynamayı, ırkçılık üzerinden prim toplamayı yeğliyor. Bu nedenle HDP’ye ve Kürtlere dönük saldırıda -aynı tonda olmasa bile- iktidardan geri kalmayacağını gösteriyor.

Peki, tüm yaşananların belirleyicisi olan Türkiye halkları mevcut gelişmelere aynı noktadan mı bakıyor?

Başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının dikkat çekici hatta belirleyici bir kesiminin iktidar ve muhalefetin söz konusu şaşkın kanadıyla aynı olmadığına emin olabilirsiniz.

Durum zihinlerde giderek netleşiyor. Artık geniş bir kesim Soylu’nun “Söz veriyorum bu Nisan’da kimse adından bile söz etmeyecek” yalanlarının karın doyurmadığını, özellikle Garê’den sonra daha net görüyor.

HDP’yi tüm saldırılara rağmen ayakta tutan etkenlerden biri de halkın bu tutumudur. Son anketlerdeki ortalamalara dikkat edin. Kararsız oyların oranı sürekli artıyor. Hem iktidar, hem de muhalefette oy düşüşleri yaşanıyor ama HDP oyları son seçimdeki oy oranını koruyor.

Bunca zorbalığa rağmen durum bu ise herkesin tercihini özgürce belirtebileceği bir ortamda durumun ne olacağını siz düşünün.

İktidarı da, muhalefeti de şaşkınlaştıran, kâh ‘humanist’ kâh ‘ırkçı’ yapan durum da bu realitedir.

Değişmeye direniyorlar ama şansları yok.

Bükemedikleri eli öpecekler.

Öpmek zorundalar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.