Şara kardeşler Suriye’yi soyuyor

Dünya Haberleri —

Ahmed el-Şara/ foto:AFP

Ahmed el-Şara/ foto:AFP

  • Ahmed El-Şara’nın (Colani) kardeşi Hazem El-Şara, Suriye’de “gölge komite” kurarak ekonomiyi yeniden şekillendirme adı altında şirketlere mahkeme kararı olmadan el koyuyor. Terörizm finansmanı suçlarından dolayı ABD ve Avustralya’nın yaptırımları altındaki Avustralyalı Abraham Succarieh de Şara’nın ortağı.
  • Gölge komite, aralarında telekomünikasyon şirketi Syriatel’in 130 milyon dolarlık hissesinin de olduğu, BAAS rejimi döneminde faaliyet gösteren şirketlerin yaklaşık 1,6 milyar dolarlık varlığına el koydu, aynı dönem zenginleşen iş insanları Samer Foz ve Mohammed Hamsho ile özel pazarlıklar yaptı.

Şam’daki rejimin lideri Ahmed El-Şara’nın (Colani) kardeşi Hazem El-Şara’nın, ekonomiyi yeniden yapılandırma adı altında, ülkeyi soymayı amaçlayan gizli bir komiteye başkanlık ettiği ortaya çıktı. Reuters’in araştırmasına göre, bu komite, Beşar Esad rejimi döneminde faaliyet gösteren şirketleri devraldı ve yaklaşık 1,6 milyar dolarlık varlığa el koydu. Ancak sürecin şeffaf olmaması, eski rejimle bağlantılı iş insanlarının korunması ve yeni bir oligarşi oluşumu, ülkenin ekonomisini daha da çöküşe sürüklüyor. Suudi Arabistan’ın 6 milyar dolarlık yatırım taahhüdü ekonomik toparlanma umutlarını artırsa da sürecin yönetimi belirsizliğini koruyor. King’s College London’dan Dr. Reinoud Leenders, bu sürecin otoriter yönetim pratikleri ve yolsuzlukla dolu olduğuna işaret ediyor.

Gölge komitenin tartışmalı anlaşmaları

Reuters’in araştırması, Hazem El-Şara ve Avustralyalı Abraham Succarieh’in başkanlığındaki bir “gölge komite”nin, dönen tüm yolsuzlukları gün yüzüne çıkartıyor. Komitenin el koyduğu 1,6 milyar dolarlık varlıklar arasında, Suriye’nin en büyük telekomünikasyon şirketlerinden Syriatel’in 130 milyon dolarlık hissesi bulunuyor. Bu süreçte, Esad döneminde zenginleşen iş insanlarıyla doğrudan yargı süreçleri yerine özel pazarlıklar yapıldı. Pazarlıklar sonucunda Samer Foz, 800 milyon ila 1 milyar dolarlık varlıklarının yüzde 80’ini nakit para karşılığında, Mohammed Hamsho ise 640 milyon dolarlık servetinin yüzde 80’ini dokunulmazlık karşılığında teslim etti.

Bu anlaşmalar, Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) yönetiminin “BAAS rejimiyle bağlantılı kişiler cezalandırılacak” vaatlerinin kandırmaca olduğunu doğruluyor. Bu tür anlaşmaların Suriye’nin siyasi ekonomisinde yeni bir yolsuzluk döngüsü yaratabileceği vurgusunu yapan Dr. Leenders, “Bu süreç, eski rejimin elitlerinin yerini yeni bir elit sınıfın alması riskini taşıyor. Şeffaflık eksikliği, halkın güvenini sarsarak toplumsal huzursuzluğu tetikleyebilir” dedi.

Egemenleri zenginleştirme fonu

HTŞ’nin 9 Temmuz’da kurduğu egemen zenginlik fonu da Hazem El-Şara tarafından yönetiliyor. Fon, Suriye’nin ekonomik varlıklarını bir araya getirerek uluslararası yatırımları teşvik etmeyi amaçlıyor. Ancak Suriye’nin yıkılan ekonomik altyapısı sürecin ne kadar adil ve şeffaf yürütüleceği sorularını beraberinde getiriyor.

Dr. Leenders, “BAAS rejimi, ‘devlet egemenliğini’ kullanarak uluslararası yardımları kontrol etti ve bu kaynakları rejimini kalıcılaştırmak için yönlendirdi. Yeni yönetim de benzer bir yaklaşım görülüyor” diyerek mevcut sürecin risklerinin altını çizdi.

Terörizm finansmanı suçlusu yeni ortak

Gölge komitenin diğer ismi Abraham Succarieh, "Ebu Meryem el-Avustrali” ya da “Ibrahim bin Mas’ud” takma adlarıyla biliniyor. Terörizm finansmanı suçlarından dolayı ABD ve Avustralya’nın yaptırımları altında. Succariye, Suriye'de iş insanlarıyla doğrudan temas kuruyor ve ekonomik yeniden yapılanmanın baş aktörlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Succariye’nin ailesi de terör faaliyetleriyle bağlantılı geçmişiyle biliniyor. Kardeşi Ahmed, 2013’te Suriye’de bilinen ilk Avustralyalı intihar bombacısı olurken, diğer kardeşi Ömer, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’ne mali destek sağladığı için Avustralya’da hapis cezasına çarptırılmıştı. Reuters’ın elde ettiği bilgilere göre Succariye, kardeşinin saldırısından sadece bir gün önce Avustralya’dan ayrılarak Suriye’ye geçti.

Merkez bankasında “gölge vali” olarak görev yapan Mustafa Qadid (Abu Abdelrahman) de başka bir kilit isim. Geçmişte fırıncılık yapan Qadid, HTŞ’nin finansal kanadında yer aldı ve şu anda merkez bankasında veto yetkisine sahip. Bu da HTŞ’nin ekonomik yönetimdeki etkisini ve otoriter kontrol mekanizmalarının devam ettirdiğini gösteriyor.

HTŞ’nin ekonomik ağı

HTŞ, Şam yönetimini ele geçirmeden önce yani iç savaş sırasında İdlib’de ekonomik yapılar kurarak önemli bir güç haline geldi. Watad petrol şirketi ve Sham Bank gibi kurumları, yeni ekonomik dönüşümün temelini oluşturuyor. 7 Temmuz’da ABD’nin terörist örgüt listesinden çıkarılması kararı,  yaptırımların kaldırılmasını ve yabancı yatırımların önünü açmayı kolaylaştırdı. Ancak geçmişteki pratiği ve mevcut yönetiminde işlediği suçlar, uluslararası yatırımcılara güven vermiyor.

Dr. Leenders, 2012’de yaptığı bir çalışmasında, Suriye ayaklanmasının başlangıcındaki toplumsal hareketlerin dinamiklerini incelemişti. Dera bölgesindeki yoğun sosyal ağların, erken dönemde protestoların yayılmasında kilit rol oynadığını belirtmişti. Bugünkü ekonomik yeniden yapılandırma sürecinde de benzer sosyal dinamiklerin etkili olabileceğini savunan Leenders, “Halkın ekonomik adalet taleplerinin karşılanmaması yeni bir toplumsal hareket dalgasını tetikleyebilir. Suriye’de otoriter yönetimler, tarihsel olarak kaynakları kontrol ederek güçlerini sağlamlaştırdı. Yeni yönetim, bu döngüyü kırmazsa, halkın öfkesi yeni protestolara dönüşebilir” uyarısını yaptı. HABER MERKEZİ

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.