Savaş ekolojik yıkımdır

Toplum/Yaşam Haberleri —

SAVAS DOGA

SAVAS DOGA

Dünyada her yıl binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan savaş ve çatışmalar aynı zamanda ciddi bir ekolojik yıkımı da beraberinde getiriyor. 

Dünyada her yıl binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan savaş ve çatışmalar aynı zamanda ciddi bir ekolojik yıkımı da beraberinde getiriyor. Savaş ve çatışmaların olduğu bölgelerde 'güvenlik' gerekçesiyle milyonlarca ağaç ya kesiliyor ya da yakılıyor. Aynı gerekçeyle yapılan yeni yollar, karakollar ve barajlarla yeşil alanlar yok ediliyor. Bu durum milyonlarca canlı türünün yaşam alanının yok olmasına neden oluyor. Savaşlarda kullanılan ve yıllarca yok olmayan kimyasal silah atıklarından kaynaklı aynı zamanda toprak, su ve yeraltı kaynaklar da büyük zarar görüyor. Birçok ekolojist ve çevre örgütü, söz konusu tahribatı, iklim değişikliğine bağlı olarak büyüyen küresel ısınmanın nedeni olarak gösteriyor.

Polen Ekoloji Hareketi’nden Cemil Aksu ve ekolojist Koray Türkay, MA’dan Berna Kişin’e savaşın verdiği zararları anlattı. 

 

Suyu tüketiyor

Cemil Aksu, savaş sektöründe kullanılan malzemelerinin yapımı için yoğun bir madencilik faaliyeti yürütüldüğünü ifade etti. Bu durumun doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini kaydeden Aksu, “Madenlerin arıtılması, çeliğin tavını alabilmesi ve ham maddelerin işlemden geçirilmesi için büyük oranda su kullanılıyor. Bunlar suyun hemen tüketilmesine yol açan işlemler. Dünyadaki su varlığının ancak yüzde 2’sinin içilebilir olduğunu hesaba katarsak, suyu tüketen sektörlerin başında askeri sektörün geldiğini ve bu sektörün içilebilir su oranını giderek düşürdüğü söyleyebiliriz” diye konuştu. Savaşların insanları göçe zorladığını dile getiren Aksu, “Tarım ve hayvancılık gibi faaliyetlerin çökertilmesi, doğanın tarumar edilmesi, savaş mağduru insanların göç etmesine neden oluyor” dedi. 

 

Tüm ekosistem altüst

 Ekolojist Koray Türkay ise, savaşları “insanlığın birbirine karşı olanı” ve “insanlığın doğaya karşı olanı” şeklinde ikiye ayırdı. Türkay, “Savaşı sadece bombaların atılması,  kimyasalların toprağa karışması ve ormanların yanması olarak görüyoruz. Fakat savaşın doğada bıraktığı tahribatlar daha kapsamlı. Bir bölgenin tahribata uğraması bütün ekosistemi alt üst ediyor. 10 bin kilometre uzaktaki Yağmur Ormanları’nın yok olması demek, bütün dünyada kuraklık oluşması demektir. Kuraklık, gıda krizi, açlık, yoksulluk ve yok oluş demektir. Bu nedenle bir tahribat diğeri ile muhakkak bağlantılı” değerlendirmesinde bulundu.

 

Efrîn’de doğa katledildi

Türkay, Türk devletinin Efrîn’e yönelik 2018 yılında başlattığı işgal saldırısını örnek göstererek, söz konusu operasyonun etkilerinin halen devam ettiğini kaydetti. Türkay, “Efrîn işgal edildikten sonraki süreçte büyük ekolojik tahribatlar oldu. Efrîn işgalcilerin eline geçtikten sonra doğa ve ekolojik zenginlik hunharca yok edildi. Savaşta kullanılan bomba ve diğer silahlarda bulunan nitratın yaymış olduğu zehirle birlikte o topraklarda ürün yetiştirilmesi artık neredeyse imkansız hale geldi. Yetiştirilen ürünler oradaki insanların sağlıklarını tehdit eden bir noktada” dedi.

 Ekolojik tahribatların siyasi ve sınıfsal bir mesele olduğunu belirten Türkay, tüm bu tahribata karşı ancak “birleşik bir zeminde verilecek mücadele” ile baş edilebileceğini söyledi.

ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.