Seccade fırtınası!

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Sonradan görme cahil-cühela hırsız, o halının ayrıca dekorasyon aracı olduğunu ne bilsin! Olayı karşı saldırı silahı yaptılar ve kiralık medya “leşker“leriyle hücuma geçtiler. Dinci saltanatta hep oldu, oluyor bunlar.

Arapça bir deyim olan “seccade” üzerinde namaz kılınan eşyanın adıdır. Kur’an’da esamesi geçen, kutsallığı da olan bir nesne değildir seccade. Sıradan bir dokuma parçasıdır. Kumaş, halı, kilim, keçe, hayvan postu veya hasır...

Herhangi uygun bir eşyanın bulunmadığı yerde, mesela Arabistan çölünün kumu, benim Kurdistan’ımdaki bir yası taş (sal), kaya, çayır çimen, biçilmiş ot, sako, kaput, kadın tülbenti de seccade olabiliyor.

Ama yine de herkesin seccadesi kendine göredir. Örneğin Arap sultanlarının seccadesi altın işlemelidir. Kimilerinin seccadesi ise halı, kilim, keçedendir.

Benim Kurdistan’ımda, o seccade boyutundaki halı, aynı zamanda odaların duvar dibi boyunca dizilen yastıkların kılıfıdır. İçi ince kamış veya “palax“ otu doldurulmuş yastıkların...

Bir de atların terkisinde süslü heybe...

Ayrıca o minik halılar, evlerinde yere serili halıların üstünde “aksesuar“dır. Hatta dış kapıdan girişte, yerde paspas...

İşte Kılıçdaroğlu, önüne bakamadığı için bir zenginin bürosunda yerde serili bu cins bir halıya basıyor ve tımarhanede “seccademize bastı, üf oldu“ fırtınası kopuyordu.

Sonradan görme cahil-cühela hırsız, o halının ayrıca dekorasyon aracı olduğunu ne bilsin!

Olayı karşı saldırı silahı yaptılar ve kiralık medya “leşker“leriyle hücuma geçtiler. Dinci saltanatta hep oldu, oluyor bunlar. “Benden daha hafif çeken bir dindar“ diye diye ilk dört halifenin üçünü öldürdüler. Birini camide, hasır seccade üstünde...

İran’da, Afganistan’da “seccadeye ters baktı“ diye insan asıyorlar. Bunların müttefiği IŞİD, görüşlerine biat etmeyenleri kesmek üzere, keskin bıçaklı insan kasapları besliyordu. Bunlardan biri Bursa’da yakalandı. Tabii dostluk, kardeşlik, ittifak adına hemen serbest bıraktılar. İttifakçı Hizbullah, kafası kesilecek adam arama tamtamları çalıyor...

Her neyse, din tacirlerinin hepsi böyle. Köşkleri, saraylarını güzel esireler, cariyelerle dolduran Abbasilerden beri bu böyle...

Ve Recep Tayyip, keskin bıçaklıların naralanması misali bir gürlemeyle, Kılıçdaroğlu’nu Fetullah Gülen’den talimat alarak dini sembole saygısızlık etmekle suçluyordu. Adaletinin bakanı Kürt Bekir de idam iddianamesini çiziktirir gibi “Cehape zihniyeti budur arkadaşlar” diye haykırıyordu.

Oysa, salt seccade olduğu için çiğnenmiş unsur yoktu. Bir çoğumuzun evinde olduğu gibi dekoratif bir figür olsun diye yere atılmış, minik bir halı vardı. O da basılmak içindi.

Yaygara bir haftaya yayılarak gürleye dursun, Selahattin Demirtaş yedi yıldan beri tutulduğu hapishaneden goygoyculara sesleniyordu:

“Milletin parasını çalmak mı, oy uğruna Kur’an-ı Kerimi pazarlamaya çalışmak mı, yoksa seccadeye basmak mı günah?“

Gelgelelim, seccadeyi çiğnemenin binbir hali vardı. Hırsızlık, yolsuzluk zinciri bu hallerden biriydi. Bırakın seccadeyi, biz bunları çamurlu ayakkabılarıyla camide serili namazlık halıların üstünde yürürken gördük. Cami avlusunda ölünün sandukasına yaslanıp nutuk atanı dünya seyretti. Cami avlularını, faşizmin nutuk alanı haline getirenleri seyreyledik. Ve seccadeleri kana bulayanları...

Camilerde Kürtçe ibadeti yasaklayıp, mabedi Kürtlere hakaret, aşağılama arenasına çevirince Kürtler, Türk camilerini boykot etmişlerdi. Bunlar, Selahattin Demirtaş’ın da yer aldığı Amed’deki sokak Cuması’nın cemaatine polis ordusunu saldırttılar. O gün, yerdeki halıları çamurlu postalla çiğneyip kirletmekle kalmadılar, kana buladılar.

 Ne diyeyeyim ben. Tımarhanenin halleri ortada. Yaralı ve talandan geçmiş Kürdistan orada duruyor.  Her yer zulüm mezarlığı. Kıravatlı seri katiller, öldürdükleri Kürtlere ilişkin rakamlarla övünüyorlar.

O nedenle, Kılıçdaroğlu’na yürütülen polemik bizi ilgilendirmiyor. Tımarhanelik işler bunlar...

Ben sadece, “Dinime küfreden, bari Müslüman olsa” diyorum. Bu vesile ile zalimin din, inanç da tanımayan zulmüne ışık tuttum.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.