Semire’yi sağ istiyoruz

Semire Direkçi
- 28 yıllık tutsak Semire Direkçi, kolon kanseri ve yüzde 90 görme engelli. Direkçi’ye Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından 18 Eylül’de ikinci kez “cezaevinde kalabilir” raporu verildi. Ablası Mülkiye Dursun, “Semire’yi ölü değil, sağ istiyoruz” dedi.
AZİZ ORUÇ/İSTANBUL
Tutsaklığı boyunca Elazığ, Amed, Batman, Siirt cezaevlerinde tutulan 28 yıllık tutsak Semire Direkçi, uzun süredir de hak ihlalleriyle gündemde olan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Yıllardır tek başına yaşamını idame ettiremeyen, koğuş arkadaşlarının desteğiyle temel ihtiyaçlarını karşılayan Direkçi, ağır bağırsak hastalığının yanı sıra üst sınırda görme kaybı, hiper tansiyon, vitamin eksikliği, kansızlık, alerji gibi birçok hastalıkla mücadele ediyor. ATK, yine cezaevinde kalmasında sakınca görmüyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük uygulanan tecride karşı 8 Kasım 2018’de Leyla Güven’in başlattığı açlık grevine katılan Direkçi, 87 gün açlık grevini sürdürdü. Ciddi sağlık sorunları yaşayan Direkçi’nin açlık grevi eylemiyle beraber durumu daha da kötüleşti, hastaneye kaldırıldı. Açlık grevinden sonra ise bağırsakları tamamen işlevsiz hale geldi.
'Direneceğim' dedi ve gitti
Mêrdîn’in Savur ilçesinden olan Semire Direkçi, Adana’da 7 çocuklu bir ailede dünyaya geldi. Adana’da büyüyen Direkçi, küçük yaşlarda Kürt Özgürlük Hareketi ile tanıştı. Abla Mülkiye Dursun, 17 yaşındayken PKK’ye katılan kardeşi Semire Direkçi ile PKK’ye katılmadan önce yaptıkları son konuşmayı şu cümlelerle aktardı: “Hastaneye doktora gittik. Kendi aramızda Kürtçe bir iki şey konuştuk. Hemen doktor ve oradaki görevli kızarak, ‘İkinci kanala geçmeyin, Türkçe konuşun’ dedi. Semire kızıp bağırdı, ‘Biz de bu ülkede yaşıyoruz. Biz de varız, dilimiz var. Yok sayamazsınız’ dedi. Hastaneden çıkınca da bana ‘Abla görüyorsun, bizi, haklarımızı, dilimizi tanımıyorlar. Ben bu haksızlığı, bu inkarı kabul edemem. Gideceğim, bu haksızlığı kabul etmeyeceğim. Buna karşı mücadele edeceğim, direneceğim’ diye diye eve geldi. Çok geçmedi, dağlara gitti.”
Aylarca görüştürülmedi
1994’te PKK’ye katılan Direkçi, 1997’de Dêrsim’de ağır yaralı olarak yakalandı. Şarapnel parçalarının isabet etmesinden dolayı sağ gözünde görme yetisini yitirdi ve bağırsaklarından ağır yaralandı. Kardeşi Semire’nin Dêrsim’de yaralı halde günler sonra bulunduğunu ve hastaneye götürülmeden gözaltına alındığını belirten abla Dursun, o sürece dair şunları paylaştı: “Daha tedavisi bitmeden Elazığ Cezaevi’ne götürülüyor. 6-7 ay Semire’nin yakalandığından, tutuklandığından, cezaevinde olduğundan haberimiz yoktu. Semire aylarca bize mektup yazmış, ancak cezaevi idaresi ‘Ailen yok, Adana’da kimse yaşamıyor, mektubun geri geldi’ diyerek, mektupları göndermemiş. 6-7 ay sonra cezaevine giden bir arkadaşı bize Semire’nin yaralı yakalandığını ve cezaevinde olduğunu iletti. Hemen cezaevine gittik, görüştük. Durumu çok kötüydü, karnından, yüzünden, gözünden yaralanmış ve aylar sonra hala yaraları duruyordu.”
Ölüme terk ettiler!
Tutuklandıktan kısa bir süre sonra ise Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı ve müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 48 yaşındaki kardeşinin 28 yıldır cezaevinde olduğunu anımsatan Mülkiye Dursun, sağ gözünün hiç görmediğini, diğer gözünde de uzun süredir ciddi görme kaybı yaşadığını; bağırsaklarından dolayı çok acı çektiğini ve artık kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyledi. Kardeşinin bağırsaklarının ameliyatlarla bir dışarıya bir içeriye alındığını belirten Dursun, şöyle devam etti: “Kardeşim yaralandıktan sonra iyi tedavi edilmediği için yıllardır bağırsakları, vücudu ile ilgili ağır sorunlar yaşıyor. İlk önce bağırsakları yapışıktı, ameliyat ile bağırsakları tamamen dışarıya alındı. Bu da olmayınca tekrar ameliyatla kardeşimin bağırsakları içeriye alındı ama hiçbir iyileşme olmadı. Yıllardır yaşam mücadelesi veren kardeşim adeta ölüme terk edildi.”
Özgür yarınları görmeden
Semire’nin çocukluğundan beri direngen ve mücadeleye inanan bir karakteri olduğuna vurgu yapan Dursun, şunları dile getirdi: “Semire, Diyarbakır’da ameliyat olunca artık öleceğini de düşünerek, bir gece beni arayıp hastaneye gitmemi istedi. Gittim, Semire’nin durumu çok kötüydü. 35 gün refakatçı olarak kaldım. Günlerce yanı başında durdum. Semire gözlerini açar açmaz düşündüğü tek şey mücadeleydi. Çok cesaretli ve dirayetliydi. Doktorlar da sık sık ‘Semire bu ne direnç, bu ne mücadele aşkı’ derdi. Normalde kimse bu kadar ameliyata, bu kadar hastalığa dayanamaz. Semire de sürekli ‘Ben yaşamalıyım, daha mücadelem bitmedi. Özgür yarınları görmeden ölmeyeceğim’ derdi. Ben de Semire’nin direnişine, yaşama tutunma umuduna hayranım. Şimdi Semire’yi daha iyi anlıyorum ve her gün dua ediyorum; umarım barış gelir ve Semire de görür. Tutsaklar özgürlüğüne kavuşur.”
Tedavi edin veya bırakın
Kardeşinin tedavisinin iyi yapılmadığını ve her defasında yarım kaldığını kaydeden Dursun, şunları söyledi: “Son dönemde saçları da dökülmeye başladı. Ring aracıyla gidip gelmek ölüm de olsa yine de hastaneye gidip geliyor. Tedavi için Diyarbakır’dan Ankara’ya götürdüler, tekrar Diyarbakır’a getirmek istiyorlar. Semire ise tedavisi tamamlanmadan Diyarbakır’a dönmek istemiyor. Haftalık telefon konuşmasında, 'Sesimi duyun, ya beni bırakın ya da tedavimin tam teşekküllü bir hastanede yapılmasını sağlayın. Beni burada ölüme terk etmişler. Ölü olarak değil, yaşayarak dışarı çıkmak istiyorum' dedi."
ATK’den aynı rapor
Adli Tıp Kurumu (ATK), ilk olarak 2020'de Semire Direkçi için “cezaevinde kalabilir” raporu vererek tahliyesine engel oldu. Sürecin başlaması ve Meclis’ten geçen 10. Yargı Paketi sonrasında ağır hasta tutsak Direkçi, yaklaşık üç ay önce bir kez daha ATK’ye sevk edildi. Uzun süren tetkikler, hastane ziyaretleri, raporlar ve ağır hastalıklara rağmen ATK, 16 Eylül 2025’te Direkçi için ikinci kez “cezaevinde kalabilir” raporu verdi.
Bu düşmanlık son bulsun
ATK’nin verdiği karara tepki gösteren ve kararın kendilerinde büyük bir hayal kırıklığına neden olduğunu ifade eden abla Dursun, “Semire’nin cezaevinde kalıp, kalamayacağını bilmek için doktor olmaya bile gerek yok. Bu hukuksuzluk, bu düşmanlık son bulsun istiyoruz. Semire ve binlerce hasta tutsak bir saniye bile cezaevinde kalmadan tahliye edilmelidir. Semire’ye bir şey olursa cezaevi idaresi, ‘cezaevinde kalabilir’ diyen doktorlar, bu devlet suçludur” dedi.













