Sen eksiktin Ayhan Bilgen!..

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kürtlerin kapısında biti kanlanan, geleceği müemmenleşen Ayhan Bilgen, sen eksiktin. Senin vefana ki, sen parti sözcüydün. Yüksek oranlı emekliliğin de garantiliydi. Milletvekilliğini bırakıp Kars Belediye Başkanlığı’na talip oldun. Kabul gördün ve  seçildin. Ancak “ahdı vefan” içeriye düşene kadar sürdü.

Herkesin derdi kendine, yarılmış, toplum olarak Kürt ve Türk diye ikiye bölünmüş TC’de, Kürtlerin “gündemi” de kendilerincedir. Ve Kürtlerin toplumsal gündemi de genellikle Türklerce yaratılmaktadır. Kanlıdır bu gündem. Gözyaşı, yangın, zindan üzerinedir.

Bu kez, Kürtleri bölüp dağıtmak üzere, Terekeme “Fırıldak Ayhan”dan (Ayhan Bilgen), bir entrika mevzusu çıkardılar. Onu ayrık otu tohumu misali, ortalığa serptiler.

(Sözü, duruşu, kişiliğine güvenilmeyen, şimdi böyle, biraz sonra dön babam dönücü halleriyle şöyle olan, nerede çıkarı varsa oraya fırlayanlara fırıldak deniyor.)

Ancak, Kürtleri bölüp ayrıştırmak için, ortalığa fırıldak salma, yeni bir eylem değil. Kıt zekalıların, tekrarlanan eski ve beyhude bir numarasıdır bu. Üstadı da Süleyman Demirel’dir. 

Mesela, CHP Tunceli eski Milletvekili Ali Haydar Veziroğlu, Alevi Kürtleri ayrıştırıp Kürt ana gövdesinden koparmak için, 1996 yılında Barış Partisi’ni kurdu. Hemen o süreçte, İzmir limanını temizleme ihalesini aldı. Parti yöneticilerini maaşa bağladı. Müzisyen Arif Sağ ve bazı Alevi derneği yetkililerinin yönetimde yer aldığı, “solcu” Taner Akçam’ın siyasi danışman olarak hizmet verdiği parti, büyük reklam masrafıyla 1999 seçimlerine katıldı. Ancak, alabildiği oy, binde 25’te kalınca, ölü partiler mezarlığına gömüldü.

Şimdilerde lağımdan besleneni, Kemalistiyle tüm Türk medyasının paylaşılamayan sesi ve yüzüdür Ayhan Bilgen. Tehditler, ihbarlar sarmalında eski partisini kötüleyerek yoluna revan oluyor.  Sevgili Eren Keskin, üç gün önce sosyal medyada, son “herze”lerini şöyle özetliyordu: “Halk TV’de Ayhan Bilgen’i izliyorum. Çok yazık. Süleyman Soylu ile aynı sözleri söylemek, HDP’nin yaşadığı o kadar baskıya rağmen... Herkesin eleştirileri olabilir. Ama bu kadar vefasızlık... Ne kadar yalnızız biz…”

Ama sırası gelmişken ekleyeyim: Kürdistan mücadeleler tarihi, bir yanıyla üç kuruşluk ihanetçiler, uydurmacı itirafçılar çayırıdır. Ancak, Kürtler nezdinde yaktıkları yer, cürümleri kadardır. Bu bitek çayırın son yetiştirdiğine dönersek, Ayhan Bilgen Kars’ın Sarıkamış’ındandır. Yani Kürtlükle ilgi ve ilintisi o coğrafyada doğmasından ibarettir. Kendisi, Türk ırkçılarının, yörede Kürtlerden sonra en ağır vurguyla “alt” gördüğü Kafkaslı halklarından, bir Terekeme’dir.

Tarihsel olarak devlete idari ve diplomasi personeli yetiştirmekle namlı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezundur. Siyasal ve sosyal aktiviteleriyle ünlü bu fakültenin, varlığı ve yokluğu fark edilmeyen, kısacası hiçbir iz bırakmadan, gelip geçen mezunlarından biridir. Okuldan sonra, herhangi bir devlet kadrosunda iş tutmadı.

“Mazlum” edalı bir gençti. Sinik, yalvarır bakışlı, gölgesinden korkarcasına çekingen görünüşlüydü.

Önceden ilişkilendiği anlaşılan dinci-ırkçı çevrelerde, hayatını aradı. Sonra, AKP ile bütünleşen, dincilerin insan hakları örgütü Mazlum-Der’de yer aldı. Burada genel başkanlığa kadar yükseldi. Türban meydan savaşlarında en önde yer aldı.

AKP’ye kayıtlı üye mi bilmiyorum ama sıkı bağları vardı. O dönem AKP’nin tepelerinin “üç as”ından biri olan Bülent Arınç, geçenlerde bir soru üzerine, “Ayhan Bilgen bizim arkadaşımızdı” diyor ve devam ediyordu: “Sık sık görüşüyorduk. Bizden milletvekili olmak istedi. Ama kabul görmedi. O da HDP’ye gitti.”

HDP, büyülü hayallerini yol, ideal edinmişlerin kurduğu bir partiydi. Ama kapısı da “her gelene” açıktı. O nedenle, neler görmedi ki...

Çiçekten bal özünü aldıktan sonra, ardına bakmadan çekip giden ve bir daha kapısından bile geçmeyenler, HDP’liler darbe altında, Selahattin Demirtaş ve arkadaşları kuşatma altındayken, kadın milletvekilleri sokakta işkence görürken buharlaşan, terk-i diyar ile yeni yola giren, AKP’nin kirli  havuzundan beslenen medyada ahkamcı olarak oturanlar...

Kürtlerin kapısında biti kanlanan, geleceği müemmenleşen Ayhan Bilgen, sen eksiktin. Senin vefana ki, sen parti sözcüydün. Yüksek oranlı emekliliğin de garantiliydi. Milletvekilliğini bırakıp  Kars Belediye Başkanlığı’na talip oldun. Kabul gördün ve  seçildin. Ancak “ahdı vefan” içeriye düşene kadar sürdü.

Elbette, TC’de ulu ideali olmayanlar için, hele Kürt saflarında yer alan fırıldaklar için mahpusluk zordur, esarettir.  Dört duvar arasında, işkence türlü-çeşitlidir. Adama, serbest bırakılmaya karşılık itirafçılık, pişmanlık, yani ihanet hizmetleri dayatılır. Herkes, büyülü hayalini avucuna alıp yola çıkanlardan olmadığı için, direngen değildir. Düşmüş ve teslim olmuşları gördük, görüyoruz.

Ayhan Bilgen’de sapma hapishanede başladı. Kürtlerden kopup yeni bir parti kurarak “rejim safları”na katılma sinyalleri berraklaştıktan sonra, salıverildi.

O şimdi, medyada Süleyman Soylu’nun ürkek ağzı, Recep Erdoğan’ın kısık avazıdır. Asılların tiril tiril titrek ve iğreti gölgesi...

Ama liderlik karizması yok. Anlatabileceği bir hikayesi, ideali de yok. Farklı bir penceresi de olmayan bir donanımsız ve parıltısız ürkek bir adam. Bu haliyle başa güreşmeye aday...

Veziroğlu, bir tantana ile Ankara Çankaya’da ışıklı bir bina ile çıkmıştı, ortaya. Yedeğindeki para, yanına aldığı onca adama rağmen bin kişiden 25’inin oyunu alabilmişti.

Öte yandan, hayalleri uğruna, bunca evladını, malı, mülkünü itlere, kurt ulumalılara kaptırmış, zindanları doldurmuş Kürtlerin idealini hiçbir şey koparamadı. 

Bir fırıldak olarak ortalıkta dönen Ayhan Bilgen, ne yapacak bilemiyorum. Çünkü Kürtlerin dünyası artık farklı. Kendinden olmayana kapıları, pencereleri de kapalı.

Bilgen’in hedef kitlesi Türk dinci ve ırkçıları ise eğer, onlar için yeminli Kürt düşmanı partiler sıram sıram. Asıl dindar ve kindar dururken, ne idüğü belirsizlere kim, neden oy versin ki...

Ama o, da en azından, “taahhüt”leri nedeniyle, yeterince kurucu üye tedarik edip tabelasını asacaktır. Belki “milyonda bir” oranında oy bile alabilecektir. Bilinmez ki...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.