Seyit'in ailesi: Bize onur bıraktı

Dosya Haberleri —

Seyit Evran

Seyit Evran

  • Özgür Basın'ın hafızası ve belleği olan gazeteci Seyit Evran'ın ablası Emine Durudeniz, "Çok şükür kardeşim onuruyla vefat etti. Onursuz bir şey yapmadı üzüleyim. Kardeşim bizim başımızı dik bıraktı" dedi. Evran'ın yeğeni Ekrem Kasım Evran, "Amcamdır, canımdır. Birlikte büyüdük. Kasımoğluları olarak onun mücadelesini sürdüreceğiz" dedi.

Özgür Basın'ın hafızası ve belleği olan gazeteci Seyit Evran'ın ardından, arkadaşları, ailesi, uğruna bir ömür harcadığı Kürt halkı yasını tutuyor. Evran'ın ailesinin direniş geçmişi eskiye gidiyor. Evran'ın abisinin çocuğu, aynı zamanda birlikte büyüdüğü yeğeni Ekrem Kasım Evran, ailenin direniş geleneğini anlattı.

1820'lerden bu yana direnişte yer aldıklarını söyleyen yeğen Evran, "Biz Kasım’ın ailesiyiz. 1820 yılında Mamko, haksızlıklara karşı isyan edip Osmanlı askerlerine karşı savaştı. Sonrasında Osmanlı rejimi aileden her bir ferdi başka bir yere sürdü. Biz de buraya geldik. Birileri de Ergani’ye sürgün edildi. Ondan sonraki süreçte Şêx Saîd’in direnişinde dedem de ayaklandı. Dedemin 5 oğlu vardı. Amcam Seyit, daha küçüktü. Kardeşlerden büyük olanın adı Ahmet’ti. Ahmet’in küçüğü Recep, onun küçüğü Hacı Mustafa’ydı. Sonra Mehmet geliyordu, en küçükleri de Seyit’ti. Seyit, Çukurova’da okudu. Okuduğu sırada hevallere yardım ediyordu. 94’te de kendisi mücadeleye katıldı. 4-5 yıl boyunca Amed sahasında görev yaptı. Önderliğin Türkiye’ye getirildiği 99 yılındaki ilk kafileyle Seyit çıktı, gitti. Sonra Rusya’ya gitti, Osetya’ya gitti. Oradan dönüp Azerbaycan’a gitti. En sonunda yine Irak’a, Güney Kurdistan’a döndü. Rojhilat’tan Rojava’ya, oradan Başur’a her yerde görev yaptı. Amcamdır, canımdır. Birlikte büyüdük."

Ekrem Evren

Anne-babanın gözü yoldaydı

Dedesi ve nenesinin son nefesini kadar Seyit'in yolunu gözlediğini söyleyen yeğen Evran, "Rahmetli dedem ölüm döşeğindeydi, yataktayken kapı açılıyordu gözü kapıya çevirip Mahmut (Mahmut Seyit Evran) geliyor, Mahmut geliyor, Mahmut geliyor diyordu. 20 Aralık 1996’da babası onu görmeden rahmetli oldu. 2005’te annesi rahmetli oldu. Babasının son ana kadar da gözü kapıdaydı. Her kapı açıldığında sorardı Mahmut mu gelmiş. Onun hasretiyle yaşama veda etti. Annesi de vallahi gözü açıktı en son Mahmut’a ait bir eşortmanı göğsüne koydular, öyle gözlerini yumdu, teslim oldu. En son bir olayda Hani’ye geldi o zaman annesi daha sağdı, babasını mezarını ziyarete bir gece gelmişti. Onun tek şahidi de benim anamdır. O da tesadüfen görüyor" diyor.

Onun mücadelesini sürdüreceğiz

Amcası Evran ile aralarında 3 yaş olduğunu ve tüm çocukluk yıllarının birlikte geçtiğini dile getiren yeğen Evran, şöyle devam ediyor: "Biz beraber okula aynı sınıfa gidiyorduk. İlkokul, ortaokul ve liseyi beraber okuduk. Ben liseden sonra devam etmedim, o etti. Benim amcamdır, benden 3 yaş büyüktür. Erkek kardeşlerden en küçüğüdür. Dedem kasaptı. Amcamla beraber bıçak sallamışız, kasaplık yapıyorduk. Kasımoğluları olarak onun mücadelesini sürdüreceğiz. 1830’larda ilk Nurhaklara çıkan Kasımoğulları Recep’in yeğeni Mamko’dur, Mehmet Ali’dir, Mamko da bizim yeğenimizdir, Seyit de benim amcamdır. Biz onun mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Haksızlığa asla boyun eğmeyeceğiz. Mamkoların, Seyitlerin, Seyit Rızaların, Siyabendlerin yolundan asla vazgeçmeyeceğiz. Dönüşümüz olmayacak. Benim bir yeğenim de Siyabend Feraşin o da Rojava’da şehit düştü. Kız kardeşimin kızıydı. Bir amcamın oğlu da Seyit Rıza, o da şehittir. Rojava bizim başımızın üstüne… Bizim amacımız dört parçanın birleşmesidir. Serkeftin, serkeftin, serkeftin…"

Kardeşimle onur duyuyorum

30 yıldır kardeşini görmediğini söyleyen abla Emine Durudeniz de duygularını şöyle ifade ediyor: "Kardeşim onurluydu, şerefliydi. Kardeşimle onur duyuyorum. Kürt halkının başı sağolsun. Keşke cenazesinin başında olaydım. Hastayken bir tas su vereydim. 30 senedir hasret kaldım. Ciğerdir, ciğerimizdir. Annemiz yok, babamız yok, bir bu kardeşimiz kalmıştı. Annemiz babamız üzüntüden öldüler, şimdi yoklar. Annem kardeşime ağlardı. Ziraat mühendisiydi benim kardeşim, cahil biri değildi, Çukurova’dan mezundu. Kardeşim 3 yıl öğretmenlik yaptı, ziraat dairesinde çalıştı, sonra işten atıldı. İstanbul’da Özgür Gündem gazetesinde çalıştı, o zaman bendeydi. Ben de İstanbul'da sürgündeydim. Cezaevinde çıktığı gün gazete bombalandı. Arkadaşı Ersin Yıldız şehit oldu, onun için de başımız sağ olsun mekanı cennet olsun."

Bizim başımızı dik bıraktı

Kardeşi ile telefonda görüştüğünü söyleyen abla Durudeniz, "Hiç korkmadım, kardeşimle görüşüyordum, beni akrabalar şikayet etti kardeşiyle görüşüyor diye, beni aldılar götürdüler, dedim evet görüşüyorum atabilir miyim, o benim kardeşim. Kardeş hiçbir şeye benzemez, kardeş atılır mı? Et tırnak ayrılır mı? Atılmaz. Çok şükür kardeşim onuruyla vefat etti. Onursuz bir şey yapmadı üzüleyim. Kardeşim bizim başımızı dik bıraktı" diyor.

Kurdistan’ın başı sağolsun

Yeğeni Şükrü Evran ise duygularını şöyle ifade ediyor: “Kimse demesin baş eğmişler, eğmemişiz, eğmeyeceğiz. Kurdistan’ın başı sağ olsun.”

Amcasının oğlu Çelebi Evran ise bir anısını paylaşıyor: "Onunla bir anımı paylaşmak istiyorum. Seyit üniversite dönemindeyken burada bir çatışma oldu sabah onların evine gittim. Seyit evdeydi, dedim dün akşam çatışma olmuş, dedi kimdir biliyor musun? Yok dedim, dedi arkadaşlardır galiba. O bize hep partiyi anlatıyordu. O zaman HEP dönemiydi, burada çalışmalar yürütüyordu."

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.