Skandal: Amerika Kürtlere selam verdi

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Oysa bunların skandaldan haberleri yok. Skandal olan, Ermenilerle başlayıp Kürtler üzerinden sürdürülen yüz yıllık soykırım suçunu sürdürmektir. Haydut devlet olarak daha dün Şengal’de olduğu gibi şehirleri, kasaba ve köyleri kana bulamak, IŞİD’leşmektir.

Türk ırkçılarının palavralarını bırakıp tarihe ve gerçeğe bakalım. TC’den önce bir Türk devleti olmadı. Tarihte “Türk” ibareli bir tabela da yoktur.

Bırakın palavrayı, Selçuklu’nun Türkle ilgisi ilintisi yoktu. Afganistan’dan yola çıkmış, katılımlarla büyümüş talancı kalabalığıydı onlar. Konuştukları dil Afgan Farsçasıydı.

Araplar, doğudan gelen haydutlara Türk diyordu. Kadın, çocuk hırsızlığı, mal, emek talanınından bêzar olan Avrupa ise, horlayıp aşağılamak için “Türk“ diyordu.

Ben uydurmuyorum: Türkçü tarihçiler, mesela en ünlülerinden Prof Halil İnalcık, Osmanlının kendine Türk diyenleri yalancı, tanlancı, hırsız diye kapısından uzak tuttuğunu yazıyor. O nedenle kocaman Osmanlı tarihinde, bir tek Türk yoktur.

Türklerin, yedi düvel ile çarpışıp ulusal kurtuluş savaşını kazanarak TC’yi kurdukları da kocaman br palavradır. Çekilen Yunanlıları vurmaktan başka savaş olmamıştır. Türk devleti Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri, ağırlıklı olarak Britanya ve Fransa tarafından Lozan’da kuruldu. Paketlenip Türk olmayan Türk ırkçılarına teslim edildi.

Bu tepeden inmeciler Türk icat etmek için ırkçı tırpanla yerli halklar olan (Kürtler sıralarını bekliyorlardı) Rumları, Ermenileri ve Asurileri kırıp sürerek, boşalttıkları topraklarına, Balkanlar’dan “Ben İslam oldum” diyen Yunan, Makedon, Arnavut, Romen, Bulgar, Sırp ve Boşnakları getirip Türk kimliği ile yerleştirdiler.

Meraklısına: Bunların nasıl Türk olduklarına dair trajediyi öğrenmek isteyenler Sırp yazar İvo Andriç’in Drina Köprüsü romanını okusunlar. O nedenle, “Ezelden beri hür yaşadık, hür yaşarız” sı da palavradır. Türk yoktun ki, “hür” yaşayasın!..

Bağımsızlık da ayrı bir palavra. TC İngilizler ve Fransızların kanatları arasında ışığa çıktı. Sonra, Almanlara sığındılar. Hitler’le paralel yürüdüler. Hitler’den sonra adım adım Amerika’ya yanaştılar. Amerika’nın güvenini kazanıp yardım almak için başvurmadık yol bırakmadılar. Kore’ye asker gönderip “Kunu-ri’de topluca öldürttüler…”

İkinci Dünya Savaşı artığı sivil ve askeri malzeme ve dolar yardımı almak için Amerikan yaşam biçimi ve modasını bile ithal ettiler. Türk ordusu Amerikan çıkarlarının bekçisi oldu. (Bu bekçilik, günümüzde Katar’da, Sudan, Somali, Azerbeycan, Libya’da, Suriye’de IŞİD nezdinde para karşılığında devam ediyor.)

Dönemin Genelkurmay Başkanı, sonra Cumhurbaşkanı olan Cevdet Sunay, bekçilik görevini sonra gazetecilere, “Amerika Türk ordusunun donuna kadar, her şeyi veriyor“ diyecekti.

Ve TC yönetimleri, sadakatini kanıtlamak için, halkına işkence yaptı. Casus diye adam astı. Öğrencileri copladılar. İşkence ettiler. Astılar. Aydınlara kan kusturdular. Mesela AKP’nin kimi “Türk büyüğü” de bu kampanyada görevler üstlendi. Toplu namazlardan sonra insan avına çıktılar. “Kanlı Pazar“la ortalığı kana buladılar.

Dostluk adına eli kanlı yalaka, dalkavuk kesildiler. Bunlardan en hızlı Amerikancı Demirel, Çiller, sonra gelen Recep en kanlıları oldu...

Recep o kadar Amerikancı idi ki, daha seçilmeden Beyaz Saray’da kabul edilmeyi bile başardı. Bununla “en yüksek himayeye mazhar“ unvanını aldı. Gül kokulu ilişkiler kurdu.

Ama Bilal’e, “evdeki paraları sıfırla polis baskında“ telefonu ve ardından hırsızı bırakıp peşine düşenleri hapsetmesiyle gerçek  kimliği belirmeye başladı. Sonra diktatörleşti ve aralar açıldı.

Bu arada IŞİD ruhlu olduğu anlaşıldı. Hitler’in Yahudi, Talat Paşa’nın da Ermeni öldürmeye tutkulu olmasına benzer, o da Kürt düşmanlığı saplantılıydı. Recep hastalıklı ruh hali ile kendisi ve IŞİD’in yanında olmayan tüm Kürtleri terörist olarak görüyor ve sınırlar aşarak katliama koşuyordu.

Rojava Kürtleri o sırada IŞİD’e karşı yurtlarını, halkının onurunu savunurken, Amerikalılarla yolları kesişmiş ve müttefik olmuşlardı. Recep, Rojava’yı işgale kalkışınca, Amerika‘nın, “Vakti zamanında Hitler’e dur dedik, Recep sen de dur“ diyerek önüne geçti. Recep o zaman kan dökme hevesi içinde kalmış, boğuntuya gelmiş gibi, “Amerika emperyalizmi” teraneleri tutturup kamp ile efendi arayışında Rusya’ya yanaştı.

Şimdi Ortadoğu’da IŞİD’e karşı başlıca müttefiki olan Rovava Kürtleriyle dayanıştıkça, Recep ihanete uğramış, Kürtleri kırma histerisi kırt kesilmiş gibi, “NATO ortaklığı, dostluk” diye diye feryad ediyor. Medyası ise avaz avaza, “Skandal, Amerika Kürtlere selam verdi“ diye haykırıyor.

Oysa bunların skandaldan haberleri yok. Skandal olan, Ermenilerle başlayıp Kürtler üzerinden sürdürülen yüz yıllık soykırım suçunu sürdürmektir. Haydut devlet olarak daha dün Şengal’de olduğu gibi şehirleri, kasaba ve köyleri kana bulamak, IŞİD’leşmektir.

Bir gerçeği anlamak gerekiyor. Bu dünyada, IŞİD’e yer yok.

Rojava’da farklı insan soyu, ayrı inanç ve renkleri bir araya getirip bir insanlık bahçesi yaratmaya çalışan Kürtler, artık yalnız değildir. Rojava yönetimi, kendilerini anlatmak için, dünya başkentlerini dolaşıyor. Evrenin vicdanı da insanca çarpan ve barbarlara karşı direnen bu yüreklerden yana...

Hitler’i çöplüğe atan dünyada Recep gibilere artık yer yok. 

Bu topraklarda dedesinin mezarı da olmayan Gürcü Recep, gözünü açsana, senin rejiminin bir zamanlar 350 Mark paraya ihraç ettiği köle işçilerin çocukları ve torunları, bugün Avrupa‘da parlamenter, parlamento başkanı, bakan...

Sen elindeki Kürt kanıyla nereye varacağını sanıyorsun, BERXWEDAR olmayasıcası...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.