Sorun kalsın Kürtleri bitirelim hesabı

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Bunlar, gecekondu arka sokaklarının, lümpen çocuklarıdır. Peşin açıklama ile söyleyeyim. Yanlış anlamasın. Onurlu yoksullar, yaratan emekçilerin barınağı varoşlar, gecekondu denizlerinin, “gecekondu arka sokakları“ kavramıyla ilgi ve ilintisi yoktur. “Gecekondu arka sokakları“ lümpen, asalakları anlatan bir belirleme, tanımdır.

Kendisi, sonra toplumla yüz göz olmuş, utanma duygusundan arınmış, “kötücüllüğü“ yaşama biçimi yapmış ayak takımıdır. Her türlü çürümüşlük kokan mahallerdir. Yoksulluğun da fokurdadığı belalılar ve “lümpen tipi mafya yatağı“nın adıdır, Gecekondu arka sokakları.

Buraların kendine has bir kültürü, yaşama biçimi vardır. Dayak eğitim biçimidir. Aldığı yeni ayakkabı ile topa vuran ve komşu kadına “senin...“ diyerek küfreden oğlunu, ayağından tavana asmak, babanın terbiye dersidir.

Karşıtına çelme takma, bastırıp elindekini alma, hile, yalan, dolandırma ve tuzakçılık ile her türlü hırsızlık, arka sokaklarda hayatın normallerindendir. Terkos Gölü suyunu “pınarın kaynağından“ diyerek, annesine ısıttırdığı bayat simidi “taze“ fiyatına satmak, ilerde Başbakan veya Cumhurbaşkanı olan lümpenin biyografisinde, başarı hikayesidir.

Mesela, yine buradan çıkıp Başbakanlık koltuğuna oturmuş birinin, dünyada yankılanan “paraları sıfırla polis geliyor“ haykırışı, ani bir taklayla “düşman iftirası“ olabiliyor.

Her neyse, gecekondu arka sokak çocukları su başlarını tutmuşlardır. Kendi kültürlerinin topluma aşısı da tutmuştur. Artık, utanma duygusu ne ola ki...

Nazi dedikleri Alman Başbakanına, ertesi gün yüzüne bakması için, sırça ayna hediye edebilmektedir. “Ruh hastası“ denilen Fransa Cumhurbaşkanına iş düşünce, “değerli Manuel“ olmaktadır. Amerika başkanına küfredip sonra, görüşmek için kapısında sırada beklemektedir.

Putin’in kapısında, Kürtlere darbe indirme izni dilencisi...

İçeride, çıkarlarına takoz olan herkes namussuz, alçak, adi, terörist, vatan haini, bir tek kendileri sıfırdan milyarder kızlar, oğlanların tertemiz, erdemler anıtı babasıdır.

Vergilerini hapur-hupur yedikleri Kürtler düşmandır. Düşman bebelerin maması çalınıyor, çocuklar, ihtiyar ve gençleri sorgusuz öldürülüyor, işkenceden geçirilip topluca tutuklanıyorlar. Seçilmişlerden örnek göstermek gerekiyorsa eğer, halkın Hakkari‘de Belediye başkanı seçtiği Dilek Hatipoğlu Kürt olma suçundan görevden alınıp tutuklanıyor. Hapishanede onurunu kırma onursuzluğu ile çıplak aranıyor, direnince dövülüyor.

Seçilmişler parlamentodan hapishanelere sürükleniyor, gecekondu arka sokak çocuklarının demokrasisinde...

Ordu, polis, milis birlikleri ve adliye, bunların önünde baş ile topuk selamında. Alman Nazileri disiplini Türk tipi şak tak...

Ama bilimsel açıdan, Faşist bile değiller. Kötünün kötüsü, bir lümpen kopya. Küçük hırsız uygulaması. Faşizmin, “hukuk“ yerine geçen yasaları, kuralları vardır, çünkü.

Mafya ile de benzerlikleri yok. Mafya ahlakında çocuk, ihtiyar katli, kadınlara işkence yok.

 Irkçılıkla zehirleyip afyonlayarak, binek ve sağımlık niyetine kullandıkları kalabalıkları, Kürt düşmanlığı ile uyutup elde tutuyorlar. En son, HDP’yi susturarak, açları doyurmayı vadettiler.

Kürtler, her yerde kuşatma altında. HDP ise düşman yuvası. Türk’ün kurtulması, bu yuvanın susturulmasına bağlı...

Oysa HDP, sorun değil, bir sonuçtur.

Rus yazar Dostoyevski’nin Rus edebiyatının kaynağını anlatan, “Hepimiz Gogol’un Paltosundan (Palto bir hikayenin adıdır) çıktık“ diye bir sözü vardır. Bu söz, Kürtlere biçilmiş kaftandır, adeta.

Kürtlerin de, yüz yıllardır ortada duran bir “paltosu“ (mesele, sorun, dava), vardır. Bütün Kürt mücadele yollarıyla, örgütlenmeler bu paltodan çıkıp yayılmaktadır. Ama sadece öldürmeyi çare olarak bilenlere göre değil, bu gerçek...

Oysa HDP ve daha sonra başına geçen Selahattin Demirtaş ile arkadaşları, Kürt veya Kürdistan adını taşıyan bu “paltondan“ çıktılar. Mesele kendileri değildir, yani.

Palto yerli yerinde kaldıkça, istediğiniz kadar onlara işkence yapın, hapiste tutun, öldürün! Onların boşluğu olmaz. Yerlerini doldurmak için, geride bekleyen milyonlar var.

HDP ve tüm örgütlenmelerden çık önce, bir “Kürt Teali Cemiyeti“ vardı. Sonra, “Azadî“, ardından “Hebûn“ (Türkçede Heybun diyorlar) adını aldı. Değişe dönüşe, HDP oldu...

İstediğiniz kadar, barbarca çarklar işletin. Birer gönüllü olan liderleri hapsedin. Biri çıkıp “biz ayakta ve buradayız“ dediği an, halk orada toplanacaktır. Bugün hedef tahtasında olan Selahattin ve arkadaşları, mesela Pervin Buldan, dün yoktu. Ama “palto“ vardı. Bunların hepsini o palto yarattı.

Ha entrika ile Kürtlere siyaset yolunu mu kapatacaklar?

Bugüne kadar, “palto kalsın ama biz Kürtleri bitirelim“ dediler. Ama hep hüsrana uğradılar. Çünkü, her entrikanın bir açığı, zayıf halkası, gediği vardır. Kürtler, bu gedikleri kullanarak geliyorlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.