Sosyalistler de bu yükü almalı

Feray Mertoğlu ve Hakan Öztürk
- SYKP Eşbaşkanı Feray Mertoğlu, hem kalıcı barış için hem de siyasi ve ekonomik baskılar ile seçme hakkına yönelik müdahalelere karşı güçlü bir antifaşist cephe kurulması gerektiğini savundu.
- Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk ise şunu vurguladı: “Kürtler dışında kalan sosyalistler de bu yükü almalıdır. Öncelik, Kürt halkı ve temsilcisinin ne söylediğidir. Sosyalistlerin görevi, buna yoldaşlık etmektir.”
AZİZ ORUÇ / İSTANBUL
SYKP Eşbaşkanı Feray Mertoğlu, barış ve demokrasi mücadelesinin birbirinden kopmazlığına işaret ederek, "AKP'ye değil, kendi potansiyelimize güvenerek bu süreci yürütmemiz gerekiyor” derken Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, "AKP ya da başka kesimler, istediği kadar ayak diretsin, bu artık geri döndürülemez. Çözüm için ok yaydan çıkmıştır” şeklinde konuştu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıların ve 11 Temmuz'da Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından düzenlenen silah bırakma töreninin ardından çözüm için adımlar hızlandı. Meclis’te bir komisyon kurulması için dün Numan Kurtulmuş ile grubu bulunan partilerin grup başkavekilleri toplandı. İmralı Heyeti de Adalet Bakanlığının ardından CHP, MHP ve Gelecek Partisi ile görüştü. Bu süreçte, Meclis'te grubu bulunmayan veya Meclis dışındaki sol-sosyalist partilerin yaklaşımı da merak ediliyor.
Çok önemli adımlar attı
Gazetemize konuşan SYKP Eşbaşkanı Feray Mertoğlu, Kürt Özgürlük Hareketi'nin barış elini uzatmasının çok önemli ve kıymetli olduğunu belirterek, demokratik siyasetin önünü açacak, demokratik toplumun inşa edilebilmesi için çok önemli adımlar attığını söyledi. Türkiye’de kalıcı barışın sağlanmasının bütün devrimcilerin, sosyalistlerin, demokratların, kadınların, gençlerin, işçilerin, tüm halkların çıkarına olduğunu ifade eden Mertoğlu, kalıcı barışın demokrasinin sağlanmasına ve ülkenin demokratikleşmesine de katkı sağlayacağını belirtti.
Topyekun mücadeleye bağlı
Sürecin başarısı ve barışın sağlanmasının, tüm toplumsal ve siyasal kesimlerin topyekun mücadelesine bağlı olduğunu vurgulayan Mertoğlu, şunları söyledi: “Demokratik bir cumhuriyetin ve kalıcı barışın inşa edilebilmesi için tüm demokrasi güçlerinin, en geniş demokratik cephe perspektifiyle birleşik mücadelesine ihtiyaç var. Barış ve demokrasi, birbirinden kopmaz bir mücadeleyle kazanılabilir. Dolayısıyla burada AKP'ye değil, aslında kendi potansiyelimize güvenerek bu süreci yürütmemiz gerekiyor.”
Sürekli hatırlatmak gerekiyor
Kürt Özgürlük Hareketi’nin barış için attığı tarihi adım karşısında iktidar blokunun da sürecin hukuki güvenceye kavuşturulması için somut adımlar atması gerektiğini belirten Mertoğlu, “İktidara sorumluluklarını sürekli hatırlatmak gerekiyor. Bu da mücadeleyle sağlanabilir” dedi. Mertoğlu, sürecin daha sağlıklı yürüyebilmesi için beklenen adımları da şöyle sıraladı:
* Cezaevlerindeki binlerce tutsak serbest bırakılmalı.
* İnfazları haksız yere yakılanlar, hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmeli.
* Kayyum uygulamalarına son verilmeli.
* Tüm bunlar yasal bir çerçeveye ve hukuki bir boyuta kavuşturulmalı.
* Meclis’te bir an önce komisyon kurulmalı ve gerekli adımlar atılmalı.
* Komisyon sadece Meclis’te bulunan partilerden oluşmamalı; demokratik kitle örgütleri ile bu ülkede savaştan ve baskı ortamından zarar gören herkes komisyonun içinde yer almalı.
* Eşit yurttaşlık bilinciyle hareket edilmeli.
Muhalefet birleşmeli
Bunun ancak büyük bir mücadeleyle gerçekleşeceğinin farkında olduklarını belirten Mertoğlu, şunları dile getirdi: “Öte yandan AKP ve MHP iktidarının emellerinin farklı olduğunu da düşünüyorum. Bu süreci muhalefeti bölerek, iktidarlarını sürdürmenin bir aracı haline getirmek istiyorlar. Buna karşı da uyanık olmak gerekiyor. Muhalefetin parçalanmasına ve dağılmasına müsaade etmememiz gerekiyor. Kimin canı yanıyorsa dün olduğu gibi bugün de onlarla birlikte mücadeleyi büyütmek gerekiyor.”
Kaybedecek vakit yok
Birlikte hareket etmenin önemine dikkat çeken Mertoğlu, en geniş demokrasi cephesini inşa etmekte geç bile kaldıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Mücadelemiz daha meşakkatli bir yola girdi. Birlikte mücadele çok önemli. En geniş demokrasi cephesinin inşa edilmesinde DEM Parti ve bileşenlerine büyük sorumluluk düşüyor. Bunun yol ve yöntemlerini birlikte bulmak zorundayız. Barışı mücadeleyle kazanabiliriz. Demokratikleşme olmadan barışın da olmayacağını biliyoruz. O yüzden bu mücadeleye sımsıkı sarılmak gerekir.”
Antifaşist mücadele cephesi
Mertoğlu, sosyalistlerin ve genel olarak muhalefetin yeniden inşaya ihtiyaç duyduğuna dikkat çekerek, şunları ekledi: “12 Eylül darbesi sonrası sol, sosyalist gruplar, sendikalar ve meslek odaları dağınık kaldı ve hala toparlanamadı. Herkes kendi alanında mücadele ediyor ama ortak hareket etmekte yetersiz kalıyoruz. Bu yüzden toplumsal muhalefetin yeniden yapılanması ve birlikte mücadele yollarını bulması gerekiyor. Bugün farklılıkları bir kenara bırakıp yan yana durmak şart. Hem kalıcı barış için hem de siyasi, ekonomik baskılara ve seçme hakkına yönelik müdahalelere karşı güçlü bir antifaşist cephe kurulmalı. Demokratikleşme, ezilenlerin ortak mücadelesiyle mümkün. Başka bir çıkış yolu yok.”
Kapitalist moderniteye alternatif
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk ise Meclis’teki tokalaşma anından itibaren süreci olumlu karşıladıklarını hatırlatarak, barışa dair bir ihtimal varsa bunun üzerine gidilmesi ve emek verilmesi gerektiğini savunduklarını söyledi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu demokratik toplum ve sosyalizm hedefinin altını çizen Öztürk, “Öcalan’ın çözüm perspektifi kapitalist moderniteye bir alternatif sunuyor. Hem sosyalizm hem de komünalite fikri güçlü biçimde dile getiriliyor” dedi.
Böyle kaç hareket var?
Öztürk, Kürt Özgürlük Hareketi’nin sadece hak mücadelesi değil, aynı zamanda sosyalist bir perspektifi de benimsediğini belirterek, “Dünya çapında kaç hareket bu kadar açık şekilde sosyalizmi hedef olarak ortaya koyuyor? Bu, bizim için de çok değerli bir yaklaşım” şeklinde konuştu.
Ok yaydan çıktı, ilerleyecek
Hükümetin sürece karşı direnç göstermesine rağmen artık geri dönüş olmadığını belirten Öztürk, şunları söyledi: “Öcalan çağrı yaptı, kongre toplandı, silahlar bırakıldı. Süreç başladı ve ilerliyor. AKP ya da başka kesimler istediği kadar ayak diretsin, bu artık geri döndürülemez. Çözüm için ok yaydan çıkmıştır.”
Sürecin yol haritası
Çözüm sürecinin Meclis’te konuşulması gerektiğini belirten Öztürk, bunun için bir komisyon kurulmasının zorunlu olduğunu söyledi. Hukuki ve yasal temellerin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Öztürk, çözüm sürecinin yol haritasını şu şekilde sıraladı:
* Meclis'te bir komisyon kurulmalı.
* Cezaevindeki hasta ve haksız yere tutulan tutsaklar serbest bırakılmalı.
* Abdullah Öcalan’ın koşulları iyileştirilmeli.
* Konuşma olanakları sağlanmalı.
* Yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı.
Çözümün parçası olmalıyız
“Kimlik, dil, haklar gibi zor meseleler bu komisyonda tartışılmalı” diyen Öztürk, “Bu konular konuşuldukça Türkiye'deki sol muhalefet de netleşecektir. Mücadelemiz devam edecek” diye ekledi. Türkiye’deki sol-sosyalist hareketlerin bu sürece yaklaşımının önemine dikkat çeken Öztürk, Kürt halkının iradesinin esas alınması gerektiğini belirterek, şunun altını çizdi: “Öncelik, Kürt halkının ve onun temsilcisinin ne söylediğidir. Sosyalistlerin görevi, buna yoldaşlık etmektir.”
Süreç ilerledikçe güçlü bir ittifak ihtiyacına da vurgu yapan Öztürk, “Eğer siyasal ve hukuksal mücadele hattı tercih edildiyse biz sosyalistler de Kürt halkıyla beraber yürümeliyiz” diye konuştu.
Toplumla doğru iletişim
Öztürk, sosyalistlerin hem alanda aktif olması hem de toplumla doğru iletişim kurması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Kürtler bu meseleyi yıllardır anlatıyor. Artık Kürtler dışındaki sosyalistler de bu yükü almalıdır. Kürt meselesini bilmek, anlatmak, bu konuda konuşmak gerekir. Sadece ruhumuzu kurtarmak için değil, karşımızdakileri ikna etmek için mücadele etmeliyiz.”
Bu fırsat iyi değerlendirilmeli
Çözüm için doğan fırsatın heba edilmemesi gerektiğini belirten Öztürk, şu çağrıda bulundu: “Küçük bir adım bile olsa değerli. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir. Kürt halkını ve hareketini desteklemek, sınıf meselesi kadar Kürt meselesini de anlatmak bugün her sosyalistin görevidir.”












