Sulama bedeline ırkçı tarife

.

.

  • Suruç’ta dönüm başına 280 TL sulama parası alınırken aynı ölçeğe Harran’da sadece 80 TL alınıyor. Harran, Akçakale ve Urfa çeperindeki bölgeler, iktidara yakın oldukları için az ücret alınıyor. Suruç gibi alanlardan ise 4 katı para alınıyor. 

Suruç’ta sular altında kalan, ekilemeyen tarlaların da su parası, DSİ ve Sulama Birliği tarafından zorla tahsil ediliyor. Soygun ve talan düzeninden muzdarip olan çiftçiler, 20 bin dönüm tarım arazisinin sular altında kaldığını söyledi.

Bölgeler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi hedefiyle 27 Ekim 1989 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla hayata geçirilen Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), birçok olumsuz durumu da beraberinde getirdi. Bölgenin en verimli tarım alanına sahip olan Suruç Ovası’nda birçok alan, su kanalları nedeniyle sular altında kaldı. Sular altında kalan yerler sazlık alanlara dönüşürken, birçok yerde mezarlar da sular altında kaldı. Yüzeye vuran su evlere zarar verirken, bölgede yetiştirilen pamuk, fıstık ve nar ağaçları da kurudu. Oluşan sazlıklardan kaynaklı birçok hastalık baş gösterdi. Buna karşı önlemlerin alınmaması ise bölge halkını tedirgin ediyor. 

MA’dan Ferhat Çelik ve Müjdat Can’a konuşan bölge sakinlerinden Vahit Akgül, bu sorununu tahliye kanallarının açılmamasından kaynaklandığını söyledi. 40 yıl boyunca Suruç Ovası’nın susuz bırakıldığını dile getiren Akgül, “Su bölgeye geldiğinde çiftçiler de nasıl sulama yapılacağı konusunda bilgi sahibi değillerdi. Bundan dolayı da vahşi sulama gerçekleşti. Bundan dolayı yer altına çok su gidince, taban suyu yükseldi. Bunun önlemi tahliye kanallarının açılmasıydı. Fakat projeyi yapan müteahhitler, projeyi hem eksik hem yanlış yaptılar hem de tahliye kanallarını yapmadılar. Bundan dolayı su en alçak olan yerden yüzeye çıktı” dedi. 
 
20 bin dönüm sular altında
 
Yüzeye çıkan su nedeniyle büyük sazlıkların ve küçük küçük göletlerin oluştuğunu dile getiren Akgül, Büyüksergen, Küçüksergen, Ekili, Üçpınar, Kızılhüyük gibi 20’ye yakın mahallenin de sular altında kaldığını belirtti. Suruç’ta 20 bin dönümün üzerinde tarım arazisinin sular altında kaldığını sözlerine ekleyen Akgül, “Bu durum beraberinde çoraklaştırmayı da getirdi. Ekilen alanların birçoğunda da verim alınamıyor. 5 yılda bitirilmesi gereken tahliye kanalları daha 10 yıl kadar sürecek gibi görünüyor. Böyle devam ederse, bütün ova çoraklaşacak” diye konuştu.  
 
Siyasal tercihler belirleyici

Suruç’ta dönüm başına 280 TL sulama parası verdiklerini belirten Akgül, aynı ölçeğe Harran’da 80 TL verildiğine dikkat çekti. Aradaki farkın Suruç’un siyasal geçmişi ve konumundan kaynaklandığını söyleyen Akgül, şöyle devam etti: “Harran, Akçakale ve Urfa merkeze yakın olan bölgeler, iktidara yakın oldukları için az ücret alınıyor. Ama burada onların 4 katı para veriyoruz. Ayrıca şuan sular altında kalan, ekemediğimiz tarlaların da su parası bizden tahsil ediliyor. Bunu DSİ ve sulama birliği cebren yapıyor. Yani bir soygun ve talan düzeni var. Dolayısıyla çiftçi birçok konuda mustarip durumdadır. ‘Suruç Ovası’na su geldiğinde dertler bitecek refah düzeyi yükselecek’ deniliyordu ama suyla birlikte hem dertler hem sıkıntılar hem de hastalıklar çoğaldı.”
Şükrü Binici ise suyun yüzeye çıkmasıyla birlikte ektikleri pamuğun boy vermediğini ve veriminin azaldığını belirterek, “Daha önce pamuklar boyumu geçiyordu, şuan ise yarım metre yok. Her biri iki ve 3 koza tutmuş” dedi. 

Drenaj ve kanallar yapılmalı

Nar bahçesini gösteren Binici, yüzeye çıkan su nedeniyle daha önce birçok ağacı söktüğünü ve verimin olmaması halinde geri kalanları da sökeceğini sözlerine ekledi. Tarlada artık budama dahi yapamadığının altını çizen Binici, “Budama yaptığım an alttaki su yüzeye çıkıyor. Su kötü değil ama gereken kanallar ve drenajlar yapılmadı. Narlar arasındaki otlar orman gibi olmuş. Çünkü altta su var. Süremiyoruz. Kısaca suyun gelişi faydadan daha çok halka zarar verdi” dedi. Binici, su tahliye kanalları ve drenaj kanallarının bir an önce yapılmasını istedi.  URFA

 

Şırnak’ta ÇED’siz 22 maden arama izni

  • Türk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Şırnak ve ilçelerindeki 22 ayrı bölgede maden araması için “ÇED Gerekli Değildir” izni verdi. 


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Şırnak’ın Merkez, Cizre, Uludere, İdil, Beytüşşebap ve Silopi ilçelerindeki 22 ayrı bölgede ÇED raporuna gerek görmeden maden arama izni verdi. CHP’li Orhan Sümer, konuyu Meclis’e taşıyarak Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.

Sümer, Kurum’a “Bahsi geçen bölgede maden arama faaliyetleri gösterecek şirketlerle kamu ortaklığı var mıdır?”, “Bakanlığın açıkladığı projelerin bazılarının ‘petrol arama’ bazılarının ise ‘hidroelektrik santrali’ olduğunu belirtmesine rağmen ‘ÇED Olumlu’ raporunun aranmayacak olmasının sebepleri nelerdir?” ve “ÇED Raporu aranmıyorsa, çevreye olan etki analizi hangi yöntemle yapılmaktadır?” sorularını yöneltti.

Süreçle ilgili Cumhuriyet’e konuşan CHP Şırnak Merkez İlçe Başkanı Osman Yeren ise “AKP, Şırnak bölgesinde doğa talanı yapıyor. Ormanları kesip maden çalışmalarını yapıyorlar. Ormanların kesilip yakılması bu sürece hazırlık mıydı? Şırnak gibi bir yere 1 ay içinde 4 bakan ziyarette bulundu. Emniyet müdürü geldi. Alanda bir inceleme var” dedi. 
Şırnak’ın yeraltı kaynağı bakımından zengin olduğunu söyleyen Yeren, şöyle devam etti: “Bölgede büyük yeraltı kaynakları var ve tespit edildi. Şırnak en kaliteli kömüre sahip. Kasım ayında maden arama çalışmalarının ardından bir ihale olacağı da söyleniyor. Halkın süreçten haberi yok. Büyük şirketler burada saha kapatmaları yapmış. Sadece kömür ile sınırlı kalmayacaklarını düşünüyoruz. AKP yine kendi yandaşlarına peşkeş çekmek için buralarda çalışmalar yapıyor. Bu talana izin vermeceğiz.”

ŞIRNAK

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.