O kadınların yanında olmalıyım

Suruç Katliamı anma

Suruç Katliamı anma

Suruç’ta katledilen Nazegül Bahar Boyraz’ı kızı anlattı:

  • “Annem pikap üstünde siyah çarşafını çıkarmaya çalışan kadın fotoğrafından çok etkilenmişti. ‘Bu kadınların yanında olmak lazım’ dediğini hatırlıyorum.”
  • “Suruç’a gitme kararı aldığında ‘Hiçbir işe yaramazsam oradaki gençlere gözleme yapar, ekmek yaparım, en azından bir faydam dokunur” diyordu.

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Suruç’ta DAİŞ tarafından gerçekleştirilen, 33 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı üzerinden 9 yıl geçti. Failler korunurken, katliamdan yaralı olarak kurtulanlara adeta “neden ölmediniz” dercesine dava üstüne dava açıldı, adalet arayan aileler üzerinde devlet baskısı hiç eksik olmadı.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla birçok kentten onlarca genç Kobanî’deki çocuklara oyuncak götürmek için 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç kentinde bir araya geldi. Amara Kültür Merkezi’nde buluşan gençler, çocukların sevincini paylaşmak üzere yola çıkmaya hazırlanırken, insanlık düşmanı DAİŞ’in saldırısına uğradı.

Bombalı saldırıda 33 kişi yaşamını yitirdi, 104 kişi de yaralandı.

Katliamın 9’uncu yılında Suruç’ta hayatını kaybeden Nazegül Bahar Boyraz’ın kızı Yasemin Boyraz Abacıoğlu, SGDF Eşbaşkanı Müslüm Koyun ve Suruç Katliamı davası avukatlarından Serdıl İzol ile konuştuk.

 

Nazegül Bahar Boyraz

 

Geride kalmanın ağırlığı

Yasemin Boyraz Abacıoğlu, Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren 33 düş yolcusundan biri olan annesi Nazegül Bahar Boyraz’ı 9 yıldır her gün aynı duyguyla özlüyor. O dönem 53 yaşında olan Nazegül Ana’nın geride bıraktığı dört evladından biri olan Yasemin, kendi deyimiyle “saç teline kıyamadığı anneciğini” sonsuzluğa uğurladığı günü hatırladığında, “Aslında o zaman ben de onunla gitmek istedim” diyor. “Gitmek isteyip de burada kalanlardanım. Geride kalmanın ağırlığı 9 yıldır üzerimde. Ben hala 33 yaşındayım, hep o yaştayım. 2015’te zaman durdu sanki” diye ekliyor.

Suruç’a annesiyle gitme kararı aldıklarını ama o dönem apandisit ameliyatı geçirdiği için gidemediğini anlatıyor Abacıoğlu: “Beraber gidecektik. Dayanışma kampanyası için eşyaları da beraber topladık. Hatta yeğenimin kıyafetlerini, oyuncaklarını beraber paketledik. ‘Yasemin, insan yaralı yavrusunu bırakmaz. Ama orada da bir sürü çocuk var, onlar için gitmem doğru olur’ demişti yola çıkmadan önce.”

 

Yasemin Boyraz Abacıoğlu

 

Bu duygu eskimiyor

Kelimelerin boğazına tıkandığı belli, duraksıyor, sonra güçlükle devam ediyor: “Bu ağırlığı anlatmak için kelimeler kifayetsiz. Bu duygu geçmiyor, eskimiyor. Mesela daha geçen gün bir parkın yanından yürüyordum, parkta oynayan 5-6 yaşlarında bir çocuk ‘anne!’ diye seslendi; onu kıskandığımı hissettim. ‘Anne’ diye seslenmesi bende bir şeyi tetikledi, sadece bir kelime ama… Bu duyguları anlatmak çok zor; 9 yıldır annesiz bırakılmanın yorgunluğu, kızgınlığı ile yaşıyorum.”

Sivaslı bir kadının duygudaşlığı

“Bir fidan dikmekten bir kadına yardım etmeye kadar her konuda yardımlaşma kampanyaları düzenleyen bir kadındı. Hükümet Kadın filmini izlerken, ‘Bu kadın benim’ demişti mesela. Gerçekten öyle biriydi, onda imkansızlık, yapamam duygusu yoktu,” sözleriyle annesini anlatmaya başlayınca gözleri parlıyor Abacıoğlu’nun. Sevgi, özlem dolu kelimelerle, bir ressam titizliğiyle çiziyor annesinin portresini:

“Annem hümanist bir kadındı. Kendini Kemalist olarak tanımlıyordu. Kimseyi dışlamayan, herkesi kucaklayan bir yapısı vardı. Çok yardımsever ve dayanışmacıydı. Bir o kadar da toplumun kadınlara yüklediği rolü reddeden bir kadındı. Erkek egemenliğinin hep karşısında durdu. Eşitlik ilkesini çok önemserdi. Sivaslıyız biz, annem Anadolu hümanizmini benimsemiş bir kadındı.”