Tehdit ve saldırı tutmadı

  • Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör atanmasına itirazla başlayan protestolar, Türk hükümetinin saldırı, tehdit ve kara propagandasına rağmen devam ediyor. Haklı ve meşru protestoya destek büyürken gözaltına alınanlar bırakılmak zorunda kalındı. BM, AB ve ABD de hoşnutsuzluğunu iletti.

 

Kayyum rektöre karşı bir ayını geride bırakan öğrencilerin eylemleri günden güne büyürken, Boğaziçi Üniversitesi adeta polis karargahına dönüştürüldü. Ablukaya rağmen öğrencilerin eylemi büyük bir kararlılıkla devam ediyor. 

AKP’li Cumhurbaşkanı  Erdoğan tarafından 2 Ocak’ta Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Melih Bulu rektör sıfatıyla kayyum olarak atandı. Bunun üzerine Üniversite öğrencileri başta olmak üzere öğretim görevlileri ve diğer üniversitelerden öğrenciler kayyum rektöre karşı eylem başlattı. Ana temasında “Atanmış değil, seçilmiş” rektör talebi ve akademilerin özerk olması çağrısı yer alan eylemeler, yetkililerin talepleri dikkate almaması üzerine günden güne büyüyerek yayıldı. 

Bir ayı aşkındır hem üniversite hem de dışarıda eylemlerini sürdüren öğrencilere yönelik baskılar da arttı. Yüzlerce öğrenci gözaltına alındı, tutuklandı, polis şiddeti ve işkencesine maruz kaldı. Saldırılara rağmen öğrenciler kesintisiz eylem ve direniş kararlılığını sürdürürken, kayyum rektörü asla kabul etmeyeceklerini yineliyor.

 Boğaziçi abluka altında

 Bütün bunlar yaşanırken Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, her gün rektörlük önünde açıklama yaparak rektörün istifasını istiyor. Yapılan protesto eylemleri nedeniyle üniversitenin dört bir tarafı polis barikatlarıyla abluka altına alınırken, yüzlerce çevik kuvvet polisi, TOMA ve zırhlı araçlar hazır bekletiliyor. 

Boğaziçi metro çıkışında polisler, gelen herkesin çantalarını kontrol ederken, üniversite önünde geçenlere Genel Bilgi Taraması (GBT) kontrolü yapıyor. Üniversiteye giren tüm araçlar didik didik aranırken, öğrenciler de GBT’den geçirildikten sonra içeri alınıyor. Ayrıca üniversite çevresinde bulunan bir çok esnafın iş yerlerine polisler kendi mekanları gibi karargah kurmuş durumda. 

33. gününde

Direniş, bugün 33. gününde. Dün de öğrenciler, mezunlarv e akademisyenler yine eylemdeydi. Kayyumların, üniversitelerin özerk yapısını bozduğunu söyleyerek öğrencilerin direnişine destek veren akademisyenler, Güney Kampüsü meydanında bir araya gelerek, Rektörlük binasına sırtlarını dönüp kayyum  atamasını protesto etti. 

Öğrenciler serbest bırakıldı

Salı günü gözaltına 228 öğrenciden birçoğu sabaha karşı Emniyet ifadelerinden sonra serbest bırakılmış, 51 öğrenci ise adliyeye sevk edilmişti. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne önceki akşam getirilen öğrenciler, “Kamu malına zarar verme” ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlamalarıyla karşılaştı. Öğrencilerin 12’si ev hapsi, 9’u adli kontrol ile serbest bırakılırken, 30’u ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Öğrenciler için adliyeye gelen HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya ile CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Serra Kadıgil ve Turan Aydoğan gün boyunca burada kalıp desteklerini sürdürdü. 

Tutuklama talebiyle mahkeme sevk edilen öğrenciler, bir kısmı hakkında yurt dışı çıkış yasağı ve haftada bir imza atmaları yönünde adli tedbir kontrolü uygulanmasına karar verilerek serbest bırakıldı. Öğrenciler dışarıda kendileri bekleyenlerce alkışlarla karşılandı. 

İzmir’de de İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek olmak için Alsancak’ta yapacağı açıklamaya polis müdahale etmiş, 51 kişiyi de gözaltına almıştı. Gözaltına alınan 51 kişi ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.  İSTANBUL

 

3 bin 317 akademisyenden destek

Aralarında Eleştirel Teori Profesörü olan feminist düşünür Judith Butler, Profesör ve düşünür Noam Chomsky’nin de bulunduğu dünya çapından 3 bin 317 (Perşembe saat 12.30 itibarıyla) akademisyen, yazar ve düşünür Boğaziçi öğrencileriyle dayanışma metni yayınladı. 

3 bin 317 isim, AKP hükümetini akademik özgürlüğe ve üniversite özerkliğine saygı göstermeye, kayyum rektör Bulu’yu da istifa etmeye yaptı. İçlerinde metne kurumsal olarak imza atanların da olduğu imzacılar ayrıca tutuklu öğrencilerin acilen serbest bırakılmasını talep etti. 

Dayanışma metninin tamamı ise şu şekilde: 

Türkiye’deki AKP hükümeti, bireylerin hak ve özgürlüklerinin yanı sıra üniversitelerin ve sivil kuruluşların özerklik ilkesinin altını oymaya devam ediyor.

Son olarak, Türk polisi, AKP’nin İstanbul Boğaziçi Üniversitesi üzerinde siyasi kontrol kurma girişimini barışçıl bir şekilde protesto eden düzinelerce öğrenciye saldırdı ve gözaltına aldı.

1 Ocak 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidar partisinin sadık üyelerinden ve Boğaziçi Üniversitesi rektörü Profesör Melih Bulu’yu atamak için 2016’dan (KHK 676) çıkarılan olağanüstü hal kararnamesi kullandı.

Bulu, Üniversite yönetişiminin yerleşik kural ve uygulamalarına istinaden, aslında Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi değil. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ni kontrolü altına alma girişimi, fakülte ve öğrenci protestolarının yaygınlaşmasına neden oldu. Hükümetin tepkisi ise acımasız oldu.

Erdoğan, özellikle LGBTİ + öğrencileri vurgulayarak, öğrencileri ”terörist” olarak nitelendirdi.

Polis, silahlarla ev baskınları düzenledi, öğrencileri gözaltına aldı, protestocuları soyarak aradı ve işkence yaptı. 

Aşağıda imzası bulunan bizler, bu eylemleri kınıyor, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleriyle dayanışma içinde olduğumuzu duyuruyoruz. 

Profesör Bulu’yu pozisyonunu reddetmeye, Türk hükümetine halen tutuklu bulunan öğrencileri serbest bırakmaya, tüm suçlamaları geri çekmeye ve akademik özgürlük ile üniversite özerkliğine saygı göstermeye çalışıyoruz. 

 

35 baro öğrencilerin yanında

Aralarında İstanbul’un da bulunduğu 35 baro başkanı, Boğaziçi öğrencilerine yönelik polis saldırısını kınadı.

Melih Bulu’nun rektör olarak atanması sonrası demokratik protesto haklarını kullanan Boğaziçi öğrencilerine yapılan muamelelerin demokratik hukuk devletinde asla yeri olmadığına vurgu yapılan açıklamada, “Anayasa’ya, AİHS’ye, AİHM’nin ve AYM’nin yerleşik içtihatlarına ve yasalara aykırıdır. Suç oluşturmayan demokratik haklarını kullanan vatandaşlara karşı her türlü baskının son bulmasını talep ediyoruz” ifadesine yer verildi.

İmzacı baro başkanları ise şöyle: “Adana Barosu Başkanı Av.Veli Küçük, Ankara Barosu Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Amasya Barosu Başkanı Av.Melik Derindere, Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan, Artvin Barosu Başkanı Av.Ali Uğur Çağal, Aydın Barosu Başkanı Av.Gökhan Bozkurt, Balıkesir Barosu Başkanı Av.Erol Kayabay, Bartın Barosu Başkanı Av.Ferhat Parlatır, Bilecik Barosu Başkanı Av.Halime Aynur, Bolu Barosu Başkanı Av.Sabri Erhendekçi, Burdur Barosu Başkanı Av.Ramazan Gedik, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Çanakkale Barosu Başkanı A.Bülent Şarlan, Denizli Barosu Başkanı Av.Müjdat İlhan, Düzce Barosu Başkanı Av.Azade Ay, Eskişehir Barosu Başkanı Av.Mustafa Elagöz, Gaziantep Barosu Başkanı A.Bektaş Şarklı, Hatay Barosu Başkanı Av.Ekrem Dönmez, Isparta Barosu Başkanı Av.Ünsal Çankaya, İstanbul Barosu Başkanı Av.Mehmet Durakoğlu, Kastamonu Barosu Başkanı Av.Özgür Demir, Kırklareli Barosu Başkanı Av.Turgay Hınız, Kocaeli Barosu Başkanı Av.Bahar Gültekin Candemir, Malatya Barosu Başkanı Av.Enver Han, Manisa Barosu Başkanı Av.Ali Arslan, Mersin Barosu Başkanı Av.Bilgin Yeşilboğaz, Muğla Barosu Başkanı Av.Cumhur Uzun, Niğde Barosu Başkanı Av.Osman Çimen, Ordu Barosu Başkanı Av.H.Murat Poyraz, Samsun Barosu Başkanı Av.Pınar Gürsel Yıldıran, Sinop Barosu Başkanı Av.Hicran Kandemir, Tekirdağ Barosu Başkanı Av.Sedat Tekneci, Tokat Barosu Başkanı Av.Melih Yardımcı, Yalova Barosu Başkanı Av.Fedayi Doğruyol, Zonguldak Barosu Başkanı Av.Özel Eroğlu.” 

 

BM, AB ve ABD’den eleştiri

Türk hükümetinin, Bogaziçi’ne kayyum atayarak öğrencilere saldırması ve LGBT merkezli nefret söylemlerine, BM, AB ve ABD’den de tepki geldi.

AB, ”Avrupa Birliği, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yargı alanlarında Türkiye’de devam eden olumsuz gelişmeden ciddi şekilde endişe duymaktadır. Bu olaylar sırasında üst düzey yetkililer tarafından LGBT öğrencilere yönelik nefret söylemi ve bir LGBT derneğinin kapatılması kabul edilemez” dedi.

Türkiye’yi ulusal ve uluslararası yükümlülüklerine saygı göstermeye ve son haftalarda barışçıl toplanma haklarını kullandıkları için keyfi olarak gözaltına alınan kişileri serbest bırakmaya çağıran AB, Türkiye’nin aday ülke ve uzun süredir Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülüklerine aykırı olduğunu hatırlattı.

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor da önceki gün akşam saatlerinde sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşarak Boğaziçi protestolarına hükümetin verdiği karşılıkla giderek daha kötüleşen durumdan kaygı duyduğunu belirtti ve şu ifadeleri kullandı: ”Polis şiddeti, toplu gözaltılar, genelleşen terörizm suçlamaları ve LGBT’yi hedef haline getirmek... Yeni pozitif gündem ve reform iradesinin yansıması bu mu?”

ABD, LGBT karşıtı söylemleri kınadı

ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ”LGBT hareketinin ülkenin değerleriyle bağdaşmadığını” ifade etmesini ve cinsel farklılık ve tercihlere karşı bu tür söylemlerde bulunmasını kınadı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, rektör atanmasına karşı başlatılan barışçıl protestoları yakından takip ettiklerini belirterek, ”Öğrencilerin ve diğer göstericilerin tutuklanmasından endişe duyuyoruz” diye konuştu.

BM: Serbest bırakın

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, rektörlüğe Melih Bulu’nun atanmasını protesto için düzenlenen eylemlerde gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulundu. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda, ”Barışçıl gösterilere katıldığı için gözaltına alınan bütün öğrencilerin ve protestocuların hemen serbest bırakılması çağrısında bulunuyor ve polisin aşırı güç kullanımına son vermesini talep ediyoruz” denildi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Türk hükümet yetkililerinin LGBT+ bireylere yönelik sözlerini de kınadı. Açıklamada, ”Yetkililerin LGBT bireylere yönelik nefreti ve ayrımcılığı teşvik eden homofobik ve transfobik açıklamalarını kınıyoruz” ifadesi kullanıldı.

Türk hükümeti: Haddinizi bilin

Türk Dışişleri Bakanlığı ise BM, AB ve ABD’den gelen açıklamalara tepki gösterdi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, ”Yasa dışı yollara tevessül eden grupları kışkırtıcı ve illegal eylemleri teşvik edici bir dil kullanmama konusunda söz konusu çevreleri uyarıyoruz” denildi. Pişkin yalanlarla devam eden açıklamada, şu ifade de kullanıldı: “Türkiye’nin içişlerine müdahale etmeye kalkışmak kimsenin haddi değildir.”

 

Kayyumlar gidecek, biz kalacağız

Ev hapsi cezası alan öğrenciler, “İktidarın yoksulluk, işsizlik, baskı ve tacizleri nasıl evlere sığmıyorsa, bizim de faşizme karşı mücadelemiz sokaklara taşacak. Kayyumlar gidecek, biz kalacağız” dedi.

Ev hapsi cezası alanlardan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Ela Deniz Albayrak, ”İşçilerin, kadınların, LGBTİ+’ların, öğrencilerin, devrimcilerin, ezilen tüm kesimlerin mevcut hareketini bastırmak için gözaltı, tutuklama ve siyasi soykırım operasyonları yapan siyasi iktidar ev hapisleriyle de bizlere görünmez kelepçeler takmaya çalışıyor. Yoksulluk, işsizlik, baskı ve tacizleri nasıl evlere sığmıyorsa faşizme karşı mücadelemiz sokaklara taşacak. Kayyumlar gidecek, biz kalacağız” diye konuştu.

Ev hapsi alanlardan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Hivda Selen ise şunları ifade etti: “Ev hapsi verilmesi bilinçli ve siyasi bir adımdır. Biz bu direnişi daha da alevlendirerek kendimizi bir an olsun sokaklardan geri çekmeyeceğiz. Verilen ev hapsi kararları ile bizi baskılayabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar.”

‘Boğaziçi Abluka’ yazan eve baskın

İstanbul’un Bahçelievler ilçesi Soğanlı Mahallesi’nde ”Boğaziçi Abluka” yazılı döviz astığı için bir vatandaşın evi polisler tarafından basıldı. Tutanak tutan polisler yazıları pencereden söktü. Evi basılan Dicle Aslan, 4 polisin kendisi yokken evine geldiğini belirterek, ”Beni aradıklarında hemen eve gittim. İki tane üniversite öğrencisi kız kardeşlerime tutanakları imzalatacaklarını öğrendiğimde müdahaleye etmeye çalıştım. Evin sahibi benim, onlar benim misafirim dedim, ancak kabul etmediler. Penceredeki yazıları söküp gittiler” dedi.

 

BAKANLIK TEHDİT ETTİ

38 kentte 528 gözaltı

Türk İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemlerde 38 kentte 528 kişinin gözaltına alındığını duyurarak, ”Hiç kimseye devletimizin gücünü sınamayı tavsiye etmiyoruz” dedi. 

Çataklı’nın açıklamaları şöyle: ”38 ilimizde 528 kişi yakalanmış gözaltına alınmıştır. 2’si tutuklandı, 108 kişi adli kontrol şartıyla toplam 498 kişinin serbest bırakıldı. 28 kişinin işlemleri İstanbul’da devam ediyor. 04.01.2021 tarihinde gözaltına alınan 45 kişiden 22’sinin terör örgütleriyle irtibatlı oldukları tespit edilmiştir. İstanbul’da 159 kişinin 79’unun başta PKK FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle irtibatlı oldukları tespit edilmiştir. Yine gözaltına alınan 105 kişiden 52’sinin terör örgütleriyle irtibatlı oldukları tespit edilmiştir. Halen İstanbul’da 28 kişinin işlemleri devam etmektedir. Gözaltına alınan 45 kişiden 22’sinin örgütlerle irtibatlı oldukları kesinleşmiştir.

Vatandaşlarımız hiç merak etmesin, bu grupların bütün çabalarına karşı teyakkuzdayız. Huzursuzluk çıkarmak isteyen marjinal yapılara asla müsaade etmeyiz. Hiç kimseye devletimizin gücünü sınamayı tavsiye etmiyoruz.”

 

 

Baş eğmedik, eğmeyeceğiz

İzmir’de gözaltına alınıp bırakılanlar, alanları terk etmeyeceklerini belirterek, “Baş eğmedik, eğmeyeceğiz” dedi.

Polis tarafından darp edilerek gözaltına alınan Hasan Benli, polisin rastgele biber gazı sıktığını belirterek, “Asla yere bakmayacağız” sloganını attığı için polisin özellikle kafasına yumruk attığını söyledi. Küfür ve hakaretlere maruz kaldığını vurgulayan Benli, “Polis boğazımı sıktı. Sonra başka polisler de kafama vurarak beni yere düşürdü. Ters kelepçe takıp işkence etmeye devam etti. Ben, yaşam alanlarımızı daraltan kayyum ve tüm baskıcı politikalara karşı haklı bir eyleme katıldım ve işkenceyle gözaltına alındım. Tüm bu adaletsizlik ve zorbalığa karşı tüm halkı eylemleri sahiplenmeye ve güçlendirmeye çağırıyorum. Baş eğmedik. Aşağı bakmayacağız” dedi.

HDP Gençlik Meclis üyesi Ömer Güngör de gözüne darbe aldığını belirterek, ellerinde ve yüzünün bazı yerlerinde kesiklerin olduğunu söyledi. Mücadelelerinden geri adım atamadan devam edeceklerini belirten Güngör, “HDP Gençliği olarak aşağı bakmadık, bakmayacağız” diye konuştu.

İzmir’de Kampus Cadıları üyesi ve Ege Üniversitesi öğrencisi Arzu Sert ise Alsancak Kordon sahilinde yere yatırılarak gözaltına alındığını, polisin sırtına basarak ve saçını çekerek darp edildiğini belirtti. Sert, “Üniversiteler bizimdir, bizim kalacak. Polis şiddetine rağmen taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

 

Geri adım atmayacağız

Ankara’da Boğaziçi Üniversitesi protestolarına destek eylemlerinde gözaltına alınan ve karakolda şiddet gören öğrenciler, “Geri adım atmayacağız” dedi.

Öğrencilerden Doğuş Özdemir’in iki dişi polis tarafından kırıldı. Polisin kendisine ters kelepçe taktıktan sonra yere yatırıp tekmelediğini söyleyen Özdemir, ”Üçüncü ya da dördüncü tekmede dişim kırıldı. Şimdi burnum şiş ve nefes alamıyorum. Dudağım patlak olduğu için de yemek yiyemiyorum” dedi.

Bu taht yıkılana kadar

Özdemir, yaşadıklarını şöyle anlattı: ”Yaptıkları işkenceden keyif aldıklarını ve hakaret ettiklerini unutmuyorum ve unutmayacağım. Gözaltında durumum ciddiye alınmadı. Bilinç kaybı yaşamama rağmen saatlerce bekletildim. Arkadaşlarımın baskıları sonucunda gözaltı aracında hava almam için polise zorla kapıyı açtı. Polis yaptığı işkencenin görüntülenmesine izin vermedi. Yoldan geçerken görüntü alanlara bile saldırdı. O kadar çok polisin orada olmasına sebep olan şey korkuydu. Hak, adalet ve özgürlük arayan gençlerin verdiği korku. Direnişin ve dayanışmanın gücünü bir kez daha görmüş ve göstermiş olduk.”

Kayyum rektörlerin okullardan kovulması gerektiğini söyleyen Özdemir, “Bu direniş sadece kayyımları kovana kadar değil bu taht yıkılana kadar sürmeli ve hiçbir koşulda taviz verilmemeli, geri adım atılmamalıdır” şeklinde konuştu.

Korkuyorlar

Gözaltına alınan öğrencilerden Zeynep Ülger de polisin daha alana gelmeden kendilerine saldırmaya başladığını söyledi. Ülgen, “Kızılay’ın yanı sıra Selanik’te, Çankaya Belediye’sinin önünde de öğrenciler vardı. Polis onlara da saldırdı. Bu kadar öğrencinin geleceğini beklemiyorlardı. Korktukları için tüm Kızılay’ı ablukaya aldılar” dedi. Ters kelepçeden sonra tekmelendiklerini, alındıkları araçlarda da işkence gördüklerini belirten Ülger, ”Polis bana ‘Sen ne yapıyorsun? Devletin polisine kaşlarını çatamazsın’ diyerek saçımdan tutup kafamı vurdu ve bana ‘Seni buraya gömerim’ dedi. Polisin yaptığı işkenceden korkmadık çünkü haklı olduğumuzu biliyorduk. Bundan sonra aynı direnişle devam edeceğiz. Hiçbir yerde kayyumları barındırmayacağız. Onlar gidecek, biz kalacağız.”

Ertürk Soysal ise şunları anlattı: “Birçok arkadaşımızın vücudunda yoğun darp izleri mevcut. Kurulan dayanışma ağlarımız ile mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.