Tek kazanan Türkiye olur

  • KDP’nin başlattığı gerginliğin sona ermesi için harekete geçerek bir Kriz Masası oluşturan KNK Eşbaşkanı Ehmed Karamus, kaybedenin Kürtler, tek kazananın ise işgalici güçler, elbette en başta da Türk devleti olacağını söyledi.

Özellikle Güney Kürdistan’daki siyasi parti, örgüt ve kurumlara seslenen KNK Eşbaşkanı Ehmed Karamus, ”Bir çatışma ortamını, iç savaş, kardeş kavgası engellemelidirler. Hep beraber kazanımlarımıza sahip çıkalım” dedi.

Kısa zaman içinde Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Karamus başkanlığındaki bir heyet Güney Kürdistan’da temaslarda bulunacak. Tüm siyasi partilerin üst düzey yetkililerini buluşturacak bir konferansla da çatışma zeminini ortadan kaldırmaya çalışacaklarını belirten Karamus, sorularımızı yanıtladı:

 

Garê’ye KDP’nin güç yığmasıyla çatışmaya kapı aralayan kriz var, çatışmalı bir ortamın oluşması Kürtler açısından ne tür riskler oluşturur?

Buna zemin hazırlayan, Türk devleti ve onlarla beraber çalışan KDP’nin Kürt birliğini savunmayan ve buna karşı mücadele eden güçlerdir.

Kürtler arasındaki çelişkilerin son 30 yılına bakarsak ortaya korkunç bir tablo çıkıyor. Hatta 1977’lere gidip YNK’nin ve KDP’nin Şemzînan’daki çatışmaları ve daha önceleri de unutulmadı. Siyasal güçler ve Kürt örgütleri arasındaki uğursuz çelişkiler ve problemler, maalesef çatışmalara dönüşüyor.  Sonuçları tamir edilmeyecek zararlar ortaya çıkarıyor.

Çatışmalı süreçleri diyalogla çözmek her zaman önceliğimiz olmaktadır. Kürtler birlik ve beraberlik çerçevesinde ortak çıkarlar etrafında birleşilmelidir. Maalesef bizim hazin tarihimiz öyle bir korkunç durumu ortaya çıkarmış kı artık bunları konuşmak zorunda kalıyoruz. Bundan 20-25 yıl önce elimizdeki kazanımlar şimdiki gibi değildi. Eğer bugün Kürtler arası bir iç çatışma olursa kuşkusuz düşmanlarımız eskisi gibi değil daha korkunç ve Kürtleri topyekun ortadan kaldırmak için uğraşacaktır. Böyle bir duruma fırsat verilir, çatışma olursa kuşkusuz Güney Kürdistan’daki, Rojava’daki ve hatta Kuzey Kürdistan’daki bütün parçalarda elde ettiğimiz kazanımlar, statülerin ortadan kalkma riski doğar. Eğer çatışmalı ortam büyürse Kürtlerin birbirine sıktığı her kurşun düşmanına bir kazanımdır.

 

Geçmişteki benzer çatışmalı süreçlerden neden ders çıkartılmıyor?

KNK, çatışma olduğu sürece yaşayacaklarımızı her fırsatta taraflara aktarmıştır. Rojava’da ve Başûr’daki kazanımlar artık uluslarası boyut kazanmıştır. Büyük mücadele; her ailenin verdiği bedeller ve şehitler ile bunlar oldu. Düşman, bu kazanımlara tahammül edemediği için bu kadar yoğun saldırıyor. Çatışmalı ortamı büyütmek istiyor. Bunu çok iyi görmeliyiz. Bu kazanımlarımızı koruyup ulusal birlik çerçevesinde birleşmeliyiz.

Türk devleti, topyekun bir savaş yürütüyor. Bakur ve Rojava’da böyle. Şimdi Başûr’da işgal saldırılarıyla yetinmeyip PKK ve KDP arasındaki çelişkileri derinleştirerek, provakasyonlar ve işbirlikçilerle uzlaşmayı engellemek ve çatışmaya dönüştürmek için uğraşıyor.

Güney Kürdistan yönetimini tanımayan bir yapı yok. Oradaki gerilla güçleri, gerekse siyasi yapılar, Güney Kürdistan’daki kazanımları ve mevcut olan statülerin değerlerini çok iyi biliyor. Bu kazanımları kendi kazanımları gibi görüyor; bunları savunmak ve daha da büyütmek için elinden geleni yapıyor.

Kürdistan’ın herhangi bir yerindeki kazanım tüm Kürdistan’ın kazanımıdır. Çatışmalı ortamda bu kazanımları kaybetmek hiçbir Kürt’ün işine yaramayacak, aksine hepimize kaybettirecektir. Tek yararlanan, başta işgalci Türk devleti ve tüm sömürgeciler olacak.

Sömürgeci devletler, 2017’de Tahran’da bir görüşmede, ‘Kürtler nerede, ne şekilde, ne zaman bir kazanım elde ederse birlikte hareket ederek bu kazanımları yok etmeye çalışacağız’ stratejisinde anlaştı. Sömürgeci devletler bizim kazanımlarımızı berhava etmek için birlik oluşturuyorsa biz Kürtler neden kendi kazanımlarımızı elimizde tutmak için bir birlik oluşturup kendi stratejimizi oluşturmuyoruz? Kuşkusuz partiler arası ideolojik, siyasi düşünce farklılıkları vardır fakat bu bizim bir araya gelmemiz önünde engel değildir. Ortak noktalarımızı esas alarak bir araya gelebiliriz.

 

KDP Genel Başkanı Mesud Barzani’nin açıklamalarına, bütün bu söylediklerinizi dikkate almayan üslup ve tonuna baktığınızda KDP ne yapmaya çalışıyor?

KNK olarak beklentimiz farklıydı. Daha ılımlı, sorumlu ve daha ulusal sorumluluk açısından hassas bir açıklama beklentimiz vardı. Maalesef açıklaması provokatiftir. Açıklamasında PKK, HPG, KCK’yi çatışmayı büyütmek isteyen taraf gibi gösterdi. Açıklamasında, Türk işgalci güçlerinin orada olması ve provokasyonları ile ilgili tek kelime yoktu. Bu da bizde Türkiye ve KDP’nin ortak planları olduğu düşüncesini yaratıyor. PKK dünden beri o bölgede değildir. PKK, 1980’lerden beri orada. 1982’de Abdullah Öcalan ile İdris Barzani arasında yapılan bir anlaşma var. O günden itibaren bazı dönemlerde çelişkiler yaşansa da birlikte savunmada da yer aldılar.

Biz KNK olarak sorunların siyasal çözümü için elimizden geleni yapacağımıza ve aracı olabileceğimize dair daha önce de açıklama yapmıştık.

 

KDP’ye ulaşabiliyor, diyalog kurabiliyor musunuz?

Maalesef KDP tarafı, bizi bu konuda muhatap almak istemiyor. KNK’nin bünyesinde 36 siyasal parti, kurum ve kuruluş, hatta binlerce sivil toplum kuruluş var. KNK artık ulusal bir kurum haline gelmiştir. KDP ve ona bağlı güçler, bunu kabul etmek istemiyor, gözardı ediyor. KNK yerine basit bir Türk memurunu muhatap alıyorlar. Bu yurtsever bir tutum değildir. Bu zihniyetle sorunlar ağırlaşmaktan öteye gidemez. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.

 

KDP tarafının açıklamalarının yanı sıra medyası da kirli bir propaganda yapmıyor mu?

KDP’den, hükümet adına, bölge başkanlığı adına yapılan açıklamalar, sorunları ortadan kaldırmak yerine daha da büyütücek, çatışmaları bütün bölgeye yayabilecek provokatif açıklamalardır. Basın yayın organları da buna göre yayın yapıyor. Rûdaw, K24 v.b görsel ve yazılı basın da ulusal birlik konusunda sorumlu bir yayın yapmıyor. Aksine Türkiye’yi öven, onları uluslararası alanda haklı çıkaran bir yayın yaparak bütün suçları ve eksikleri PKK’ye yüklemeye çalışıyorlar. Buradan çağrı yapmak istiyoruz; bu olumsuz yayın politikasından vazgeçin. Bu, Kürt halkının çıkarlarına değil aksine kaybetmemize yol açacak bir yayın çizgisidir.

 

Güney’deki diğer siyasi partilerin özellikle de YNK, Goran gibi öne çıkan partilerin bu gelişmeler karşısında rolü ve tutumunu nasıl olmalı?

İletişim halindeyiz, yaptıkları açıklamalar olumludur. KDP ve oraya yerleşen güçlerinin provokasyon peşinde olduğunu söylüyorlar. Bu açıklamalar olumludur, ancak bu konuda insiyatif alıp çağrılar yaparak daha aktif bir rol almaları gerekiyor. KNK bünyesinde verilen birlik çalışmasını güçlendirmeye çalışmalılar. Güney Kürdistan’daki tüm siyasi kurum, örgüt ve şahsiyetler burada çıkacak bir çatışma ortamını, iç savaşı, kardeş kavgasını engellemelidir. Hep beraber kazanımlarımıza sahip çıkalım. Bu sadece Güney için değil tüm parçalar, tüm Kürtler için kazanımların korunmasını sağlayacaktır.

 

Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanlığı adına yapılan açıklamada biraz farklılık vardı; sorunların diyalog ile çözümü için çağrıda bulundu. KNK olarak çağrıyı nasıl buldunuz?

Bu açıklamlarının gereğini yaparlarsa biz de bu konuda bir an önce diyaloga geçip birlikte çözüm yollarını aracağız. Böyle bir diyalogun, görüşmenin zeminin oluşması için tüm gücümüzü kullanacağız.

 

Kriz Masası oluşturdunuz. Zamanın darlığı da düşünüldüğünde acil olarak atacağınız adımlar nelerdir?

Kriz Masası, KNK’nin Yürütme Konseyi ve bu Konsey’de yer alan siyasal partilerin temsilcilerinden oluşuyor. Kriz Masası gece-gündüz süreci takip ederek, değerlendirecek ve gerekli önlemleri almak için hareket edecek.

Pandemi sürecinden kaynaklı teknik imkanlar dahilinde bütün siyasi partiler, sivil kuruluş örgütleri ve uluslararası alanda bazı devletlerin temsilcileri ile çatışmalı zemine ortadan kaldırmak için görüşmeler yapıyoruz. Mevcut krizin daha büyümemesi için neler yapılabileceğini tartışıyoruz.

Eşbaşkanlar başkanlığında bir heyet en kısa zamanda Güney Kürdistan’a giderek temaslarda bulunacak. Bütün siyasi partilerin yönetimi ile görüşüp kamuoyu yaratmak ve bu çatışma ortamını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.

En geç bir hafta on gün içinde de tüm Kürdistani partilerin en üst düzeydeki temsilcilerinin de katılımıyla online bir konferans organize edeceğiz.

Bütün siyasi parti, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, sanatçılar, yurtseverler, akademisyenler, her Kürt bireye seslenmek istiyorum; çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Kazanımlarımız tehdit altındadır. Herkes kendi yurtseverlik ve ulusal sorumluluk bilinci ile hareket etmelidir. Provokatif açıklamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. Bir diyalogun ve birlikteliğin oluşması için elimizden ne geliyorsa hep beraber yapalım.  HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.