Tımarhanede seçim ve Kürtler

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • “Muhteşem Recep” çocuğuna doyasıya ekmek de yediremeyenlerin parasıyla satın alınmış, en az 300 katran karası arabalık konvoy ile boş sokakları selamlıyor. Kendisi seçim işleriyle meşgul yani...
  • Hey dini, dindarlığını sevdiğim dolandırıcılar dünyası hey, halkının sırtına binip muhteşem görkemlinin peşi sıra şehirden şehre seğirterek, alkış hizmeti verecek kiralıklar da hazır...

 

Tımarhane, seçime hazırlanıyor. Ortalık yalan ve dolan dolanbaz.

“Hinduların kutsal ineği kadar aziz” mertebelerde gezinen, “muhterem ve muhteşem Recep”in halkı aç. Açlıktan kurtuluşun son çaresi olarak intihara gidenler çok. Geride kalan açların neyi varsa, “Muhteşem Recep” geride kalanların sırtından inşa ve mefruş edilen saraylar, köşklerde keyif çatıyor, avaresiyle. Çocuğuna doyasıya ekmek de yediremeyenlerin parasıyla satın alınmış, en az 300 katran karası arabalık konvoy ile boş sokakları selamlıyor. Kendisi, seçim işleriyle meşgul yani...

Kalabalık olsun ve insanlar bakıp gaza gelip kendisine oy versin diye, bütün cami imamlarına “en az beşer kişi ile birlikte miting mahalinde bulunma” emri bildirildi bile. Hey dini, dindarlığını sevdiğim dolandırıcılar dünyası hey ki, halkının sırtına binip muhteşem görkemlinin peşi sıra şehirden şehre seğirterek, alkış hizmeti verecek kiralıklar da hazır...

Tabii ki, Kürtlerin oyu da lazım, ona. O yüzden, tezgahında entrikalar. Ama nafile. Bu çağı yaşayan Kürt, anası, babası, çocuğunun katiline tiksintiyle bakıyor. Katillerin heykellerini yıkan dünyalılardan bir dünyalı o. Kimseden eksiği, fazlası da yok.

George Floyd’den sonra, Jîna Amînî için hayıflanan dünyalılardan bir dünyalı o. Bilgi edinen, düşünen ve ona göre davranan.
George’a gelince: O, yakın çevresinin dışında, kimsenin adını bilmediği, yaşadığını bile farketmediği sıradan bir Amerikalı siyahiydi. Her Kürt gibi, doğuştan ırkçılara hedef...

25 Mayıs 2020 tarihinde, Minnesota eyaletinin Minneapolis şehrinde, ırkçı bir beyaz polis tarafından sokakta yere yatırılıp boynuna bastırılarak, nefessiz bırakılma sonucu öldü. O güne kadar kimsenin bilmediği, tanımadığı George Floyd, birden bire ırkçılığa karşı isyan bayrağı oldu. Adı yer yüzü boyunca duyuldu. 

Göstericiler Amerika ve  Avrupa’nın değişik yerlerinde dikili, eski çağların köle heykellerini yıktı, yerde  çiğnedi.
İki yıl sonra (hala devam eden), İran’da katledilen Kürt kızı Jîna Amînî olayı, bir bakıma Floyd hareketinin devamıydı. Jîna Amînî’nin saçları göründüğü için İslamcı mollar tarafından katledilmişti. O saçlar her ten rengi ve soydan isyancılara simge, bayrak oldu.
İsyancılar İran’da, rejimin kalbinde heykel bulunmadığı için, ilahların fotoğraflarını indirdiler. Çamura yatırıp çiğnediler. (Kürtlerin, kimseden böylesi soylu bir beklentisi yok elbette.)

Ve bu sırada, Kürdistan’ın Kuzey parçasında Türkler, Kürt halkın köle muamelesi uyguluyordu. Ve dahası, gözlerinin içine bak baka, yüz yıldan beri “köklerini getirmek” üzere onları kırmış, katiller kutsanıyordu.  

İnsan oğlu, köle tacirlerinin heykellerini de yıkarak insan oluyordu. Ama aynı dönemde, çok Türk, çok çok fazla Müslüman Recep Tayyip diktatörlüğünde, Êzîdî Kürt kadın ve çocukları Türk esir pazarlarında satışa çıkarılıyordu.  

Seçim yaklaşırken Kürtlerden oy dileniyor, öte yandan Kürt cellatlarının adı ve heykelleri cilalanıyordu

General Hüseyin Abdullah Alpdoğan, 1937-1938’de Atatürk’e vekaleten, Dersim’de kadınlar, bebek ve ihtiyarlarla savaşın başkomutanıydı. İnsanları topluca kuşunlatıyor, süngüden geçirtiyor, diri dir yaktırıyor (Naziler de ölüleri yakıyorlardı), gazla zehirletiyordu. Onun adı şimdi, Dersim merkezinde, şehri boydan boya ikiye ayıran ana caddenin tabelasıdır.

Utanmazlığın evrensel tarihinde böyle bir rezilliğin benzeri yoktur. Katledilmişlerin çocuklarının kapısında, onursuz birer dilencidir, bunlar.

Kaçış yolundaki Kürtleri, Geliye Zîlan tepelerinde, havadan bombalamada kullananılan uçakların kameti dikilidir, Ağrı şehrinin orta yerinde...

Muş’un Zengog köyünden Sırrı Sakık, Belediye Başkanı seçildiği takdirde, o katliam simgesi uçak maketini kaldıracağı sözü vermişti. Ama hakkı ve hukukunu gasbederek onu da görevden aldılar.

Zîlan katliamının başkomutan general Salih Omurtak, Ankara’da anıt mezarda yatıyor. Sivas Koçgiri katili ve hırsız Topal Osmanın heykelini diktiler.

Böylesi devşirmelerdir, bunlar. İnsanlar, insanlığın evrimine bilim ve sanat yaratıcılığı, keşiflerle hizmet sunanların heykellerini dikiyor.

Bunlar ise yüzüne tükürülesi katilleri yüceltiyor, cellat ve hırsızları kutsuyorlar. Sonra insanlık savaşçısı Kürtlerinde kapısında oy dilenciliği yapıyorlar.

Hep diyoruz ya, herkes kendince ve kendisine yakışanıyla insandır diye...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.