Türk entrikacılığı, Kürtlerin isyanı ve...

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kendi halkını da dolandıran kalpazan, bir kaç günden beri açılıp açılıp, Türk medyasında fotoğrafları dönen iki Kürt değerine saldırıyor. Semra Güzel ve gerilla Volkan Bora’ya...

Çağın kalpazanı, ülke tarihini kendileri ile başlatıyor, Kürtlerin ulusal mücadelesini de "başarılarını kıskanan dış güçlerce" yaratıldığını söylüyordu.

Oysa Kürtlerin ayağa kalkması yeni değildir.

İlk başkaldırıları Araplardan önce Yunanlılar, Bulgarlarla paralel zamandadır.

1800 yılında, Güneyde başını kaldıran Abdurrahman Paşa’yı başlangıç alırsak, Kürtlerin ikiyüz yılı aşkın bir mücadele tarihleri vardır.

Müslüman, Alevi, Êzîdî ve Musevi inancından olan Kürtler, ta başından beri bölgenin öteki halklarından farklı olarak, ulusalcılıkta öncülerin inanç ve dünya görüşlerini önemsemediler, dönüp bakmadılar.

Örnek: Koçgirî ve Dersim’in önderleri Alevi, sonrakilerin tümü Müslümandı. Ama onlar tüm Kürtlerin ortak değeriydi.

Bir başka mesele: Hiç dürüst olmadı bunlar. Kürtler her defasında ırkçı entrikacılıklarına, tuzakkarına yani kalpazanlık ve dolandırıcılıklarına isyan ettiler.

Akla gelebilecek her türlü fesatlık, yalan ve iftira ile Kürtleri bölüp birbirine düşürmeye çalıştılar. Farklı görüş ve inançtaki Kürtleri, birbiri ve "kendine düşman etmek" için taklalar attılar. Ama başaramadılar. Ama yeminli Kürt düşmanı, hala tükenmeyen bir umutla taklalar tazeliyor...

Hırsızlar, seri katillerin anlayacağı olgu değil ama evrensel bir gerçektir: Yeryüzünün tüm ulusal isyancıları, gönüllü "serden geçti"lerdir. Özgür kararlarıyla yurdu ve halkının fedailiğini seçenlerdir.

Ama bunlar, ırkçılığın dayanılmaz vahşetine başkaldıranları kandırılmış ilan ediyorlar. Dilini konuşamayan, diliyle ibadet edemeyen Kürt, bunlara kandırılmış ve spor yapma tertibinden de teröristtir.

Bir başka "en": Kürdistan mücadele tarihinde, en büyük kitlesel desteği PKK hareketi aldı. Halk, gerillayı göz bebeği gibi gördü, sahiplendi. Çünkü o, aşağılanıp yerde çiğnenen onurun, özgürlüğünün savaşçısıydı.

O nedenle, aileler kızları, oğullarını yolcu ediyordu saflarına. Genç sözlü ve nişanlılar el ele yönlerini dağlara verdiler. Ana, babalar katıldı onlara.

Onlar, düşmanları nezdinde "terörist", kendi halkının özgürlük savaşçılarıydı.

Kendi halkını da dolandıran kalpazan, bir kaç günden beri açılıp açılıp, Türk medyasında fotoğrafları dönen iki Kürt değerine saldırıyor. Semra Güzel ve gerilla Volkan Bora’ya...

Onlar üniversiteden arkadaş, sonra yuva kurup birlikte ömür sürmenin ilk adımı olarak, nişanlıydı. Volkan Bora, okuldan sonra gazeteciliğe başlamıştı. Ama ırkçı rejim yaşama ve  çalışma imkan vermedi. O da öteki gençleri izleyerek dağlara yöneldi. Dört sene önce de katledildi.

Semra Güzel’e gelince: O, HDP’de politik çalışmaya atıldı. Milletvekili  seçildi.

Volkanla çekilmiş fotoğraflarına gelince: Irkçı rejim, 2010’dan sonra "barış süreci" adı altında, PKK ile görüşmelere başlamıştı. Oslo’da gizlice başlayan süreç, daha sonra resmiyet kazandı ve ellerinde esir olan Abdullah Öcalan ile masaya oturdular. Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP’liler de, görüşme masası ile PKK ana üssü arasındaki bilgi alış-verişinde aracılık ettiler.

Selahattin Demirtaş ve arkadaşları, Türk devletini de temsil eden arabulucu olarak PKK karargahına gittiler. Görüşmelerin akışı ve gelişmelerini aktardılar. Onların tutum ve düşüncelerini geri getirdiler. O arada, yaptıklarını belgelercesine fotoğraflar da çektirdiler.

Semra Güzel henüz milletvekili değildi. Gittiği Güney Kürdistan’dan nişanlısıyla buluştu.

Bunların entrikacılık ile tuzakçılığına dair bir başka örnek:

Türk devletinin dördüncü Cumhurbaşkanı General Cemal Gürsel, bir sol düşmanıydı. Ama her ağzını açtığında, "Komünist parti kurulsun" diyordu. Gazeteciler bir gün bunu nedenini sorunca, pişkin pişkin gülmüştü:

"Kimlerin Komünist olduğunu, tesbit edip toplamak için…"

Kürtler, 'barış süreci’nin tuzak olduğunu, daha sonra ağır bedeller ödeyince anladılar. Ancak, Türkler bu dönemde bolca "kalekol" inşa ettiler.

Bu arada, tuzaklarını örtüp "barışçı" görünmek için, dünyanın dört yanına dağılmış Kürt sürgünleri için resmen ilan edilmemiş 'af' ilan ettiler. Bir çok kişi yıllar sonra dönüp ölülerinin mezarını ziyaret ettiler. Sevenleriyle buluştular.

O arada gerilla görmezlikten geliniyordu. Kimi Türk polis ve askerleri, Cizre, Şırnak, Nusaybin gibi yerlerde, barikatlara malzeme taşıyan Kürt gençlerine "bu taraftan heval" diyerek yol bile gösteriyorlardı.

Sonra Recep Erdoğan, "barış sürecini tanımıyorum" deyince, barikatlar bahane edilerek şehirler kuşatılıp giriş ve çıkışlar yasaklanıyordu. Demirtaş’ın, "bir koridor açın, sivil insanlar şehri terketsin" diye dil dökmesi nafile kalıyor, Zebani ruh, "fırsat budur" dercesine kırıma geçiyordu.

'Barış süreci’nin TC onaylı aracı ve arabulucuları şimdi sanık. Semra Güzel, devletten izinli olarak gittiği yerde nişanlısıyla buluştuğu için fotoğrafları yayımlanıyor medyada. Diktatör "suçlu" diye bağırıp ceza biçiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.