Türkiye’de 2022’de 63 tutsak yaşamını yitirdi

Dünya Haberleri —

“Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Siyasi Tutsaklar Paneli

“Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Siyasi Tutsaklar Paneli" - BERLİN

  • Berlin’de bulunan Rosa Luxemburg Vakfı binasında “Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Siyasi Tutsaklar” başlığıyla bir panel düzenlendi.

HAKAN TÜRKMEN/BERLİN

 

Berlin’de yapılan panelde konuşan ÖHD’li Yusuf Çakas, tutsakların durumuna değinerek 2022’de 63 tutsağın yaşamını yitirdiği bilgisini verdi.

Berlin’de bulunan Rosa Luxemburg Vakfı binasında “Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Siyasi Tutsaklar” başlığıyla bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü gazeteci Murat Çakır yaptığı panelde, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) Yusuf Çakas, Münster Üniversitesi Araştırma görevlisi Dr. Errol Babacan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Almanya Temsilcisi Leyla İmret ve HDP 25 ve 26 Dönem Milletvekili Sibel Yiğitalp konuşmacı olarak yer aldı.

 

Murat ÇAKIR

 

Barışçıl ortam 

Türkiye’de barışçıl bir ortamın sağlanmasının herkesin çıkarına olacağını belirten Murat Çakır, “Köklü bir siyaset değişikliği olmadan, binlerce siyasi tutsak özgürlüğüne kavuşmadan ve Kürt sorunu demokratik, adil ve barışçıl çözüme sağlanmadan mümkün olmayacak” diye konuştu.

 

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı

 

Yan yana duralım 

İnsanların sokağa çıkmaktan kaygı duyduklarını belirten Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Hatta muhalif partilerin sokağa çıkmamamız konusunda önerileri oluyor ve biz bu koşullar da olası bir seçime gidiyoruz. Toplumun sokağa çıkmadan sesini nasıl duyuracağı ya da hakları için nasıl mücadele edeceği ise meçhul. Dolayısıyla tabi ki sokağa çıkarak, sesimizi duyurarak ve yan yana durarak bu mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor” dedi.

Uluslararası kurumlar suç işliyor

Çok uluslu kurumların hak ihlallerini göz ardı ettiğini ifade eden Fincancı, “Bunu yaparken, Türkiye’deki hak ihlallerine dahil oluyorlar. Bugün uluslararası alanda yasaklı kimyasal silahların kullanıldığına dair bilgiler paylaşılıyor. Bu kimyasallar uluslararası alanda yasaklanmış ve savaş suçu olarak kabul ediliyor. Çok uluslu kurumların bu yasaklı kimyasallara nasıl yaklaşacağını görebileceğiz. Bunun yanı sıra bizlerin somut bir şekilde dayanışma içerisinde olmamız ve suç işlediklerini hatırlatmamız gerekir” şeklinde konuştu.  

 

ÖHD üyesi Yusuf Çakas

 

Cezaevlerindeki ihlaller 

Türkiye cezaevlerinde 2022 yılında 63 tutsağın yaşamını yitirdiğini belirten ÖHD üyesi Yusuf Çakas, “1 Eylül 2022 tarihi ile Türkiye’de 399 cezaevi var. Mart ayında bu sayı 384’tü. Şu an mevcut kapasite 288 bin ancak 340 bin civarında tutuklu ve hükümlü cezaevinde. Bu sayılara bakınca da Türkiye’nin en büyük işinin cezaevi olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan ya da hüküm giyenlere ilişki bakanlığın 2014’ten bu yana açıklama yapmadığını belirten Çakas, “Bu da korkunç bir şekilde tutukluluk hallerinin ve cezaların verildiğini gösteriyor. Türkiye’de 130 cezaevinde ve 81 ilin 51’inde siyasi tutsak var. Siyasi tutsakların sadece tutsak olma hali değil, Kürdistan coğrafyasından Türkiye kentlerine sürgün durumu var. Yaşanan hak ihlallerini bu çerçevede görmek gerekir. 9-10 bin arası siyasi tutsak ve 300 ağır hasta mahpus var” diyerek cezaevinde yaşamını yitiren mahpuslara ve yaşanan hak ihlallerine değindi. 

Tecrit tüm cezaevlerine yayıldı

İnfaz yakma konusuna da değinen Yusuf Çakas, “3713 sayılı yasanın kaldırılması gerekiyor. Bu yasa da 17. maddesinde 3 defa hücre cezası alan birinin infazı yanıyor. 2020’de salgın düzenlemesi olarak bildiğimiz 7188 sayılı yasa kapsamında bir salgın infaz düzenlemesi geldi. Toplumda kısmi af olarak adlandırılan bu düzenleme adli suçlar için uygulandı. Ancak siyasi tutsaklar açısından kurul denen olguyu getirdi. Kurul siyasi tutsaklara pişmanlık yasası dayatıyor” dedi. 

İmralı adasında Abdullah Öcalan şahsında geliştirilen tecridin tüm cezaevlerine yansıdığını dile getiren Çakas, “Cezaevlerinin durumunu özetlersek gözaltına alındığınız andan başlayıp, ceza aldıktan sonra akabinde infazınızın yakılması ile devam eden işkence hali durumuna gelmiştir. 9 aylık süreçte 63 tutsak yaşamını yitirdi” diye belirtti. 

Tehlike büyük

Hasta tutsak Aysel Tuğluk’un durumuna değinen Sibel Yiğitalp ise, Tuğluk’un hastalığının çok fazla ilerlediğini belirterek “İletişim kurma, sosyal becerisi, fiziksel teması ve geçmiş ile ilişkisi son derece kötü durumda. Doktorların Demans hastası kararına rağmen ATK bu raporları kabul etmiyor. Cezaevi yönetimi bile Aysel’in hastalığını kabul ediyor. Normalde cezaevinde görüşme kabininde telefonlar dikey konumdadır. Aysel dikey kullanamadığı için telefonu yatay kullanmışlar. Telefon kullanma yetisini gördü” diye konuştu.

İnsanlık suçu işleniyor

Türkiye’nin halklarına yönelik şiddet politikasının sürdüğünü ifade eden Yiğitalp, “Kürt Özgürlük Hareketi üyesi 17 kişi uluslararası alanda yasaklı kimyasal silahlarla katledildi. Bu hem savaş hem de insanlık suçudur. Tehlike büyük olduğu kadar Kürt halkının direnişi de destan yazıyor” dedi.

 

HDP Almanya temsilcisi Leyla İmret
Münster Üniversitesi Araştırma görevlisi Dr. Errol Babacan

 

Üçüncü yol 

HDP Almanya temsilcisi Leyla İmret, Türkiye’de en temel hakların ortadan kaldırıldığını belirterek, yaşanan krizden nasıl çıkabiliriz üzerinden çözüm ürettiklerini ifade etti. İmret, 3. yol olarak adlandırdıkları her kesime hitap eden perspektif ile yola devam ettiklerini söyledi. 

Münster Üniversitesi Araştırma görevlisi Dr. Errol Babacan ise, birkaç gün önce Bartın’da 41 maden işçisinin hayatına mal olan taş kömürü işletmesinde ki patlamaya değinerek, Türkiye’de iş kazalarının sürekli yaşandığına vurgu yaptı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.