Tutsak gazetecilere gazete verilmiyor

Zeynel Abidin Bulut

Zeynel Abidin Bulut

  •  Tutsak gazetecilere, hakkında herhangi bir karar bulunmayan Yeni Yaşam, Evrensel ve BirGün gazetelerinin “yasak olduğu" iddia edilerek verilmiyor. 
  •  'İtaat etmezseniz bunun karşılığı cezaevi olur' mesajıyla arkadaşlarının tutsak edildiğini söyleyen MA editörlerinden Diren Yurtsever, buna yanıtlarının da net olduğunu söyledi.

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Amed'de 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazeteciden Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki Zeynel Abidin Bulut, Yeni Yaşam, BirGün ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediğini aktardı. 

AKP tarafından 'diyalog süreci'nin bitirildiği 2015'te sonra özgür basın kurumlarına yüzlerce dava açıldı. Onlarca çalışanı tutuklandı. 15 Temmuz'daki devlet içi çatışması sonrası getirilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ajanslar, gazeteler, dergiler ve radyolar kapatıldı. Tüm bu bakılara karşı direnen özgür basın emekçileri, halka gerçekleri götürmeye devam ediyor. En son Amed'de 8 Haziran’da evlerinde yapılan baskınla 22 Kürt gazeteci gözaltına alındı. 16 Haziran’da çıkarıldıkları mahkemede çeşitli gerekçelerle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutsak gazetecilerin dosyasına gizlilik kararı getirilirken, iddianameleri hazırlanmış değil.

Bu gazetecilerden Zeynel Abidin Bulut, tutulduğu Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden gönderdiği mektupta,  Eylül ayı için Yeni Yaşam, BirGün ve Evrensel gazetelerine abone olmak istediğini, ancak bu talebinin keyfi bir şekilde reddedildiğini belirtti. İdarenin sözlü olarak “Bu gazeteler yasak” dediğini aktaran Bulut, sorumlulara yönetmeliği hatırlattığını söyledi. Söz konusu gazeteler hakkında toplatma ve yasak kararı olmadığını vurgulayan Bulut, uygulamanın keyfi olduğunun altını çizdi.  Bulut, gazetelerin verilmemesiyle ilgili cezaevi idaresine dilekçeyle başvurduğunu belirterek, ancak geçen süreye rağmen dilekçenin yanıtlanmadığını söyledi. Bulut, aynı zamanda muhalif televizyon kanalarının da izletilmediğini ekledi. 

Hüseyin Aykol

Hiçbir şey durduramadı

Gazeteci Hüseyin Aykol, Mezopotamya Ajansı Editörü Diren Yurtsever, Devrimci İşçi Sendikası (DİSK) Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, özgür basına baskıları, gazetemize değerlendirdi. 

Gazeteci Hüseyin Aykol, tüm bu baskı politikalarına 33 yıldır sayısı 50’nin üzerinde gazete çıkararak cevap verdiklerini hatırlatarak, şunları söyledi: “20’ye yakın arkadaşımız gözaltına alındı, 16’sı içeride. Ajanslarımız, televizyonlarımız, gazetelerimiz halen yollarına devam ediyor. Devlet bu baskıları daha önce hep yaptı. KCK basın operasyonunda 46 arkadaşımız tutuklandı, biz yine halka gerçekleri götürdük. Aynı gün, aynı saatte üç binamız bombalandı diğer gün gazetemizi çıkardık. Onlarca arkadaşımızı kaybettik. Yüzlerce kez gazetelerimiz kapatıldı. Yüzlerce arkadaşımızı demir parmaklıklar ardına koydular ama yılmadık ve yılmaya da niyetimiz yok.” 

Diren Yurtsever

Mesaj net, cevap da net   

16 Haziran’da 16 gazetecinin tutuklanmasıyla devletin halka ve özgür basın kurumlarına bir mesaj verdiğini söyleyen Mezopotamya Ajansı editörlerinden Diren Yurtsever, “Bu ülkede kimse gerçekleri açığa çıkarmasın, herkes iktidarın anti demokratik uygulamalarına boyun eğsin diye, ‘itaat etmezseniz bunun karşılığı cezaevi olur’ anlamına gelen, toplumdaki tüm muhalif dinamikleri ve gazetecileri sindirmeye yönelik bir mesaj verildi” dedi. Devletin verdiği bu mesajı aldıklarını söyleyen Yurtsever, şöyle devam etti: “Bu mesajı alırken biz de şu mesajı verdik; Kürt özgür basın geleneğinin 30 yıllık bir geçmişi var. 30 yıldır özgür basın bu devlete bir sendrom yaşatıyor. Halkın haber alma hakkını savunan bir noktada duruyoruz. Her şartta, her koşulda gerçekleri açığa çıkarabilmek, gazetecilik mesleğinin yapma koşullarını korumak için biz elimizi taşın altına koymaktan asla geri durmadık. Hem tutuklanan arkadaşlarımız hem de dışarıda olan biz gazeteciler aynı çizgideyiz. Boyun eğmiyoruz ve gerçekleri halka taşımaya devam ediyoruz.”

Faruk Eren

İşimizi yapmaya devam 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Basın İş Sendikası genel Başkanı Faruk Eren ise şunları dile getirdi: “Kürt basını onlarca insan kaybetti, gazeteleri bombalandı ama buna rağmen dirençle bir gelenek yarattılar. Bu baskılar sürüyor. Genelde Türkiye’de basın üzerinde iktidara biat etmeyen gazetecilere dönük büyük bir baskı var. Seçim sürecine girildiği bir dönemde iktidar, kendi medyası dışında hiçbir basın kurumunun sesinin çıkmasını istemiyor. Burada özellikle Kürt medyası çok ağır baskı altında. En son 16 arkadaşımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandı. Bu baskılar artarak sürecek gibi görünüyor ama biz de işimizi yapmaya, bedeli ne olursa olsun hakikati halka duyurmaya devam edeceğiz.”

HDP Milletvekili Musa Piroğlu

Zorbalıkları duyulmasın diye

Hem sahada uyguladığı zorbalığın hem yaşanan yolsuzluk ve çürümenin hem de sosyal yıkıntının halk tarafından kavranmasının iktidarlar için yıkıcı olduğunu söyleyen HDP Milletvekili Musa Piroğlu, ”İktidar bunu engellemek, bir toplumsal hegemonya yaratabilmek için ulusal basının büyük bir kısmını satın aldı. Gezi’de yaşanan durum bunun bir örneğidir. Ülke yıkılırken penguen belgeselleri seyreden kesim, hiçbir şeyden haberdar değildi. Gelişen teknolojiyle birlikte özgür basının halka ulaşma imkanlarının büyümesi, iktidarın karşısındaki en büyük sıkıntı" diye konuştu. Sahada polisin zorbalığının gizlenmesi için basının ablukaya alındığını kaydeden Piroğlu, şunları söyledi: “İnsanların evlerini yıkıyor ve evlerine polis zoruyla giriyorlar. Bunun görünmesini istemiyorlar. İşçiler haklarını ararken polis tarafından darp ediliyor ve bunun görünmesini istemiyorlar. Hak arayan insanların sesi duyulmasın istiyorlar ve bu yüzden de basını yoğun bir ablukaya alarak, darp ederek, hatta dönem dönem şiddet ve benzeri yöntemlerle uzaklaştırmaya çalışıyorlar.”

Savaş gerçeğini örtbas için

Kürt basınına yönelik saldırıların çok daha fazla olduğunu dile getiren Piroğlu şu ifadeleri kullandı: ”İktidar aynı zamanda bir savaş hükümeti ve savaşın gerçeklerinin de yansımasını istemiyor. Kuzey-Doğu Suriye’de, Güney Kürdistan’da topyekun bir savaş halinde ve neredeyse hiç kimse bu savaştan haberdar değil. Kürt basını Kürt halkına yapılan zulmü, Kürt halkının bir arada duracağı gerçek bilgiyi taşıyor. Hem Kürt halkını etkisiz hale getirmek hem de savaşın Türkiye tarafındaki etkisini gizlemek adına Kürt basını daha büyük bir baskıya alınıyor. Bu baskıyı kırmak gerekiyor. Bize düşen de bu baskıları kırmanın araçlarından biri olan dayanışmayı büyütmektir.”    

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.