Ya cezaevi ya sınır dışı
Toplum/Yaşam Haberleri —

Taha El Gazi
- Suriyeli insan hakları aktivisti Taha El Gazi, İstanbul’daki evinde polis tarafından gözaltına alındıktan sonra eşiyle birlikte sınır dışı edildi. Gazi, “Başımı eğdirerek videomu çektiler” dedi.
ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL
Suriye’den 2014’te eşiyle birlikte Türkiye’ye gelen insan hakları aktivisti Taha El Gazi, 16 Mayıs günü İstanbul’daki evinde polis tarafından gözaltına alındıktan sonra eşiyle birlikte sınır dışı edildi. El Gazi'nin önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, ardından Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’ne, son olarak da Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edildiği ortaya çıktı. El Gazi’nin önce vatandaşlığı iptal edildi, ardından da gözaltına alınıp sınır dışı edildi.
Uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve Suriyeli mültecilerin yaşadığı hak ihlallerini kamuoyuna duyurmasıyla tanınan insan hakları savunucusu Taha El Gazi’ye sınır dışı edildiği Azez kentinden telefonla ulaştık. El Gazi, gazetemize yaşadıklarını anlattı.
Başımı eğdirerek videomu çektiler
Sivil giyimli polislerin 16 Mayıs akşamı “adres tespiti” gerekçesiyle evine geldiğini, o sırada evde olmadığı için kapıyı eşinin açtığını belirten El Gazi, polisin kısa süre sonra kendisini telefonla arayarak, “Şimdi gelmezsen eşini alıp sınır dışı ederiz” şeklinde tehdit ettiğini ifade etti. Eşinin hasta olduğunu ve olumsuz bir durum yaşanmaması için hızla eve döndüğünü söyleyen El Gazi, eve vardığında eşini görmesine ya da eşyalarını almasına izin vermeden gözaltına alındığını ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Suçlarıyla Mücadele Birimi’ne götürüldüğünü aktardı. El Gazi, burada yaşadıklarını “Oraya girerken sanki bir suç işlemişim gibi ellerimi arkadan kelepçeleyip başımı eğdirerek videomu çektiler” sözleriyle anlattı.
Ölümü gösterip sıtmaya razı edildim
Emniyette hakkında “provokatif eylemlere katılma” anlamına gelen G-207 koduyla suçlama yöneltildiğini aktaran El Gazi, buna gerekçe olarak mültecilere yönelik ırkçı saldırılara karşı yapılan basın açıklamaları ve insan hakları faaliyetlerinin gösterildiğini söyledi. Emniyetteki işlemlerinin ardından Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi’ne götürülen El Gazi, burada yaklaşık yarım saat bekletildikten sonra jandarmaya teslim edilerek, kendisine hiçbir bilgi verilmeden Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edildi.
El Gazi, kamu görevlileriyle yaptığı görüşmede, kendisine “Bu sürecin ne kadar süreceği belli değil; o zamana kadar siz de eşiniz de Geri Gönderme Merkezi’nde kalacaksınız” denildiğini aktardı. El Gazi, “Ben uzun süre GGM’de kalabilirim ama eşim bir gün bile kalamaz. Bu yüzden gönüllü geri dönüş formunu imzalamak zorunda kaldım” diyerek, kendisine adeta “ölüm gösterilip sıtmaya razı edildiğini” ifade etti.
El Gazi, gönüllü geri dönüş formunu doldurduktan sonra hakkındaki suçlamanın ‘sınır ihlali’ olarak değiştirildiğini ve Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’na götürüldüğünü belirtti. Sınır kapısında eşiyle yeniden bir araya gelen El Gazi, buradan Suriye’nin Azez kentine sınır dışı edildi.
Adalet bunun neresinde?
El Gazi, yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Yıllardır Türkiye’de çok farklı sivil toplum kuruluşlarıyla, iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekilleriyle görüştüm. Amacım, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların haklarını korumak ve savunmaktı. Sessiz kalan insanların sesi olmak için mücadele ettim. Ancak göç politikaları ve alınan kararlar düzensiz, istikrarsız maalesef. Hakkımdaki kararı yanlış buluyorum. Bu, kişisel bir mesele değil; bu kararda, insan haklarını temsil eden bir mesleğin, bir yolun mağduriyeti var.”
Yaşadıklarının bireysel bir durumdan ibaret olmadığını vurgulayan El Gazi, “Türkiye’de adalet nereye gidiyor, hukuk nereye gidiyor” diyerek şöyle devam etti: “Mesele bana yapılanlar değil, mesele yetkililerin hukuka ve yasalara uyup uymadığı. Benim vatandaşlığımın iptali, Türk vatandaşları için de büyük bir tehlike. Hukuk ve adalet nerede kaldı?”
El Gazi, son olarak, kendisine imkan tanınması halinde Türkiye’ye dönerek Suriyeli sığınmacıların hakları için mücadele etmeye devam etmek istediğini belirtti.
El Gazi’nin avukatı: İşlem hukuksuz
Taha El Gazi hakkında yürütülen işlemlerin tamamen hukuksuz olduğunu belirten El Gazi’nin avukatı Abdulhalim Yılmaz, El Gazi’nin başta Suriye toplumu olmak üzere mülteciler ile Türkiye toplumu ve resmi makamlar arasında bir köprü işlevi gördüğünü vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu görev, her ne kadar bazı çevrelerin hoşuna gitmese de toplum için son derece önemliydi. Ancak yaklaşık 8 yıldır taşıdığı Türkiye vatandaşlığı hukuksuz bir şekilde elinden alındı ve kaba biçimde sınır dışı edildi. Yani uğradığı haksızlığa itiraz etme hakkı bile tanınmadı.”
Mülteci hukukuna aykırı
Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Yıldız Önen ise Taha El Gazi’nin Türkiye’de yaptığı çalışmaları özetleyerek şu ifadeleri kullandı: “2019’dan bu yana bu ihlallerde belirgin bir artış yaşanıyordu ve yaptığımız tüm çalışmalarda buna dikkat çekiyorduk. Mültecilere yönelik ırkçılığa karşı bir direniş gösterilmez, bu hak ihlalleri durdurulmazsa Suriyeli toplum ile Türkiye toplumu arasında ciddi sorunlar yaşanacağını vurguluyorduk. Taha bu anlamda çok önemli çalışmalara imza atıyordu.”
İzmir’de Suriyeli mültecilerin yakılması, Zonguldak’ta yakılarak öldürülen Afgan işçinin durumu ve Kilis’te tecavüze uğrayan mültecilerin davaları gibi pek çok vakayı El Gazi sayesinde öğrenebildiklerini belirten Önen, sözlerine şöyle devam etti: “Gözaltına alınıp sınır dışı edilmesi, mülteci aktivistlerin de önünü kesti. Bu kadar tanınan, güçlü bağlantıları olan birinin başına bunlar geldiyse, diğerlerinin başına neler gelebilir? Bu nedenle, yapılan bu hatadan bir an önce geri dönülmeli.”
Göçmen haklarına baskı artıyor
Taha El Gazi’nin sınır dışı edilmesinin mülteci hukukuna yönelik bir saldırı olduğunu belirten İHD Eşbaşkanı Yardımcısı Gülseren Yoleri, alınan kararın insan hakları savunucularına yönelik baskıların bir devamı olduğunu ifade etti. Türkiye'de insan hakları savunucularına yönelik baskıların göçmen hakları alanında yoğunlaştığına dikkat çeken Yoleri, “Özellikle, göçmenlerin sistem karşıtı bir pozisyona düşmesinin istenmediği bu alanda, kendi hakkını savunanlara tahammül dahi edilmediğini görüyoruz” dedi.
Taha El Gazi’yi uzun yıllardır tanıdıklarını belirten Yoleri, “El Gazi’nin zamanla, iktidarın baskılarını, sistemin göçmenlere ve halka yönelik hak ihlallerini yakından gözlemlediğini ve bunları ifade etmekten hiç çekinmediğini söyledi. Yoleri, El Gazi’nin bu duruşu nedeniyle hedef olduğunu vurguladı.
El Gazi’nin son dönemde tehditler aldığını ve sürekli takip edildiğini öğrendiklerini söyleyen Yoleri, şu ifadeleri kullandı: “Tüm bu baskılarla mücadele etmeye çalışırken, sınır dışı edildi. Kendisine savunma hakkı dahi tanınmadı. Dahası, gönüllü çıkışı kabul etmemiş olsaydı hakkında ceza davası açılması, haksız suçlamalara maruz kalması ve tutuklanması gibi ihtimaller gündemdeydi.”
Hukuk devre dışı
Yoleri, El Gazi’ye dönük uygulamanın yalnızca bireysel bir mağduriyet yaratmadığını, aynı zamanda göç hukukunun da açıkça ihlal edildiğini belirtti ve ekledi: “Bir insanın bir ülkeden sınır dışı edilebilmesi için hukuki bir zemin gerekir. Türkiye’nin Yabancılar Kanunu var; ayrıca taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve bunların getirdiği yükümlülükler bulunuyor. Hukuk dışı uygulamaların adeta bir yol haline geldiği, belirsizlik oluşturulan bir dönemden geçiyoruz. Uluslararası toplum da bu sürece sessiz kalmamalı. Bu, uluslararası mülteci hukukunun tamamen devre dışı kalmasına seyirci kalmak anlamına geliyor.”