Yapılanma süreci hepimizin

Çiğdem Kılıçgün Uçar
- Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Uçar: Demokratik siyasetimizi ve mücadelemizi, AKP-MHP faşizminde boğdurmayacak kadar dirençliyiz. Kimliklerimizi, inançlarımızı, dillerimizi, yaşatacak kadar köklüyüz. Bu direnç, güç ve tarihsellikle yeniden yapılanma sürecindeyiz. Bu, hepimizin süreci.
AKP-MHP iktidarının, topluma her türlü keyfilik, her türlü hukuksuzluk, sansür, baskı, tehdit, hak gaspları, yoksulluk, yolsuzluk, talan ve savaş politikaları dayattığını belirten Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Hem ekonomik krize hem de bunun temel sebeplerinden biri olan savaşa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz" dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, partisinin haftalık Grup Toplantısı'nda gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Uçar, konuşmasına Gezi direnişi sürecinde katledilen Ali İsmail Korkmaz’ı, Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde yaşamını yitiren hasta tutsak Bişar Yazıcı ve vefat eden Barış Annesi Xemê Akdoğan’ı anarak başladı. Uçar, konuşmasından bazı bölümler özetle şöyle:
Elinden geleni ardına koymuyor
AKP-MHP iktidarının yeni yüzyıl diye tabir ettiği dönemi yaşamaya başladık. Hem ülke hem de toplum ciddi bir çöküşle karşı karşıya. Tek tipleştirmek, tek sesli, tek renkli yapmak isteyen bir iktidar, bunun için elinden geleni ardına koymuyor. Her türlü keyfilik, her türlü hukuksuzluk, sansür, baskı, tehdit, hak gaspları, yoksulluk, yolsuzluk, talan ve savaş politikalarıyla bu toplumu baş başa bırakmaya çalışıyor.
Demokratik siyasetin adresi
Türkiye’de demokratik siyasetin tek adresiyiz. Bu demokratik siyaset, uzun süredir iktidar ve devletin birçok mekanizması tarafından saldırıyla karşı karşıya. Kürt halkının iradesinin yok edilmesine umut bağlayanlar, DAİŞ ile birlikte Kobanê’de kaybedince yargı eliyle yeni bir kumpas davası kuruldu.
Kobanê'ye destek eylemleri
Kobanê ile dayanışma eylemleri, 2014 yazından itibaren başlamıştı, yaz ayları boyunca yapılan etkinliklerde hiçbir ölüm yaşanmadı. İlki, Varto’da Hakan Buksur oldu. Buksur, polis tarafından katledildi, ertesi günkü protestolarda polis halka ateş açmaktan geri durmadı. Siirt’te korucular eliyle içlerinden Necmettin Çelik ve 17 yaşındaki oğlu Yusuf Çelik olmak üzere 6 kişi katledildi. Bununla ilgili açılmış hiçbir dava yok. Bu süreçte yine 18 yaş altı olan 11 çocuk katledildi ama kamuoyunda sadece bir çocuğun ismi geçti. İstismar ettikleri bu çocuk üzerinden ne yazık ki demokratik siyaseti boğmak istiyorlar. Aynı şekilde Nusaybin’de babası elinden tutarken katledilen 8 yaşındaki Beşir Ramazan Arif çocuk değil miydi? Bununla ilgili yürütülen hiçbir süreç yok.
Bir tertip davasıdır
Hüda Par'ın şimdiki başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun, Sputnik Radyo’ya 5 Ekim 2020’de verdiği, ‘Çözüm süreci 6-8 Ekim’den önce bitmişti ama bunun ilanı gerçekleştiriliyordu. Bize de kurbanlık koyun rolü biçilmişti. Hatta belki de devlet ya da hükümet içindeki birilerinin gözünde kurbanlık koyunduk. Çözüm süreci bitmişti. Aslında ilan edilecekti, ilan için bir gerekçe lazımdı. Onlar bizim üzerimize saldırsalardı (Onlar diye bahsettiği HDP) çok büyük katliam yapsalardı devlet de HDP’lilerin üzerinden silindir gibi geçecekti’ şeklindeki demeci hatırlatan Uçar, aslında 6-8 Ekim Kobanê destek protestolarında Hüda Par'lıların da katıldığı tertibi ifade ettiğini söyledi.
Halis Bayuncuk'un tahliyesi
Ebu Hanzala kod isimli Halis Bayancuk dün tahliye edildi. DAİŞ'in Türkiye yöneticilerinden olduğu iddiasıyla 12 yıl 6 ay hapis cezası alan Ebu Hanzala, 8 kez tutuklanıp serbest bırakıldı. Bu tahliye bile tek başına DAİŞ ile dirsek teması olanlarla mevcut iktidar ilişkisini göstermek açısından yeterlidir. Kaldı ki Zekeriya Yapıcıoğlu, Hanzala’nın babası olan Hacı Bayancuk'un Hizbullah şura üyelerinden ömür boyu hapis cezası aldığında avukatlığını üstlenmişti. İktidarla kurdukları ittifakın sonuçlarını almaya başladılar.
Kim bu kontrol dışı güçler?
HDP’li yöneticilerin, bir tertibin olduğunu fark ettiklerinde yaptıkları görüşmeler var, yürütmenin başı ve İçişleri Bakanı'yla. İçişleri Bakanı o gün HDP’li arkadaşlarımıza ‘kontrol dışı paramiliter güçler var’ diyor. Kayıtlarda mevcut olan bu bilgiyle mahkeme boyunca hiçbir işlem yapılmadı. Bu paramiliter güçler kimlerdir? İktidar tarafından neden korunuyor? Kobanê, bir kumpas davasıdır, demokratik siyasete yönelik bir darbedir.
Ekonomik kriz, savaşın sonucudur
Geçen hafta komisyona gelen torba yasa, aslında AKP-MHP iktidarının ekonomik alanda neler yaptığının ve yapacağının; yarattığı tahribatın göstergesidir. Bu ekonomik krizi ve mevcut iktidarın bize dayattığı krizi, savaştan bağımsız ele almamız mümkün değil. Çok ciddi bir savaş politikasıyla birlikte önemli bir şekilde savunma sanayisine yatırım yapmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Artık ekonomik kriz, Kürt sorununda derinleştirilen çözümsüzlük politikaları ve savaşla birlikte her birimizin sofrasında. Eksilen her dilim ekmek, eksilen her kaşık çorbanın kendisi, bu savaş politikalarından bağımsız ele alınamaz. O yüzden biz alanlarda hem ekonomik krize karşı hem de bunun temel sebeplerinden biri olan savaşa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Ortak mücadeleye davet
Geleceğimizi toplumun tercihlerini yansıtmayan bu seçim sonuçlarına mahkum etmeyecek kadar güçlüyüz. Demokratik siyasetimizi ve mücadelemizi AKP-MHP faşizminde boğdurmayacak kadar dirençliyiz. Kimliklerimizi, inançlarımızı, dillerimizi, yaşatacak kadar köklüyüz. Bu dirençle, bu güçle, bu tarihsellikle yeniden yapılanma süreci başlattık. Bu süreç hepimizin süreci. Bu çağrı da sizlerin çağrısı. Dolayısıyla başlattığımız halk toplantıları ve sonrasında yapacağımız bütün çalışmalarda bugüne kadar emek veren bütün arkadaşları ortak olmaya, üzerimizde kurulan kumpaslara, faşizme karşı ortak mücadeleye davet ediyorum. ANKARA














