Yeni küresel tehlike: Omicron!

Dosya Haberleri —

Çağhan Kızıl

Çağhan Kızıl

Dresden Teknik Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi’nden Prof. Dr. Çağhan Kızıl ile Omicron varyantını konuştuk...

  • Yeni virüs için endişeli olduklarını söyleyen Prof. Dr. Kızıl, "Omicron varyantında daha önce bildiğimiz özellikte olan mutasyonlar, hiçbir varyantta bu kadar fazla bir araya gelmemişti. Virüsün vücuda girmekte kullandığı Spike proteininde 30’dan fazla mutasyon bulunuyor" dedi

 

BARIŞ BALSEÇER

Küresel salgın yeni tip coronavirüs (Covid-19) tüm dünyayı etkiledi. Bilim insanları virüsün asıl sebebinin iklim krizi ile bağlantılı olduğunu ve doğal yaşam alanlarına müdahalenin virüslerin ortaya çıkmasına neden olduğunu vurguluyor. Anlık olarak dünyada coronavirüs tablosunu yayınlayan worldometers web sitesinin 2 Aralık 2021 tarihli paylaşımlarına göre dünyada 263 milyon 808 bin 200 kişi virüse yakalandı, 5 milyon 243 bin 153 kişi de yaşamını yitirdi.

Yeni virüs tespit edildi

Aynı zamanda ölümler ve virüse yakalananların sayısı her geçen gün artarken, yeni virüsler endişeye neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Güney Afrika'da yeni bir Covid-19 varyantı tespit edildiğini, Omicron olarak adlandırdıkları bu yeni varyantın “Korkutucu bir mutasyon profiline sahip” olduğunu açıkladı. Bu yeni varyantla ilgili bilim dünyasının ne gibi bilgilere sahip olduğunu, yeni aşı ve PCR testlerine ihtiyaç olup olmadığını, seyahat veya yeni bir kapanmanın gerekliliğini Dresden Teknik Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi’nden Prof. Dr. Çağhan Kızıl ile konuştuk. İyi okumalar...

WHO’nun “korkutucu bir varyant” olarak adlandırdığı Omikron varyantının delta veya alfa varyantlarından farkı nedir?

Pandeminin 2020 yılının başlarında yani virüs ilk ortaya çıktığında Çin virüsün genetik dizinine dair makaleler yayınladı. Bu bilgilerle karşılaştırdığımızda, B.1.1.529 varyantında çok fazla farklılıklarla karşılaşıyoruz.

Alfa veya Beta varyantlarında da virüsün ilk dönem genetik dizininden farklılıklar mevcuttu. Deltada 17 tane mutasyon farklılığı tespit edilmişti. Virüsün önemli işlevlerini gören parçalarında gözlemlediğimiz bu farklılıkların, parçaların aktivisitesini arttırdığını düşünüyorduk. Bu varyantların bazıları, insan hücresine çok daha etkili bağlanıyor ve böylelikle hücre içerisine rahatlıkla yerleşiyordu. Bazı varyantlar hastalığı geçiren insanlarda oluşan antikorlardan biraz daha az etkileniyordu. Bazı mutasyonlar sonucunda da virüs kendisini çok hızlı şekilde çoğaltabiliyordu. “Kaçış mutasyonları” olarak adlandırdığımız bu değişimler bizi endişelendiriyordu.

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde her bir varyant bize bu virüsün evrimini nasıl devam ettirdiğini, neye doğru evirildiğini görmüş olduk. Açıkçası en endişe duyduğumuz şey ise daha önceki Delta varyantındaki mutasyonların, Omicron’da da bulunmasıdır. Öte taraftan Alfa varyantındaki mutasyonları da içerisinde barındırıyor.

Omicron varyantında daha önce bildiğimiz özellikte olan mutasyonlar, hiçbir varyantta bu kadar fazla bir araya gelmemişti. Omicron’da 50’den fazla mutasyon bir araya gelmiş durumda. Virüsün vücuda girmekte kullandığı Spike proteininde 30’dan fazla mutasyon bulunuyor. Bu mutasyonların bazılarıysa daha önceden bildiğimiz, virüsün etkisini arttıran mutasyonlar. Endişe veren kısmı da bu.

B.1.1.529 (Omikron) varyantı diğer varyantlardan daha mı tehlikeli?

Şu an için “Omicron varyantı daha mı hızlı yayılıyor, bulaştığı kişiler hastalığı daha mı şiddetli geçiriyor? Sorularının cevabını bilemediğimiz gibi, virüsün antikor ve aşılardan kaçıp kaçmayacağını da bilmiyoruz. Bir araya gelen bütün bu mutasyonların nasıl davranacağını bilinmediğinden Dünya Sağlık Örgütü 72 saat içerisinde “endişe verici varyant” olarak niteledi.

Diğer varyantlardaki mutasyonları bünyesinde topladığından, diğer varyantlardan daha fazla ya da daha az tehlikeli olup olmadığını şu an için söylemek mümkün değil. Ama tüm mutasyonları içerisinde barındırdığından yeni varyanta bakılıp, “Delta kadar hızlı yayılabilir, etkili olabilir” hipotezini kurabiliriz.

 

B.1.1.529 (Omicron) şu an’a kadar nerelerde tespit edildi?

Güney Afrika’dan sonra virüs, Bostwana’da tespit edildi. Bizim gündemimize ise Avrupa yani Belçika’da ilk ortaya çıkmasıyla başladı. Virüsün tespit edildiği kişiler Belçika’ya, Türkiye ve Mısır üzerinden gitmişler. Britanya’da tespit edildi. Almanya ve İtalya Omicron varyantını taşıyan vakalar olduğunu açıkladı. İsrail’de iki kişide tespit edildi. Hong Kong’da bu vakalar tespit edildi. Gittikçe de artıyor. Önümüzdeki günlerde daha fazla vakanın ortaya çıkacağını ön görüyoruz. Kısaca tüm dünyada yayılımda. İlk vakaların Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmesinden dolayı, Türkiye’de de vakaların olduğunu tahmin etmek zor değil.

PCR testleri yeni varyantın tespitinde yeterli mi?

Her varyantın genetik dizininde değişimler olduğundan, PCR testleri bu genetik değişimi tespit edemeyebiliyor. Her PCR testi mevcut varyantın genetik dizini baz alarak geliştiriliyor çünkü. Her mutasyon aynı zamanda PCR testlerinin güvenirliliğinde bir düşüşe neden oluyor. Daha önceki PCR testlerimizle bu varyantı tespit edememiş olabiliriz. Omicron varyantının tespitinin gecikmesinin sebebi bu olabilir.

Bu varyanttaki mutasyonlar göz önüne alınarak özel bir dizin üretildi.  Geliştirilen özel yeni PCR testleriyle bu varyantı tespit etmek kolay.

Yeni bir aşı çalışmasına ihtiyaç var mı yoksa mevcut aşılar bu varyanta karşı yeterli mi?

Varyantlar aşılama sonucu, tamamen hastalığı geçirmiş olmanın verdiği koruyuculuğu ortadan kaldırmıyor. Bilimsel çalışmalar şu an yapılıyor. Şöyle söyleyebiliriz. Mevcut bir aşının antikor üretmesi yüzde 70’ler düzeyindeyse ve bu varyantta aşının koruyuculuğu daha düşük seviyeye düşüyorsa yeni aşı çalışmalarına ihtiyaç olacaktır. Veya üçüncü aşılama yapılabilir, mevcut aşılar modifiye edilebilir. Önümüzdeki birkaç haftada varyanta dair yeterli bilgiye sahip olacağımızdan, yeni bir aşıya ihtiyaç duyulup duyulmayacağı ortaya çıkacaktır.

Yeni varyantların Asya yada Afrika ülkelerinde ortaya çıkmasının nedenleri nelerdir?

Yeni varyantların Güney Afrika gibi yerlerde ortaya çıkması aynı zaman da bizlere dünyadaki toplumsal, ekonomik eşitsizliği de gösteriyor. Bu varyant ilk olarak Güney Afrika ve Bostwana’da ortaya çıktı. Ortaya çıktığı yere baktığımızda bunun temel nedeninin aşılama oranı olduğu ortaya çıkıyor. Afrika’da aşılama oranı maalesef ki çok düşük. Güney Afrika’da aşılama oranı yüzde 32 - 33 düzeyinde. Karşılaştığımız bu varyantın aşılanmamış bölgeye özgün bir değişim de olabilir. Yani aşılanan kişilerde bu varyantın hızlı ve etkili şekilde yayılması söz konusu olmayabilir de. Fransa ve Almanya’da yüzde 70 düzeyinde bir aşılama yapıldı. Aşılanma oranının yüksek olduğu bu bölgelerde yeni varyantın yayılma hızı bu anlamda önemli bir veri olacaktır. Sorunuzun yanıtını, önümüzdeki günlerde bu ülkelerdeki yayılımla göreceğiz. Bu varyant gerçekten aşılanan kişilerde de yayılım özelliğine sahip mi? Sorusunun cevabını bu ülkelerdeki veriler ortaya koyacaktır. Böyle bir bilgi elimizde olmadığından buna net bir cevap vermek mümkün değil şu an.

Aşı üreten şirketler yakın zamanda bu varyanta özel aşılar da üretmeye başlayacaklar. Çünkü endişe verici olması bu süreci kendi başına özel kılıyor.

Pandeminin önlenmesine dair alınan tedbirlerin yetersizliği konusunda Türkiye’deki mevcut iktidarı sıkça eleştirdiniz. Önlemlerin yetersizliğinin yeni varyantların ortaya çıkmasına bir etkisi var mı? Yeni bir kapanmaya ve seyahat kısıtlamalarına ihtiyaç var mı?

Pandeminin ortaya çıkmasıyla beraber, pandemiyle mücadelenin uzun bir süre alacağını belirtmiştik. İki yıldan uzun sürecek demiştik ve bu hâlâ devam ediyor. Devam edecek gibi de duruyor. Pandemi ortaya çıktığında aşı yoktu. Şu an dünyadaki nüfusun yüzde 42’si aşılanmış durumda. İnsan nüfusunun yarısı bu virüse karşı hâlâ korumasız. Aşılama düzeyi yetersiz orandayken, pandemi bitmiş gibi tüm ülkeler sınırlarını açtı. Bunun en dramatik örneğini Almanya’da görüyoruz. Vaka düzeyi 70 binlere ulaşmış durumda. Almanya oldukça sert önlemler almaya çalışıyor. Hiç olmayacak bir şey gibi duruyordu ama Almanya buna karşı yasa çıkardı. Almanya’nın durumu dünyanın özeti. Aşılama düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun, virüsün yayılımına imkân tanıyacak durumlar yaratılıyorsa virüs mutasyon geçirerek tekrar yaşamımıza girecektir.

Türkiye ise pandeminin ilk gününden itibaren şeffaf değildi. Fahrettin Koca daha yeni “tüm veriler açıklandığında Covid-19’a bağlı ölümlerin 3-4 kat fazla olacak” açıklamasında bulundu. Oysa ilk günden itibaren bunu dile getirdik. Vaka sayısı da çok daha fazla. Yani aşılamanın olduğu böyle bir dönemde bile Türkiye’de resmi açıklamalara göre günlük vaka ortalaması 200 kişi düzeyinde.

Bunun bize getireceği bir sonuç var. Yeni virüs varyantları Türkiye gibi ülkelerde ortaya çıkabilir, yayılabilir. Şunu net şekilde söylememiz gerekiyor. Hiç bir yerde kimse güvencede değil. Omicron örneğinde de gördüğümüz Güney Afrika’da ortaya çıkan varyant Hong - Kong’dan Britanya’ya, ABD’ye her yere yayılmış durumda.

Yeni bir kapanmayı bir çok ülkenin ekonomisinin kaldıracağını düşünmüyorum. Ama Türkiye temas, kapalı ortamlarda uyulması gereken sosyal mesafe, maske kullanımı gibi önlemlerde bir düzene girmiş değil. Bu nedenle kapanmaya gitmeden bu sürecin atlatılması için aşılamanın yükseltilmesi, aşılama oranının yüksek olduğu yerlerde önlemler biraz daha esnetilebilir ama aşılama oranının düşük olduğu yerlerde tedbirlerin sıkılaştırılması gerekiyor.

Tedirgin olmalı mıyız veya siz tedirgin misiniz? Yeni varyantların ortaya çıkması nasıl önlenecek?

Alfa ve Delta varyantlarının ortaya çıktığı dönemdeki tedirginlikten daha az tedirginlik duyduğumu söyleyeyim. Bunun sebeplerinden bir tanesi dünyada bir çok kişinin aşılanmış olması ve uzun vade bağışıklığın gelişmesidir. Bu varyanta karşı antikorların etkili olacağını düşünüyorum. Yayılım dinamiklerinin bizi nasıl etkileyeceğini önceki varyantlardan bildiğimiz için daha temkinli çözümler üretebilecek düzeydeyiz.

Ama aşı eşitsizliği,  toplumsal eşitsizliğin iyice su yüzeyine çıktığı ve pandemiyle birlikte eşitsizliğin derinleştiği böylesine bir dönemde, bu şekilde devam edersek, Yunan alfabesinde çok harf var ve adlandırılacak çok varyant da ortaya çıkacaktır.

 

Virüs evrim geçiriyor!

Bu mutasyonların virüsün etkisini arttırdığını söylediniz. Artan etkiler hangileridir?

Örneğin 614G mutasyonu, virüsün insan hücrelerine daha etkili, güçlü şekilde bağlanmasını sağlıyordu. Bir virüs insan hücresine etkili bağlanıyorsa, enfekte kapasite de o kadar fazladır. Ya da Spike proteinin 484K mutasyonu virüsün hastalığı geçirmiş, iyileşmiş insanlardaki antikorlardan kaçmasını, dolayısıyla az etkilenmesini sağlıyordu.

Omicron’dan önce ortaya çıkan Güney Afrika varyantı, Delta varyantı kadar yayılmamıştı. Yayılmadığı için de o bölgede kaldı. Ama ortaya çıktığı dönemde Güney Afrika dışındaki ülkelerde yapılan araştırmalarda vektör aşısının koruyucu etkinliği yüzde 60 - 70 seviyelerindeyken, Güney Afrika’daki araştırmalarda aşının koruyuculuk seviyesinin yüzde 15-20 olduğu belirlenmişti. Bu şu anlama geliyor. O varyant, o aşının oluşturduğu koruculuktan kaçabiliyor yani yine hastalık yapabiliyor. Elbette aşı her koşulda ölümleri azaltıyor ancak bazı aşılar virüsün yayılmasına müdahale edemiyor.

Bu varyantlara evrimsel bakmak gerekiyor. Virüsü ne kadar baskılarsak, aşılarla koruyuculuğu uzatırsak dahi aşılanmayan kişiler yani virüsü hâlâ taşıyan kişiler, bu kişilerin içerisinde hastalık geçirip iyileşenler, bağışıklığı zayıf olanlar var. Virüs bu kişilerde kendisini çoğaltırken evrimsel olarak bu mutasyonlara tabi oluyor.

Mutasyona uğrayıp, yeni varyasyonlar ortaya çıktığında anlıyoruz ki virüs kendisine bir çıkış yolu bulmuş, soyunu devam ettirecek bazı değişiklikler eklemiş. Bu değişiklikler ona avantaj sağlamış oluyor. Avantaj sağladığında da, daha çok aşılanmayan insanlarda yayılıp hastalık üretiyor.

Aşılamayla, virüsün yayılma alanını daraltıyoruz. Daha fazla insan aşılandıkça, daha fazla insan hastalıktan korundukça virüsün hareket alanı daralıyor. Ama hareket alanı daraldığında bazı mutasyonlarla o mecraya adapte olabilecek, avantajını arttırabilecek ortam yaratmaya çalışıyor. Omicron varyantında gördüğümüz de daha önceki varyantlarda gördüğümüz tüm neredeyse tüm mutasyonlar birleşmiş durumda. Bu evrimsel bir mekanizma. Evrim aynen bu şekilde işliyor. Bu virüsün değişimine baktığımızda aslında bu iki senede hızlandırılmış bir “moleküler evrim dersi” görüyor gibiyiz. Bizi endişelendiren daha önceki varyantlardaki bizim için negatif, virüs için pozitif olan değişimlerin Omicron varyantında birleşmesidir.

 

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.