Yıldığımızda

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Bu haftaki yazıyı siyasetle, gerçeklikle, yalanla, iktidarla, özgürlükle, haklarla, ihlâllerle, servetle, sefaletle ilgili değil bunların hepsiyle flörtöz, hepsinden bağımsız bir alandan gelen kadın sesleriyle bağlantılı kurmak isterim:

Türkiye siyaseti gittikçe daha rahatsız edici bir absürtlük silsilesine kapılırken, yalan salt Erdoğan’ın şahsiyetçi erkine ve bu erke pervane olan, dolayısıyla bir insanoğlunu tek güçlü, tek suçlu ilan etmeye teşne diğer aktörleri değil, muhalif olanları da tanımlarken bu haftaki yazıyı siyasetle, gerçeklikle, hakikatle, yalanla, iktidarla, toplumsal cinsiyet eşitliğiyle, özgürlükle, haklarla, ihlâllerle, servetle, sefaletle ilgili değil bunların hepsiyle flörtöz, hepsinden bağımsız bir alandan gelen kadın sesleriyle bağlantılı kurmak isterim: Aşağıda, feminist edebiyatın güçlü seslerinden Virginia Woolf’un eserlerinden toparladığım alıntılarla farklı dönemlerde evliliğe dair belirli bir coğrafyadan örnekler aktarıyorum. Böylelikle, heteroseksüel evliliklere yamanan anlamların evrenselliğiyle bugünkü Türkiye karmaşasından nefes almayı umuyorum.

Mary: ‘Benim için de, aşksız evlilik, evlenmeye değmez,’ dedi.

‘Eee Mary, sana baskı yapmayacağım,’ dedi erkek. ... eğer evliliğin tehlikelerini düşünüyorsan, âşık olduğun biriyle evlenmenin tehlikesi, bana çok daha büyük görünüyor.’ (Gece ve Gündüz) (‘diyen erkek’ romanın sonunda âşık olduğu kadınla nişanlanıyor.)

Demek evlilik, bu, diye düşündü Lily, top oynayan bir kıza bakan bir kadın ve erkek. (Deniz Feneri)

Çünkü, az sonra, arıların hatmi çiçeklerinin çevresinde vızıldaştıkları o sıcak gün ortasında sevdiğim gelecek. Sedir ağacı altında duracak. Onun bir tek sözcüğünü bir tek sözcükle yanıtlayacağım. İçimde biçimlenenleri ona vereceğim. Çocuklarım olacak, önlüklü hizmetçilerim, ellerinde tırmıklarıyla adamlarım, sepetler içinde ısıtmak için hasta kuzular getirdikleri, domuz etlerinin asıldığı, soğanların parıldadığı mutfağım olacak. Annem gibi olacağım, dolapları kilitleyerek mavi bir önlükle sessiz. (Dalgalar)

Erkek, diye düşündüm, oturma odasının ya da çocuk odasının kapısını açtığında kadını belki çocukların arasında oynarken ya da dizlerine yaydığı bir işi işlerken, kısacası farklı bir düzenin ve yaşam biçiminin içinde bulurdu ve bu dünya ile belki adliyeden ya da parlamentodan oluşan kendi dünyası arasındaki karşıtlık onu hemen tazeler, canlandırırdı ve en sıradan konuşmalarda bile öylesine doğal bir bir görüş ayrılığı olurdu ki, içindeki kurumuş düşünceler yeniden canlanırdı ve onu kendininkinden çok başka bir ortamda bir şeyler yaratırken görmek, yaratıcı gücünü öylesine hızlandırırdı ki, farkına varmadan, durağan aklı yeniden bir şeyler kurmaya başlar ve onu görmeye giderken, şapkasını giydiğinde varolmayan bir sahneyi ya da cümleyi bulup çıkarırdı. Kendine Ait Bir Oda)

İşte bugün bile St. James Parkının ortasında onunla evlenmemekle doğru davranıp davranmadığını düşünüyordu Clarissa -doğruydu üstelik evlenmemesi. Çünkü evlilikte birazcık özgürlük, birazcık bağımsızlık gereklidir, her gün her gece aynı evde yaşayan insanlar arasında: Richard bu hakları tanımıştı kendisine, kendisi de kocasına. ... Oysa Peter’la her şeyi paylaşmak, her şeyin derinine inmek zorundaydı. Dayanılır şey değildi bu... (Mrs. Dalloway)

Kitty gittikten sonra hiç kıpırtısız oturdu. Rose öldü, diye düşündü. ... Notu bir kez daha okudu. Edward’dan geliyordu. Edward da, diye derin düşündü, Kitty’ye âşık ama onunla evlenmesini istiyor muyum, bilmiyorum, dedi... Hayır, Edward olmaz... Şu genç Lord Lasswade vardı... Bu çok hoş bir evlilik olur...Onun zengin olmasını istediğimden değil, mevki, makam gibi şeylere aldırdığımdan değil ... Hayır, ama o Kitty’ye istediklerini verebilir... Nedir istediği? ... Hareket edecek bir alan, diye karar verdi. (Yıllar)

Schelmerdine’le nişanlanmak ve evlenmek konusunda attığı adımların onun tarafından onaylanıp onaylanmadığını öğrenmek için sabırsızlanıyordu. Kendini daha iyi hissettiği kesindi. ... yine de birtakım şüpheleri vardı. Tamam, evliydi; ama insanın kocası bütün gün Horn Burnunda geziyorsa, buna evlilik denir miydi? Eğer insan ondan hoşlanıyorsa, bu evlilik miydi? Ya da insan başkalarından hoşlanıyorsa, bu evlilik miydi? Ve son olarak, eğer insan hâlâ dünyadaki her şeyden çok şiir yazmak istiyorsa bu evlilik miydi? Kuşkuluydu doğrusu. (Orlando)

Millet İttifakının sunduğu vaatler belgesinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Aile, Kadın ve Çocuk Bakanlığı olarak değiştirilmesine, Woolf, Dalgalar’da Bernard’a söylettiği cümleyle karşılık versin: ‘Gerçek bu, olay bu; ... bunun ötesinde her şey karanlık ve varsayım.’

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.