• YPJ’li Hala’nın hikayesini “Nehrin Öteki Yakası” filmi ile beyaz perdeye taşıyan Antonia Kilian, “Demokrasi ve feminist devrim teorik konseptinin gerçekte nasıl olduğunu görmek benim için önemliydi” dedi.

 

DAİŞ çetelerinin 2014 yılında Rojava’ya yönelik saldırısında binlerce kişi yaşamını yitirirken, binlercesi ise yerinden yurdundan savaş nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Dünyanın birçok yerinden insanlar, DAİŞ’in saldırılarına karşı muazzam direniş gösteren, YPJ, YPG ve PYD’den etkilenerek direnişte yerini aldı. Öyle ki Hillary Clinton bile, gerillalar hakkında HiddenLight yapım şirketi aracılığıyla Gayle Tzemach Lemmon'un “The Daughters of Kobani: A Story of Rebellion, Courage, and Justice” kitabına dayanan bir proje olan TV dizisi geliştiriyor.

 

Arap olan Hala’yı perdeye taşıdı

DAİŞ’e karşı gösterilen direnişten etkilenen binlerce kişiden biri olan feminist film yapımcısı Antonia Kilian, Minbic’in DAİŞ çetelerinden temizlenmesinin ardından yönünü Kuzey Suriye'ye vererek, buraya gider. Minbic’e vardığından muhafazakar bir ailesi olan ve zorla evlendirilmek istendiği için kaçarak, YPJ’ye katılan Hala ile tanışan Kilian, Hala’nın hikayesini “The Other Side of the River’’ (Nehrin Öteki Yakası)” adıyla beyazperdeye taşıdı.

 

Gelecek ay Münih’de gösterilecek

Danimarka belgesel festivali CPH:DOX'ta gösterilen ve gelecek ay DOK.fest Münih'de gösterime girecek olan filme ilişkin Variety'ye konuşan Kilian, Rojava’nın ideolojik arka planını bildiğini ama pratikte nasıl işlediğini görmek istediğini için Minbic’e gittiğini söyledi.

 

Serêkaniyê’de bir yıl kaldı

Filmi çekmek için kuzey Suriye'ye iki kez seyahat ettiğini söyleyen Kilian, Türkiye sınırında bulunan Serêkaniyê şehrinde bir aileyle bir yıl yaşadığını belirtti. Kilian, ABD'nin bölgeden asker çekmesinin ardından Türk ordusunun o dönem yanlarında kaldığı ailenin evini yaktığını dile getirdi.

 

Onların gözünden olması önemli

"Bu tabandan yükselen demokrasi ve feminist devrim teorik konseptinin gerçekte nasıl olduğunu görmek benim için cidden önemliydi” diyen Kilian, "Benim için oradaki durumu, onlara katılan bir kadının ve orada yaşayan insanların gözünden anlamaya çalışmak, sahip oldukları seçenekleri ve bunun onlar için ne anlama geldiğini görmek önemliydi” dedi.

 

Rojava kültürünü de es geçmedi

Hala’nın filmin odak noktası olduğunu ancak 2016'da YPG tarafından Kürt bölgesinin dışında özgürleştirilen ilk büyük şehir haline gelen Minbic'teki Rojava kültür ve yaşamını da yer verdiğini belirten Kilian, “Minbic'deki özgürleşmiş Kürt kadınları ile şehrin daha geleneksel Arap kadınları arasında yaşanan kültür çatışması var. Bu bir Arap şehri ve benim filmim bir Arap kızın Kürt ordusuna katılmasını konu alıyor” ifadelerini kullandı.

Bölgede Hala gibi hevesle Rojava güçlerine katılan başka genç kadınların olduğunu sözlerine ekleyen Kilian, “Kadınlar, üç yıllık IŞİD yönetimi altında şehirde tehlikeli bir durumdaydı ve şimdi bazıları kendilerini korumak için ellerinde silah bulundurma fikrini benimsemiş durumda” diye belirtti.

 

Öcalan’ın ideolojisine dayanıyor

Özyönetim kavramının, 1999'dan beri Türkiye'de tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'ın siyasi ideolojisine dayandığına dikkat çeken Kilian, PYD'nin Suriye devleti içinde tüm etnik kökenleri ve dinleri tanıyan demokratik bir konfederasyon oluşturmak istediğini söyledi.

Danimarka hükümetinin, savaştan zarar gören ülkeye geri gönderilecek olan yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma izinlerini iptal etme kararını da eleştiren Kilian, "Suriye, sadece oraya giden uluslararası film yapımcıları için değil, herkes için tehlikeli” dedi.

 

 

Tamamı kadınlardan oluşan proje

Kilian şu anda kadınlar ve göçmenlik deneyimi hakkında iki gözlemsel belgesel üzerinde çalışıyor. Kassel merkezli prodüksiyon şirketi Pink Shadow Films aracılığıyla, Almanya'da sürgün ve ırkçılık sorunuyla uğraşan bir Kürt kadın üzerine Bahar Bektaş'ın “Ne Oldu” filminin yapımcılığını yapıyor. Aynı zamanda yönetmen Mala Reinhardt ve tamamı kadınlardan oluşan bir ekip ile birlikte Alman-Ganalı genç bir kadın hakkında Almanya ile Gana arasındaki hayatı ve ailesi üzerine olan belgesel “Tanıdık Yerler”i de çekiyor. KÜLTÜR SERVİSİ