Yürüyüşün en önlerindeydi

Ali Haydar Kaytan (Fuat)
- PKK’nin kurucu önder kadrolarından Ali Haydar Kaytan ‘Önderliğe Bağlılık, Hakikat ve Kutsal Yaşam’; Rıza Altun ise ‘Özgürlük Yoldaşlığı’ sembolü olarak kabul edildi.
Ali Haydar Kaytan, bu yürüyüşün en önlerinde yer aldı. Bir politikacı, bir gerilla, bir aydın, bir şair ama hep bir hakikat savaşçısıydı.
Dağların kaybolan anahtarını yeniden bulup halkının ellerine tutuşturan tutkulu devrimci Ali Haydar Kaytan, 1951'de Dêrsim’in Xozu köyünde dünyaya geldi. Ailesi Hengirvan köyündendi. Soykırımın ardından mecburi iskana tabi tutulan aile daha sonra köyleri Hengirvan’a döndü. Dêrsim Katliamı döneminde teslim olmayı reddetmiş, silah kuşanıp direnmiş, sürgünlükler yaşamış bir aşiret. Yoksulluk ve zorluklarla geçen bir çocukluk dönemi. Ardından 1971’de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devrimcilerle tanışma.
Önderlik ile tanışma
Kendisi bu yılları devrimcilik öncesi aşama diye adlandırıyor: “70’li yılların Türkiye’sinde devrimci gençlik hareketi aktifti ve biz de etkileniyorduk. Özellikle de Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan isimleri semboldü. O yıllarda henüz Önderlikle tanışmamıştım ama kendisinden bahsedildiğini duyuyordum. Okulun en başarılı öğrencilerindendi. Bir protesto gösterisi ardından tutuklanmış ve 7 ay Mamak Askeri Cezaevi’nde kalmıştı. Cezaevinden yeni çıktığı günlerde tanıştık. Önderlik benimle konuşmak istediğini söyledi. 2-3 saat süren bir konuşma, Kürt ve Kürdistan gerçeğiyle yüzleşmemi sağladı. ”
Çubuk Barajı toplantısı
Bu olay, Ali Haydar Kaytan’ın hakikat yolculuğunun ilk adımları oldu. Ardından Kemal Pir ve Haki Karer ile tanışır: “1973 mart sonu veya nisan başlarıydı sanırım. Çubuk Barajı yakınlarında az sayıda arkadaş bir araya geldik. Önderlik bizimle görüşlerini paylaştı. Hepimiz onun düşüncelerine katıldık. Açıkça bize ideolojik bir grup olarak hareket edeceğimizi söyledi ve bize sorumluluklar yükledi. Buna göre her birimiz gruba yeni kişiler kazanmakla sorumluyduk.”
Bu toplantıdan sonra Apocu grubun üye sayısı her geçen gün arttı. Nisan 1977'de çalışmalar Kürdistan’a taşındı. Ali Haydar Kaytan; Dersim, Bingöl, Karakoçan ve Elazığ’da çalışma yürüttü. Bazı zamanlar da Antep’e giderek Haki Karer’in çalışmalarına katıldı. Haki Karer’in 18 Mayıs 1977'de katledilmesi, Apocu grubu yol ayrımına getirdi.
Haki için yazı istendi
Ali Haydar Kaytan, şöyle anlatıyor: “Haki arkadaşın şehadeti hepimizi derinden sarstı. Önderlik bana bir not yolladı. Onun anısına bir yazı yazmamı istedi. Hazırladığım yazı Kürdistan’ın tümünde dağıtıldı. Önder Apo, Haki’nin şehadetinin karşılıksız kalmaması konusunda kararlıydı. Ama yöntemi konusunda bizden farklı düşünüyordu. Şehadete cevap olmak konusunda hepimizden daha fazla bir yoğunlaşma ve arayış içindeydi. İşte partileşme kararı bu arayış sonucunda ortaya çıktı.”
PKK'nin kuruluş kongresinde
Partileşme kararının pratikleşmesi hazırlıklarında Ali Haydar Kaytan da vardır. Önder Apo öncülüğünde Kemal Pir, Mazlum Doğan, Mehmet Hayri Durmuş ve Ali Haydar Kaytan’dan oluşan grup, parti programını hazırlar. İlk hazırlık toplantısı da Elazığ’da gerçekleşir. Bu toplantıda Ali Haydar Kaytan, askeri komiteye seçilir. PKK'nin kuruluş kongresi, 27 Kasım 1978’de gerçekleşir. Böylelikle son yarım yüzyıla damgasını vurmuş PKK’nin kurucu grubu arasında Ali Haydar Kaytan da yerini alır.
Coşkusu ve heyecanı hiç bitmedi
Buraya kadar yaşananlar da sonrası da aslında 45 yıl boyunca nefes nefese süren bir toplumun özgürlük yürüyüşüydü. Ali Haydar Kaytan, bu yürüyüşün en önlerinde. Bitmeyen bir heyecan, coşku ve bağlılıkla hep ileriye yürüdü. Her anına anlam katma arayışıyla geçen bir ömür. Söze bağlılığın donattığı bir öncü.
Duran Kalkan anlattı
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, kongredeki konuşmasında şunları söyledi: "Fuat arkadaşımız Önder Apo ile ilk yola çıkan arkadaşımızdır. Tıpkı Haki ve Kemal arkadaşlar gibi. Partimizin örgütsel temellerinin atıldığı Çubuk Barajı toplantısına katılan ve orada bir grup olmaya, dolayısıyla örgütlü çalışmaya karar veren ve bunu sonuna kadar sürdüren şehadete götüren bir yoldaş oluyor.
Önder Apo hakikatine doğru ve sürekli katılmayı sonsuz bağlılığı ifade ediyor, temsil ediyor. Uzun süre yürüttüğü pratik mücadeleyle ve bunu şehadetle taçlandırmayla bu gerçeği kanıtladı. Apocu hakikatin nasıl yenilmez, doğru insan toplumsallığını temsil eden bir gerçeklik olduğunu en iyi bir biçimde hepimize gösterdi. En zor ortamlarda, çok karmaşık süreçlerde, içten ve dıştan Önderlik gerçeğine, mücadele çizgimize saldırıların çok yoğun olduğu bütün ortamlarda, her zaman tereddütsüz olarak Önderlik hakikati yanında, Önderlik çizgisi temelinde tutum almayı, orada durmayı ve bu temelde mücadele etmeyi öngördü.
Gücünü bütün yeteneklerini parti örgütlenmemize, eğitimimize, mücadelemize vermek için gayret harcadı. Hepimiz üzerinde gerçekten büyük emeği var. Teorik bilinç olarak, yurtsever devrimci duygu olarak, pratik çalışmalar, direngenlik, dayanıklılık, cesaret ve fedakarlık olarak her zaman öncü ve eğitici bir tutumun sahibi oldu. Buna hepimiz yakından tanıyız. Duygu ve düşüncelerini her ortamda değişik yollarla da ifade etti. Tabii partimizin edebiyatına, o en çorak olan duyguların köreldiği, Önder Apo tarafından yeni yeni yeşertilmeye çalışıldığı ortamda önemli katkı sundu demeyeceğim. Önder Apo'yla bunu başlattı ve geliştirdi. Şimdi bunlar temelinde duyabiliyoruz, anlayabiliyoruz, duygulanabiliyoruz, okuyabiliyoruz, yazabiliyoruz, moral kazanıyoruz, şiir yazıp türküler söyleyebiliyoruz. Bunlar hep böyle bir başlangıçla oldu ve başlangıcın zorluklarını yaşayan arkadaşların başında gelenlerden oldu. Bir kere daha derin saygı ve sevgiyle anıyorum."