Z kuşağı ve siyaset simsarları

Forum Haberleri —

❏

ŞÜKRÜ GEDİK

Pusulasını yitirmiş bir toplumda kendi geleceğini arayan bir kuşaktır Z kuşağı. Gençliği bir nesne gibi, sadece oy deposu olarak gören diktatör Erdoğan, sosyal medya üzerinden yaptığı bir tartışma ile bu kuşaktan yararlanmak ve etkilemek istemi, “oy moy yok” şiarıyla yeni bir boyut kazandı. Türkiye tuhaflıklar ülkesidir. Beklenmedik bir anda gündem değişir ve herkes o gündemle oyalanır ve iktidar bundan nemalanmaya çalışır. Gel gör ki bu sefer işler yolunda gitmedi. Z kuşağının “oy moy yok” çıkışı dijital ortamın gündemine oturdu.

Tartışılan Z kuşağı, yani internet çağında yetişmiş, bilişim döneminin gençliği. Bilgi ve iletişim döneminin şekillendirdiği, yeni bir sosyal yaşamı benimsemiş, hayata bakış açıları farklı, kendisine bu temelde yön vermeye çalışan toplumsal bir tabaka. Türkiye’de gençlik neredeyse bitirilmiş durumdadır. Geleceği ve güvencesi olmayan toplumsal kesimlerin başında gençlik gelmektedir. Toplumun kendisi bile hastalıklı bir toplum durumuna getirildi. Özgürlükleri her geçen gün budanan toplumda gençliğin kendi rolünü oynayamaması içler acısı bir durumdur. Toplumun geleceği olan gençler, topluma öncülük etmesi gereken en dinamik kuşak olmasına rağmen, bu rolünü oynamaktan uzaktır. İktidardaki faşist blok, genç kuşakların hayallerini bile katletmiştir. Gençliğin geleceği karartılmıştır.

Kalitesiz bir eğitim sistemiyle gençlik yetişmez. Zaten gençleri İmam Hatip liselerine yönlendirerek bilimden koparmaya çalışıyorlar. İmam Hatip liselerine gitmeyenler ise her ilde yarı yamalak kurulan üniversitelerde kalitesiz eğitim sistemiyle gençleri oyalamaktadırlar. Yüksek öğrenimden mezun olanlar iş bulamamaktadır, atanması yapılamamaktadır ve hatta intihara sürüklenmektedir. Toplumun sorunlarından uzak, sorgulamayan, düşünmeyen, baskıcı rejime karşı itiraz edemeyen, mücadele etmeyen bir gençlik oluşturulmak istenmektedir.

Gezi’de sokağa dökülenler çok vahşi bir şekilde ezildi, katledildi. Kürdistan gençliği ise bodrumlarda yakıldı. En ufak bir kalkışma kan ve katliamla bastırıldı. Faşist rejim, gençliği etkisiz hale getirmek için özel bir strateji izlemektedir. İş-aş peşinde koşan, kölece yaşamaya alıştırılan, itaat eden bir gençlik tahayyül edilmektedir. Özgürlüklerin yok edildiği, despotizmin hüküm sürdüğü bir ülkede toplum bastırılmış, korkutulmuş ve sindirilmişken hangi gençlikten bahsedilir ki? Kadın katliamlarına, çocuk istismarına kaşı sesini çıkaramayan, baskıya, işkenceye, doğa talanına karşı çıkmayan bir gençlik mi olur? Haksızlığa ve zulme kaşı direnmeyen bir gençlik elbette kendi rolünü oynayamaz. Faşist AKP-MHP rejimi böyle bir gençlik istiyor. Bunun için milliyetçilik ve dincilik akımlarının etkisi altında beyinleri hapsedilmiş bir gençlik oluşturmaya çalışıyorlar.

İktidardaki faşist blok gerçek anlamda gençliğin sorunlarıyla ilgilenme gereğini duymuyor. Sadece Z kuşağını değil hiç bir kuşağı bile anlamak istemiyorlar. Yaşlı kuşakları adeta yük gibi gören bir iktidar var. Rahat yönetebileceği, uysal bir toplum kendileri için en ideal toplumdur. Aslında düzen içi muhalefettin de bundan pek farkı yoktur. Gençliği araç gibi kullanan siyasi partiler, gençliğe yönelik oy hesapları dışında hiç bir rasyonel politikaları yoktur. Z kuşağı “oy moy yok” deyince siyaset simsarları hemen anında meselenin üzerine atladılar. Meclis gurup toplantılarının gündemi oldu. Ardı arkası gelmeyen ve gelmeyecek olan vaatlerde bulundular. CHP, YÖK’ü kaldırmayı bile taahhüt etti.

Her şeyden önce gençlik özgür değildir. Korku imparatorluğunun inşa edildiği bir ülkede, topluma ve dolaysıyla gençliğe verilecek hiç bir vaat gerçekleşmez. Gençlik kendi elleriyle kendi geleceğini yaratmadığı müddetçe, korku duvarlarını yıkıp özgür düşünmediği müddetçe başarılı olamaz. Siyaset simsarların vaatlerine asla inanmamalıdır. Siyaseti toplum için değil, devletin çıkarı için yapan ve devleti önceleyen siyasetçilerin zihniyet yapılanması, Z kuşağını anlamaktan çok mu çok uzaktır. İradesi ipotek altına alınan gençlik, dijital ortamın dışında kendisini ifade edecek başka bir platform bile kalmamıştır. Faşizmin yaratmak istediği tek tip insan tipiyle topluma adeta deli gömleği giydirilmiştir. Ahlaki çöküş had safhadadır. Gençlik çürümeye terk edilmiştir. Türkiye’deki mevcut sistemin oluşturmak istediği toplumda gençliğin özgür olma şansı yoktur. Gençliğin kaderini belirleyecek olan, siyasi simsarların vaatleri değil, kendi mücadeleleri olacaktır.

Sanal dünyanın ve sosyal medyanın gücüne dayanan etkinlikler çok önemli olmakla birlikte sokaklar kadar etkili olmamaktadır. Gençlik kendi geleceğini inşa etmek istiyorsa sokakları ve meydanları doldurmalı, özgürlüğü haykırmalıdır. İşten, aştan önce özgürlük gereklidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.