'Umut hakkı' için yasaya gerek yok

Abdulselam Duran

Abdulselam Duran

  • Avukat Abdulselam Duran, 'umut hakkı' için Anayasa’nın 90’ıncı maddesi bağlamında yasal değişikliğe ihtiyaç olmadan düzenlemenin yapılabileceğini söyledi.

Komisyon'un, Rêber Apo ile görüşmesinin “tarihi bir öneme” sahip olduğunun altını çizen avukat Abdulselam Duran, “Bugünden sonra yapılması gereken, anayasal ve yasal düzlemde bu sorunların çözümü noktasında gerekli altyapıyı hazırlamak, gerekli yasal düzenlemeleri hazırlamaktır. Bu hukuki zemin oluştuktan sonra sorunların çözümü daha büyük bir ivme kazanacak ve sonuç alma noktasında daha başarılı olacaktır. Gerekli hukuki ve politik altyapının artık yasal düzlemde Meclis çalışmaları kapsamında komisyonlar çerçevesinde başlaması gerekiyor. 1921, 1924, 1960, 1982 anayasası, darbe anayasası binlerce kez yamanmasına rağmen dökülüyor. Demokratik bir anayasa mecburidir” dedi.

Siyasi irade ve bağımsız yargı

'Umut hakkı' konusunda Anayasa’nın 90. maddesi bağlamında yasal değişikliğe ihtiyaç olmadan düzenlemenin yapılabileceğini savunan Duran, şunları söyledi: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46. maddesi var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) verilen hükümlerin üye devletleri, taraf devletleri bağlayacağını şart koşar. Türkiye zaten AİHM’in verdiği ihlal kararlarının gereğini yerine getirmek zorunda. Dolayısıyla bunun için ayrı bir düzenlemeye gerek yok. Güçü bir siyasi irade, bağımsız bir yargı zemininin oluşması yeterlidir. Esasen bütün bu sorunun kaynağında da hukuka uyulup uyulmaması noktasında düğümleniyor. Avrupa Birliği'ne (AB) yönünü dönmüş, AİHS’inin bağlayıcılığını kabul etmiş bir devletin hukuken ‘ben bu kararı uygulamıyorum’ demesi keyfidir.”

Bütüncül hukuk esas alınmalı

Rêber Apo'nun “Kürt sorunu bütüncül hukukla çözülebilir” değerlendirmesine atıfta bulunan Duran, şöyle devam etti: “Hukuk tarihinde, hukuk felsefesi tarihinde ya da insan hakları literatüründe hukuka dair, kaynağına dair iki temel yaklaşım var;

* Pozitif hukuk: Devletin koyduğu kuralların bütünü; kanunu, anayasası, yönetmeliği, tüzüğü, kaynağını devletin koyduğu kurallardan alır.

* Doğal hukuk: Kaynağını yazılı kuralların ötesinde doğadan, insandan, ahlaktan ve adalet ilkelerinden alır.

Nedir bütüncül hukuk?

Bütüncül hukuk, bu anlamda doğal hukukun bir parçası olarak değerlendirilebilir, çünkü hem normatif hukuku hem pozitif hukuku esas alırken diğer yandan da toplumun tarihini, kültürünü, sosyolojisini hatta yerel gelenek göreneklerini, insani özelliklerini, tarihsel geçmişini ve koşullarını, hukuk yaptırımına maruz kalan insanın psikolojisini, aile geçmişini, çevre koşullarını dikkate alarak hukuku yorumlar. Hukukun kaynağının burada olduğunu söyler. Bütüncül hukuk, kavramsal olarak yeni olmasına rağmen toplumun yapısını dikkate alan hukuk sistemidir. Toplumun ahlakını, evrensel ilkeleri ve diğer yandan da yerel ilkeleri dikkate alan bir hukuk sistemidir. İnsanı, adaleti merkeze alır. Demokratik entegrasyon dahil olmak üzere çok sayıda sistemi de içinde barındırır ama özü itibarıyla normatif hukuktan, pozitif hukuktan farklı olarak şunu söyler; hukuka, hukuk yaptırımına maruz kalan insanın toplumsal koşullarından bağımsız olarak hukuka maruz kalması adalet ilkeleriyle, vicdani ilkelerle, insani duygularla da bağdaşmaz."

Önümüzdeki süreçte yapılması planlanan hukuk düzenlemelerinde de bütüncül hukukun bu kapsamda esas alınmasının kaçınılmazlığına işaret eden avukat Abdulselam Duran, şu uyarıyı yaptı: "Hem insani ilişkiler, hem sosyolojik ilişkiler, hem tarihsel koşullar gözetilmeden yapılacak düzenlemelerin bu sürece katkı sunmayacağı düşüncesindeyim.” MERSİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.