1 Kasım’da Kobanê’de

Rohat BARAN yazdı —

  • Ve bugün Kobanê yeniden kuruluyor. Bir yanda yeni inşa edilmiş evler ve mahalleler, bir yanda DAİŞ’in saldırılarından geriye kalmış harabe evler, yıkık binalar. Geride şehit düşenlerin kadim hatırası var.

Rojava Kürdistan’ında bir kasaba. İstanbul-Bağdat demiryolu yapılırken oluşuyor. İsmini de bu şirketten alıyor. Daha çok Önder Abdullah Öcalan’ın Suriye’ye geçerken gittiği ve bir dönem kaldığı yer olarak hafızalarda yer ediniyor. Bu coğrafyada Kürtler komşu halklarla birlikte örgütleniyor, 19 Temmuz 2012’de bir devrim gerçekleşiyor. Kuzey-Doğu Suriye çatısının üç temel kantonundan biri olarak ilan ediliyor. Aradan çok uzun süre geçmeden ismi ve yarattığı etki kendisinden çok çok büyük bir hale geliyor. Kobanê!
DAİŞ, 2014 yılında altın çağını yaşıyordu. Kendisinden önce her yere ismi gidiyordu. Birçok yeri, kafa kesme ve insanları diri diri yakma videoları yayınlayarak korku havası oluşturup teslim alıyordu. Bu çeteler, Suriye’de TC eliyle oluşturulmuş kaos ve Irak’ın istikrarsız ortamından fışkırmıştı. Irak’ta ve Suriye’de sınırlar, siyasi ve sosyal yaşam değişiyor, haritalarda giderek kapkara bir renk çoğalıyordu. Milyonların yaşadığı şehirler patır patır döküldü. Musul’dan tutalım Duz Xurmatu’ya, Kerkük’e, Deyr-e Zor’dan Raqqa, Tabka, Gırê Sıpî, Mınbıç, Cerablus, Ezaz ve Bab’a kadar geniş bir coğrafyada hakim hale geliyordu. Yeni bir devlet kurulmuştu ve başkenti de Kobanê’ye 140 km mesafedeki Raqqa ilan edilmişti. Rüzgar DAİŞ’in lehine esiyordu.
Türk devleti de Güney Kürdistan’da yaptığı hatayı tekrarlama niyetinde değildi. Yüz yıllık Kürt fobisi nedeniyle özerk yönetimden rahatsızdı ve zaten yayılan DAİŞ eliyle de bu sorunundan kurtulmayı hedefliyordu. Türkiye’deki Kürtlere kötü örnek olacak bir yapılanmayla komşu olmaktansa, AKP ile benzer zihniyette olan bir gücü istediği yere süren ve dediklerini bölge ülkelerine dayatan ‘kara maskeli’ bir güçle komşuluk kurmayı çıkarlarına uygun görüyordu. Böylece hem Kürtlerden kurtulmuş olacaktı hem de İhvan-ı Müslimin’in gücünü arkasına alarak geniş bir alanda hilafet ilan edecek ve yeni Osmanlıyı kuracaktı. Tayyip Erdoğan’ın Kobanê düştü düşecek ve Emevi Camisinde öğlen namazı kılacağız sözleri bu saikin sonucu dillendirilmekteydi.
DAİŞ, zaten kuşatmış olduğu Kobanê’ye 15 Eylül 2014 günü saldırıyı başlattı. 17-18 Eylül’de 21 Kürt köyünü işgal etti. 19 Eylül’de Kobanê’ye 15 Km mesafedeki köyler işgal edildi. Çember giderek daralıyor ve Kobanê boğulmak isteniyordu. AKP, derin hesaplar yapıyordu ve halk direnişini kırmak için Kobanêlilerin yurdunu terk etmesini teşvik ediyordu.
Bu saldırıları püskürtmek için Kuzey Kürdistan’dan ve Türkiyeli demokrasi güçlerinden binlerce insan Suruç sınırına toplanmış, 24 saat nöbet tutuyor ve Kobanê direnişine destek sunuyordu. Kuzey Kürdistan’dan yüzlerce gönüllü Kobanê’yi korumak için sunni sınırları aşarak yurt savunmasına katıldı. Kuşkusuz savaş tecrübesi olamayan bu gençlerin ruhunu hiç bir teori ve söylem tarif edemez. Bilmedikleri bir şehirde ölüm kalım savaşına canhıraş girdiler. Buna rağmen saldırıları püskürttüler. Ancak DAİŞ’in arkasında Türkiye’nin tüm imkanlarını eline geçirmiş AKP vardı.
DAİŞ, 2 Ekim’de Kobanê’nin kenar mahallelerini giriş yapmıştı. Vaziyet giderek kötüleşiyordu. Sadece Kürdistan’da değil, Kobanê giderek dünyanın sosyalist, devrimci ve demokratik kesimleri ve ezilen halklar içinde savunulması gereken yer olarak görülüyordu. Devrimciler için yeni bir Stalingrad, yeni bir Vietnam, yeni bir Filistin’e dönüşüyordu. Kobanê, direnişle insanlığın onurunu korumanın yeni mekanı haline gelmişti.
Kuzey Kürdistan’da yaşayan Kürtler TC’nin DAİŞ’i destekleyen politikalarına artık tahammül edemiyordu. Patlama noktasındaydı. Kobanê’yi korumak için durmak olmazdı, bir şeyler yapılmalıydı. Tarihe 6-7-8 Ekim olayları olarak geçen süreç, esasta bu duyguların sonucu gerçekleşti. Direniş, TC’yi de sarstı, DAİŞ’e verdiği desteği sınırlamaya zorladı.
Gönüllüler, YPG ve YPJ; Kuzey Kürdistan’daki bu halk desteğinden, yine Dünyadaki devrimci demokratik aydın, sanatçı, siyasetçi ve halklardan aldığı iman gücüyle son mermisine kadar direnip Kobanê’yi bırakmaktansa şehadete ulaşmayı tercih etti. Arîn Mîrkan, Gelhat, Hebun Dêrik öncü oldu.
Süreç hatırlanırsa televizyonlar anlık görüntüleri veriyordu; Kobanê ev ev, sokak sokak yıkılıyordu. Tıpkı TC’nin sonradan Sur’da, Cizre’de uyguladığı yöntemle ilerliyordu. DAİŞ Kürtleri soykırımdan geçirip, Türkiye ile komşu olmak istiyordu.
Dünya devrimci güçleri, halklar ve hükümetlerin statik politikalarını aşan bir durum yaşandı. 30-31 Ekim’de 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ilan edildi ve her şey yerinden oynadı. Tüm kirli oyunlar ve hesaplar bozuldu.
Kobanê! Yüzlerce YPG ve YPJ savaşçısının, yüzlerce gönüllünün şehit düşmesiyle, Türkiyeli devrimci ve demokratik güçlerin, dünya halklarının, aydınların, sanatçıların mücadelesiyle bir sinerji yarattı ve 26 Ocak 2015 tarihinde özgürlüğüne kavuştu.
Ve bugün Kobanê yeniden kuruluyor. Bir yanda yeni inşa edilmiş evler ve mahalleler, bir yanda DAİŞ’in saldırılarından geriye kalmış harabe evler, yıkık binalar. Geride şehit düşenlerin kadim hatırası var.
Diğer yandan TC yeniden saldırı tehditlerine başlamış bulunuyor. Kobanêliler de Kobanê de düşmedi, düşmeyecek

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.