Başûrê Kurdistan’daki tepkiler ve çizilen senaryolar

Rohat BARAN yazdı —

  • KDP’nin bu halk hareketlerini bir biçimde Özgürlük Hareketi’nin üzerine yığıp Güneyden çıkarmasına zemin hazırlaması yönündedir. KDP basınının yayınları ve Mesrur Barzani’nin açıklamaları da bu gerekçenin yaratılmak istendiğini bizlere göstermektedir. 

Başûrê Kurdistan’ın Süleymaniye merkezli, Ranya, Derbendixan, Kelar, Halepçe ve bir bütün olarak Soran bölgelerinde 6 Aralık’ta başlayan halk hareketliliği etkinliğini arttırarak ve yayılarak devam ediyor. İnsan hakları örgütü şimdiye kadar 8 sivilin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Neler olacağı ve bu hareketlenmenin nereye evrileceği, hangi sonuçları doğuracağı tümden kestirilemese de tepkilerin neden ortaya çıktığı konusunda çeşitli senaryolar çizilmektedir.

Bu senaryolardan birincisi; Esas olarak KDP’nin etkin olduğu hükümet ile Bağdat arasında yaşanan petrol gelir ve giderleri konusunda yaşanan anlaşmazlık, gelen paraların nereye gittiği konusundaki belirsizlik, yani yolsuzluğun yapılması, bunun sonucunda memurların maaşının verilmemesi ve giderek artan ekonomik kriz ve yaşam koşullarının kötüleşmesi. Toplum bu duruma artık tahammül edemez noktaya geliyor ve isyan ediyor, patlıyor. Hükümetin stratejik tüm kurumları da KDP’nin denetiminde olduğundan KDP bürolarına saldırıyor. Bunun neticesinde de bir haftadır var olan serhildan hali ve gerilim ortaya çıkıyor.

Olayların gelişim seyrini bu kurgu üzerine kuranlar KDP’nin ortaya çıkan tabloyu kendisi açısından bir fırsata dönüştürmek istediğini de belirtiyorlar. Türk devletiyle vardığı anlaşma sonucu PKK’yi kriminalize edip tümden Başûrê Kurdistan’dan çıkarma fırsatına dönüştürmek istiyor. Bunun için basın organlarında bu eylemlerin arkasında PKK’nin olduğu propagandasını yaygınlaştırıyor. Yani yapılan yolsuzluk ve hırsızlığın üstünü örtmek için gelişen tepkileri başka tarafa yönlendirmeye çalışıyorlar. Böylece PKK’ye yönelik saldırılarına meşruiyet sağlamış olacak. Neden ‘birakujî’ savaşı yürütüyorsunuz diyenlere, ‘bakın PKK de halkı kışkırtıyor’ deyip saldırı zeminini oluşturuyorlar.

KDP aktör veya figüran olarak, Özgürlük Hareketine yönelik başlatılan konseptin içinde yer aldığı konusunda hiç kimsenin kuşkusu bulunmamakta. Xakurkê işgaliyle başlayan süreç Kandil-Zinî Wertê’yle tırmandırılmak istendi, ama toplum tepki gösterince, erken bir süre dilimi olduğu düşünülerek saldırı zeminini güçlendirmeye yönelindi. Sonrası bilinen süreç Heftanîn, Garê ve Metina alanlarında yaratılmak istenen provokasyonlarla gerekçeler oluşturulmak istendi. Ancak bu provokasyonlara da Özgürlük Hareketi sürekli olarak sağduyulu yaklaşarak hesapları belli düzeyde boşa çıkardı. KDP, Şengal’le gerilimi tırmandırmak ve sürdürmek istedi, ama o da tutmadı. Êzidî halkından ve Şengal özyönetim meclisi, yine Kürdistan’ın dört parçasındaki ve yurtdışındaki Kürtlerden gelen tepkiler bu hesapları da bozdu. Şengal için planladığı sonuçları elde edemedi. Şimdi de böyle bir gerekçe uydurularak ya atar ya batar düşüncesiyle Özgürlük Hareketi’ne saldırının hazırlıkları yapılıyor.

Doğru mu, değil mi konusunu en iyi failler bilir, ancak Soran alanında bu halk hareketinin baş göstermesi ve KDP alanlarının sessiz kalmasının nedeni şudur: KDP kendi alanlarında baskıcıdır ve halkın en küçük tepkisine bile fırsat vermez.  Soran toplumu kültürel yapısını bağlılığı, aydın ve direnişçi yapısıyla tanınmaktadır. Diğer yandan belirtilmese de Soran halkı Özgürlük Hareketinin devrimci demokratik değerlerinden oldukça etkilenmiştir. Bu bilinçlenmeden sonra haksızlığa, yolsuzluğa gelmez. Özgürlük Hareketi kadın ve gençlik sorunlarına yaklaşım, özgürlük ruhunu güçlendirme, bunun için entelektüel görevler ve demokratik karakteriyle Soran Kürtlerde önemli düzeyde etkide bulundu. Toplumda var olan pozitif değerler hamuru Özgürlük Hareketinin devrimci demokratik değerleriyle yoğruldu.

Halkın ayağa kalkması konusunda çizilen ikinci senaryo ise: KDP Başûr toplumundaki rahatsızlığın farkındaydı. Gerilim politikası yürütmesi çeşitli açılardan riskli olsa da baskı ve şiddet uygulayarak hakimiyet sağlayacağı ve sonunda elini güçlendireceği yönünde olmaktadır. Evet, halkın yolsuzluk ve maaşların verilmemesine tepkileri bulunmaktaydı, ancak bunu harekete geçirip susturacağını düşünen güç yine KDP oldu. AKP iktidarının 16 Ağustos’ta bilgisi olduğu halde darbe senaryosuna göz yumması ve bu durumu tümden hakimiyetini sağlama fırsatına dönüştürmesi gibi değerlendirmek istemesi gibi bir durum yaşanmaktadır. Bu aklı verenin de MİT olduğu söylenmektedir. Hakan Fidan’ın Suriye tarafından iki füze atıp saldırılarımıza meşruiyet sağlarız sözleri hatırlanırsa ve KDP ile olan ilişkileri dikkate alınırsa böyle bir olasılığın da dikkatte alınması gerektiği düşünülebilir.

KDP nasıl böyle bir şey yapar, bununla neyi amaçlar konusunda da görüşler bulunmaktadır. Birinci nedeni, KDP bununla yukarıda da belirtildiği gibi ilkin PKK’yi güneyden çıkarmak istemektedir. İkinci önemli nedeni YNK’nin ve Goran’ın mevcut alanlardaki iradesini tümden kırıp hegemonyasını hakim hale getirmek istemektedir. Üçüncüsü ise, ABD-Türkiye ve KDP ilişki ve ittifakı temelinde Özgürlük Hareketinin bulunduğu alanlar boşaltıldıktan sonra KDP ve Türk güçlerini yerleştirmek ve İran’ı tümden çembere almaktır. Türk devletinin Suriye’deki çetelerini Keşmir’e göndermesi, Karabağ’daki gelişmeler de düşünüldüğünde İran’ı tümden çembere almak isteyeceğini düşünmek gerekir. KDP’nin bu planı yürürlüğe koymasının dördüncü nedeni ise Irak hükümetine baskı yaparak hem petrolü istediği gibi Türkiye’ye pazarlamaya devam etmesi, hem de Bağdat yönetimini maaşları vermeye zorlaması yönünde olmaktadır.

Çizilen her iki senaryoda da ortak görüş, KDP’nin bu halk hareketlerini bir biçimde Özgürlük Hareketi’nin üzerine yığıp Güneyden çıkarmasına zemin hazırlaması yönündedir. KDP basınının yayınları ve Mesrur Barzani’nin açıklamaları da bu gerekçenin yaratılmak istendiğini bizlere göstermektedir.

Evdeki hesap çarşıya uymaz diye bir özdeyiş vardır. KDP’nin kendine göre yaptığı hesaplar vardır, ama şu anda ayakta olan halktır. Halk su gibidir, yumuşaktır, ama taştı mı sel olur ve neyi yıkacağını kimse kestiremez.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.