4,5 adımlık hücrede tutuluyor

Eren Keskin

Eren Keskin

  • Tutuklanan gazeteci Esra Solin Dal'ı ziyaret eden İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, "Suçlama olarak yönetilen tek şey haberleridir. 4,5 adımlık bir hücrede tutuluyor. Yemek verilmemiş. Koğuşa geçmek istiyor, ancak 'örgüt üyesiyim' demesi dayatılıyor" dedi.

Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu'nun (İGK) kontra bir yapı olduğunu; infaz savıcısının bile üstünde görevleri bulunduğunu belirten İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, cezaevine girenlere ‘örgüt üyesiyim’ demelerinin dayatıldığını söyledi.

Özgür Basın emekçilerine dönük baskılar devam ediyor. İstanbul merkezli operasyon kapsamında 23 Nisan’da yapılan ev baskınlarında 9 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazetecilerden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmet Aslan ve Esra Solin Dal ile gazeteci Erdoğan Alayumat 26 Nisan'da “Örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Gazetecilerin haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmeler ile haberleri suçlama konusu yapıldı. Gazetecilerden Esra Solin Dal, götürüldüğü Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde çıplak aramaya maruz kaldı. Dal’ı ziyaret eden İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Eren Keskin, MA'dan Ömer İbrahimoğlu'na konuştu. Gazetecilerin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü arifesinde tutuklandığına dikkat çeken Keskin, söz konusu günün Türkiye’de bir karşılığının olmadığını söyledi. Keskin, "Cumhuriyetten bu yana muhalif basın hiçbir zaman özgür olmadı. Eğer siz bu devletin resmi ideolojisine ve kırmızı çizgileri olan konularla ilgili muhalif görüş ileri sürüyorsanız hiçbir zaman özgür olamıyorsunuz” dedi.

İfade özgürlüğü yok

İfade özgürlüğüne dönük baskının 2015 sonrasında arttığını söyleyen Keskin, "Devlet, 1990'lı yıllarda farklı yöntemler kullanıyordu; yok ediyordu, öldürüyordu, gözaltında kaybediyordu ama ifade özgürlüğü açısından kısmen bir rahatlık vardı. Şimdi yöntemler değişti. Şimdi tamamen ifade özgürlüğü engelleri ve fütursuzca tutuklama kararları veriliyor. Örneğin eskiden ceza alırdınız, cezanız kesinleşince cezaevine girerdiniz ama şu anda ifade vermeye gittiklerinde gözaltına alınıp tutuklanıyorlar” diye konuştu.

Eleştiri yasak oldu

Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeleri uygulamadığını kaydeden Keskin, şöyle devam etti: "Ben gazeteci değilim ama her zaman vefa borcu hissettiğim Musa Anter'in gazetesi olan Özgür Gündem gazetesinde genel yayın yönetmeni hanesinde benim adım üç yıl yazılı kaldı. Bu yüzden ben ve diğer arkadaşlarım ‘silahlı örgüt üyesi’ iddiasıyla ceza aldık. Bir gazetede genel yayın yönetmeni olduğunuz için ya da bir yazı yazdığınız için sizi ‘silahlı örgüt üyesi’ olarak kabul ediyorlar. Yine ‘örgüt propagandası yapmak’, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ gibi suçlamalar oluyor. Özetle her türlü eleştirinin yasak olduğu bir süreç yaşıyoruz.”

Mağdur seçiciliği de var

Üç gazetecinin tutuklanmasının birçok medya organında yer almadığına dikkat çeken Keskin, ana muhalefet ve basınının da “mağdur seçiciliği" yaptığını ifade etti. Keskin, şunları söyledi: "Ana muhalefet partisi sadece kendisine yakın kişilerin ifade özgürlükleriyle ilgileniyor. Ben muhalif olduğunu söyleyen hiçbir televizyonun, basın organının üç gazeteci arkadaşımızın tutuklandığı haberini yaptığını görmedim. Muhalefetin bu mağdur seçiciliğini de konuşmak zorundayız. Geçtiğimiz günlerde gazeteci Barış Terkoğlu 2 yıl ceza aldı. Tabii ki biz bu cezaya da karşıyız ama bütün basında yer alırken, bizim tutuklanan üç gazeteci arkadaşımız aynı basın organlarında yer almadı. Bu çifte standart, devlete daha çok hak ihlal etme konusunda güç verir.”