7 yıl sonra kemiklerini aldı

  •  Amed'in Sur ilçesinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde katledilen Hakan Arslan’ın kemikleri, 7 yıl aradan sonra babasına bir torba içerisinde teslim edildi.

 

Hakan Arslan’a ait olduğu belirlenen kemikler, Kasım 2021’de İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) Diyarbakır Adliyesi’ne gönderildi. Perşembe günü Diyarbakır Adliyesi’ne ulaşan Arslan’ın kemikleri, o günden bu yana dosyayla ilgilenen savcının odasında bekletiliyordu. Kendilerine haber verilmesi üzerine Erzurum’dan Amed'e gelen baba Ali Rıza Arslan, Diyarbakır Adliyesi’ne gitti. Arslan’a oğlunun kemikleri bir torbada teslim edildi. Baba Ali Rıza Arslan, cenazenin defnedileceği memleketi Erzurum’a doğru yola çıktı.

 Amed'in Sur ilçesinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen ve kısmen fiilli olarak devam eden sokağa çıkma yasağı ardından çıkan çatışmalarda, 22 Ocak 2016’da katledilen ve yasak nedeniyle Sur’da defnedilen Hakan Arslan’ın cenazesi, yıllarca bulunamadı. Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Çavuşköy’de oturan Arslan Ailesi, çocuklarının cenazesini almak için üç yılda 19 kez Amed'e geldi. Aile, çocuklarının cenazesinin çıkarılması için Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yaptıkları başvurudan sonuç alamadı. Bunun üzerine, avukatları aracılığıyla Sur’dan çıkan ve tutuklanan kişilerle cezaevinde yaptıkları görüşme sonucunda cenazenin Hasırlı Mahallesi’ndeki Hasırlı Camii yanına defnedildiğini öğrendi. Görüşmenin ardından cenazenin defnedildiği yerin tespit edilerek çıkarılması için tekrar başvuruda bulunan ailenin talebi, savcılık tarafından “belirtilen yerde daha önce yapılan arama ve kazı çalışmalarında herhangi bir cenazeye rastlanmadığı” gerekçesiyle reddedildi. Çocuğunun cenazesini çıkarmak için İçişleri Bakanlığına yaptığı başvuru da aynı gerekçeyle reddedilen Arslan, cenazeyi alma mücadelesinden vazgeçmedi. 

Bıraksınlar, ben çıkarayım

Arslan’ın defnedildiği yer belli olmasına rağmen her seferinde yaptıkları başvurulara olumsuz yanıt alan aile, belirtilen alanda çocuklarının cenazesini çıkarmaları için kendilerine izin verilmesini istedi. Tüm çabalarına rağmen sonuç alamayan baba Arslan, “Oğlumun cenazesini bekliyorum. Devlet oğlumun cenazesinin Sur’da olduğunu biliyor. Çaldığım her kapıdan eli boş döndüm. Ben ne yapmışım? Sadece yüreği yanan bir babayım. Her gün acı içindeyim. Orada doğru düzgün bir çalışma yapmadan ‘cenaze yok’ diyorlar. Oğlumun cenazesinin Sur’da olduğunu kesin biliyorum. Oğlumun cenazesini çıkartmıyorlarsa bari bana izin versinler, kendi imkan ve çabalarımla Sur’a gidip çıkartayım” dedi.

Ali Rıza Arslan

Yasını bile tutamadı

Oğlunun katledildiği yerde inşaat çalışmasına tepki gösteren baba Arslan, şunları söyledi: "Villalar yapılıyor, orayı güzelleştirdiklerini söylüyorlar. Tek isteğimiz, çocuğumuzun bir mezarının olması. Onu da çok görüyorlar. Mezarı olmadan geçen her gün acımız katlanıyor. Yasını dahi tutamadık. Ben bir babayım, Diyarbakır Valisi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı, İçişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanın da çocukları var. Bir baba olarak yıllardır acı içerisindeyim. Cenazeyi bulamadığımız her gün acımız katlanıyor. Annesi de öyle. Televizyonda cenazeyle ilgili bir haber gördüğümüzde kendimizi tutamıyoruz. Oğlumun bir parçası bile kalmışsa versinler bileyim ki bir mezarı var.” 

5 yıl sonra haber geldi

Bu çabaları 5 yıl boyunca sonuçsuz kalan aileyi umutlandıran haber, 7 Şubat 2021 günü geldi. İlçede yeni inşa edilecek yapılar için Hasırlı Mahallesi’nde kazı çalışmaları yapan ekipler, Katolik Kilisesi ve Hasırlı Mescidi arasındaki alanda toprağa gömülü kemiklerle karşılaştı. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına başvurusunun ardından baba Ali Rıza Arslan’dan alınan DNA örneği, Adli Tıp Kurumu (ATK) morguna kaldırılan kemiklerden alınan numune ile karşılaştırıldı. Yapılan incelemede kemiklerin yüzde 60 oranda Hakan Arslan’a ait olduğu belirlense de kesin tespit için anne Melike Arslan’dan da örnek alındı ve tamamlanan işlemler neticesinde kemiklerin Arslan’a ait olduğu netleşti. 

Melike Arslan

Bu kez İstanbul'a gönderildi

Aile, artık çocuklarının kemiklerime kavuşacaklarını umarken, kafatasında mermi çekirdeğine rastlanması üzerine kemikler Başsavcılık talimatıyla otopsi için İstanbul ATK’ye gönderildi. 18 Kasım’da İstanbul ATK’ye gönderilmesine rağmen aylarca bilgi verilmedi. Bir yıl sonra tekrar girişmelerde bulunan baba Arslan, "Bir yıldır da o kemiklerin verilmesini bekliyoruz. İstiyoruz ki kemiklerimizi alalım, bir avuç toprağa defnedelim de içimizdeki acı biraz soğusun. Tüm gayemiz oğlumuzun kemiklerine kavuşup toprağımıza getirmek” diye konuştu. Bir ayda tamamlanacağı ifade edilen sürecin aylar geçmesine rağmen tamamlanmayıp oğluna ait kemiklerin hala kendilerine verilmemesine isyan eden baba, katlanan acılarını şu sözlerle dile getirdi: “30 günde cenazemizi alırız diye bekliyorduk. 2016 nerede, 2022 nerede! Bir senedir cenazemizi almak için ıstırap çekiyoruz. Önceki 5 yıl ayrı, son bir yılda ayrı azap çektirildi bizlere. Cenaze benimse verin, değilse de ‘değil’ denilsin. ‘Bugün, yarın çıkar’ diye diye günler, aylar, yıllar geçti. 401 gündür sürüyor bu acımız.”

Baba Arslan, 6 yıldır her gün gözyaşı döktüğünü belirttiği eşinin kendisine, "Oğlumun kemiklerini getir de bir toprağa olsun. Ben de toprağına sarılayım ki içim soğusun" dedi.

9 ay sonra İstanbul'dan geldi

İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK), Arslan'ın cenazesinden kalan kemikleri, Perşembe günü Diyarbakır Adliyesi’ne gönderdi. Arslan’ın kemikleri, o günden itibaren dosyayla ilgilenen savcının odasında bekletildi. 

7 yıl sonra kemiklerini aldı

Kendilerine haber verilmesi üzerine Erzurum’dan Amed'e gelen baba Ali Rıza Arslan, Diyarbakır Adliyesi’ne gitti. Arslan’a oğlunun kemikleri, 7 yıl sonra bir torbada teslim edildi. Baba Ali Rıza Arslan, cenazenin defnedileceği memleketi Erzurum’a doğru yola çıktı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.