Acı bir ayrılış
Selim FERAT yazdı —
- Saz ve sözle yaptığı ilk albümüyle bir milyon insanı harekete geçirecek kadar duygulu olmasını, aynı zamanda bir Şeyh’in çocuğu olarak küçük yaşlarda ruhani dersler almasına bağlıyorum.
"Rında mın" (tatlım) şarkısıyla Stockholm kentinde toprağa uğurlanan, bir yerde yürek dindiren, diğer bir şarkısıyla yürek hoplatan cesur adamın adı Ferqîn’li Beytocan.
Başkent Diyarbekir’in geleceğe damgasını vuracak kent olacağını bilen, 80 darbesinin devamı olan özürlü Türk devlet makamları onun "Yan mirin yan Dîyarbekîr" (Ya ölüm, ya Diyarbekir) şarkısını 2003 yılında yasakladılar.
Beytocan, Kürtçe şarkı söylediği için 15 yıl mahpus cezası aldıktan sonra 6,5 yıl cezaevinde kaldı.
İşkence gördü.
Yaşamını tehdit eden sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı.
Beytocan "Memleketimden kaçmadım, zorladılar beni" yorumuyla 1991 yılında yerleştiği İsveç’te şarkı çalışacak, "gücüm yok" dedikten sonra, bir hafta önce, bu yaşama veda edecekti.
Acı bir ayrılış!
Beytocan gidişinden yıllar önce, bugünü hissedecek kadar duygu yüklüydü.
Ez dimirim yarê (ölüyorum yarim).
Yara min Dîyarbekîr (yarim Diyarbekir) sözleri, daha 8 yaşındayken Diyarbekir’e göç eden ailenin çocuğu Beytocan’a ait.
Acı bir ayrılış çünkü Beytocan:
"Yer ve gökyüzü mavi
Bana yar olmadı
Öleyim, öleyim, öleyim yarim
Ölüyorum, ölüyorum, ölüyorum yarim
Ölüyorum yarim" derken, ölüm karşısında çaresiz kalacağını, ancak ölmekle yaşam arasındaki sıcak teması bilen bir yüreğin buruk cesaretini de dile getirmesini bildi.
Bize özlemeyi öğreten dizelerini bırakarak gitmesi, unutulması zor melodilerin efendisi bir sesin bize bıraktığı mirastan sadece birkaç dize:
"Agir ketîye dilêmin
Xew nakeve çavê min
Çima tu jimin dûr ketî
Bêje ronîya çavêmin"
(Ateş girdi yüreğime
uyuyamıyorum
Neden gittin?
Söyle gözlerimin ışığı).
Diyarbekir’de 5 No’lu zindanda yaşayan Beytocan 2014 yılında, sürgünde yaşadığı İsveç’ten 23 yıl sonra Diyarbekir’e geri döndü.
İlk albümü Newroz’a işaret eden "Bist û Yekê Adarê" oldu.
Saz ve sözle yaptığı ilk albümüyle bir milyon insanı harekete geçirecek kadar duygulu olmasını, aynı zamanda bir Şeyh’in çocuğu olarak küçük yaşlarda ruhani dersler almasına bağlıyorum.
Kalbi güm güm eden "zinga zinga dilê min" Beytocan;
Ruhunu ateşe veren, asileşen sesin sahibiydi.
"Hevale minê dilovan îro buyî çîrokvan"
(Sevgili arkadaşım
Bugün bir hikayeci oldun) sözleri Beytocan’a ait.
Ben bu sözlerden ilham alarak, bilerek ve severek "Hevalê minê dirokvan, îro buye çîrokvan" "Tarihçi arkadaşım, bugün hikayeci oldun" olarak çevirmiştim.
"Ne de rabe, serî hilde
Qurbana te Beytocan"
(Artık kalk, diren
Kurban olsun sana Beytocan)
Sözlerinin sahibinin sonsuza kadar yaşayacağını dileyerek…Acı çekerek anıyorum.