Daha neler olmaz ki…
Selim FERAT yazdı —
- Van’daki halk başkaldırısının, seçimlerle ilişkisi var mıydı? Dolaylı bir bağlantı. Aslolan, bir halkın kaderini belirlemek isteyen yabancı bir güce "hayır“ demesiydi.
-I-
Seçimlerden sonraki gelişmelere hiç şaşırmadım.
Daha çok şey olacak.
Çünkü, seçimler dolaylı bir yol.
Seçimler, hedefe varmak için, her gözün görebileceği bir Oy(un) sahnesinde, insan vicdanını inciten oyunları ifşa edebileceğiniz, toplumsal bir laboratuvar…
-II-
Kurdistan’da kaybeden Erdoğan, "özeleştiri" yapacaklarının da altını çizdi.
Önceden Ahmet Kaya’nın "Anne“ şarkısına ağlayan Erdoğan, özgürlüğe özlem duyanların duygularını Kaya’nın şarkısıyla manipüle etmek istedi, olmadı.
Kaybetti.
Kaybedince de, marksist ve sosyalist partilerin geleneği "özeleştiri yöntemine“ sığınarak, balkondan özeleştiri yapacaklarını açıkladı.
Ancak özleştiri: "Yanılgısını açıkça teslim etmek, nedenlerini arayıp bulmak, bu yanılgıya meydan veren durumu tahlil etmek, yanılgıyı doğrultma yollarını dikkatle incelemek; işte ciddi bir partinin işaretleri bunlardır, ciddi bir parti için görevlerini yerine getirmek, sınıfı ve ardından da yığınları eğitmek ve bilinçlendirmek bu demektir.” (Lenin)
Beka Vadisi’nde yıllarca karargâh kuran PKK kadroları için "özeleştiri süreci“ne dair kapsamlı bir tarih olduğuna tanık oldum.
Özeleştiri, kriz dönemlerini atlatmak için başvurulan ciddi "kendine dönme“ süreci olarak kabul görürdü…
Türkiye’de iktidar, kaybetti.
Yerine yeni egemenler geçecek ve yeni bir iktidar oluşacak.
Kurdistan bağlamında neler oldu?
Seçimlere dair ilk not Özgür Kadın Hareketi’nden:
"…ilk günden itibaren ev, sokak, mahalle demeden yerel seçim çalışmalarına katılıp, toplumsal mücadeleyi yükselterek bu seçimi de kadın özgürlükçü çizgiyle zafere taşıdı”.
İktidar ne yaptı?
Ölülere oy kullandırdılar, olmadı.
Hilvan’da oy pusulalarını yaktılar, hiç olmadı.
Şirnex’te 6 bin 500’ü aşkın gasp oyu kullandılar, bu hiç mi hiç işe yaramadı.
Ya belediyeleri kaybettiler.
Ya da belediyeleri "kazandılar“, vicdanı, toplumları kaybettiler.
-III-
Beni bir yana bırakın, benden daha akıllılardan daha da akıllı olduğunu iddia eden, adını vermekten feragat edeceğim tanık bir isim yazdı:
"Bırakın seçimleri, Kurdistan Parlementosu’nu ve Belediyelerini inşa edin“.
Cevap vermek istemedim, cevap buldum:
Tevgera Jinên Azad-TJA: "İlk günden beri ifade ettiğimiz gibi; seçimler bir amaç değil demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü sistemi inşa eşikleridir“.
Devamla pratikte cevap aradım:
Van’daki halk başkaldırısının, seçimlerle ilişkisi var mıydı?
Dolaylı bir bağlantı.
Aslolan, bir halkın kaderini belirlemek isteyen yabancı bir güce "hayır“ demesiydi.
Erdoğan’ı artık "Sayın Erdoğan“ yapan, Van’daki ayaklanmaydı.
Leyla Zana Erdoğan’a "Sayın“ dedi; Demirtaş da çağrısında Erdoğan’a Sayın’la seslendi.
Bu sahnede baş rolü oynayan Van’daki Abdullah Zeydan olmuştu ve o da Erdoğan’a "Sayın“ dedikten sonra, "daha neler olmaz ki" dedim.
Sayın olmak, bu bağlamda başka biri olmaktır; "Siz sizsiniz, biz biziz“in başka bir izdüşümü…
Şimdi söz sırası Diyarbekir merkezli dünyada ve onlar adına Hatimoğulları Şirnex’te konuştu:
“Hırsızlara asla geçit vermeyeceğiz!”.
Ve Helin Harûn Çekdar, Behdinan’dan toprağa giden Muşlu gerilla Brûsk için yazmış: "Zalim asla başaramayacak biz zafer bayrağını birlikte kaldırdıkça“.