Acımızı barış dindirir

Kilyos Mezarlığı
- Kilyos'ta kaldırımın altına gömülen iki çocuğunun cenazesini almak için iki yıl mücadele eden Yusuf Döner, "Çocuklarımı o kaldırım altında görmektense ölmek istedim. Barış olursa acımız diner" dedi.
Bedlîs'in Oleka Jor ve Oleka Jêr köylerinin arasında bulunan Garzan Mezarlığı'na yapılan saldırının ardından 267 cenaze, götürüldüğü İstanbul'da Kilyos Mezarlığı'nda bir kaldırımın altına plastik kutular içinde gömüldü. Döner Ailesi'nin iki çocuğunun cenazesi de kaldırımın altına gömülenler arasındaydı. Baba Yusuf Döner, "İradem güçlü olmasaydı şu an delirmiş olurdum. Arkadaşlarının canı sağ olsun. Haklı bir dava için bunu yaşamak bizim için onurdur. İnsan toprağı ve davası için bunları yaşar" diye konuştu.
Bedlîs’in Xîzan ilçesine bağlı Kunduz köyünde ikamet eden Döner Ailesi'nin yaşadıkları, Türk devletinin Kürdistanlılara yaşattıklarının özeti niteliğinde. Döner Ailesi, devletin en ağır şiddetiyle 1994'te tanıştı. PKK'ye yardım ettikleri ve gençlerinin PKK'ye katılması gerekçesiyle köye onlarca kez baskın yapıldı. Devlet, 994'te köyü yakarak tamamen boşalttı. Döner Ailesi, İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. Yusuf Döner'in ilk olarak oğlu Ahmet Döner (Edip), 1991'de PKK'ye katıldı; ailenin öğrenemediği bir tarihte Olek'te şehit düştü. PKK'ye 2012'de katılan diğer oğlu Hüseyin Döner (Sîdar Sipan) ise Rojava'nın Hesekê kentindeki Kizwan Dağı'nda DAİŞ'le yaşanan çatışmada 10 arkadaşıyla birlikte 5 Haziran 2015'te şehadete ulaştı.
Kaçırılan cenazeleri almak için mücadele
Belirli tarihlerde iki çocuğunun cenazesini alan Döner, Bedlîs’in Oleka Jor ve Oleka Jêr köylerinin arasında bulunan Garzan Mezarlığı'na defnetti. İktidarın talimatıyla askerlerin 8-17 Aralık 2017 tarihlerinde Garzan Mezarlığı'na düzenlediği saldırılarla 267 cenaze alınarak İstanbul Kilyos'a götürüldü. Bu cenazelerin arasında Döner'in çocukları Hüseyin ve Ahmet'in de cenazeleri bulunuyordu. Mezarlığa saldırı ve cenazelerin İstanbul Kilyos Mezarlığı'nın kaldırımlarına gömüldüğünün ortaya çıkması ile birlikte Döner de çocukların cenazelerinin peşine düştü. İstanbul'a giden ve burada iki oğlunun cenazesini almak için eylem yapan Döner'in tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Ailelerin eylem yapması üzerine DNA testlerinin alımına başlandı.
İki ay arayla aldı
Yusuf Döner, onlarca kez İstanbul ve Bitlis Savcılığı arasında götürülüp getirilerek adeta işkenceye maruz bırakıldı. İki çocuğunun DNA testi uyuştuğu halde cenazeleri aynı anda değil, iki ay arayla verildi. Aile, tam 2 yıl 70 gün sonra yani 15 Aralık 2019’da Ahmet’in cenazesini alarak Bedlîs’in Xîzan ilçesine bağlı Kunduz köyünde toprağa verdi. Aile cenazeyi defnettikten sonra bu kez de diğer çocukları Hüseyin'in cenazesini almak için yollara düştü. İki aylık bir girişimin ardından Hüseyin'in cenazesini de 29 Şubat 2020’de İstanbul’dan alarak köylerinde defnetti.
İradem güçlü olmasaydı delirmiş olurdum
Yaşadıklarına rağmen "barış umudunu" dile getiren baba Yusuf Döner, MA'dan Adnan Bilen'e konuştu. Yusu Döner, "Bunca acı yaşadınız ama bugün hala barış için umutlusunuz?" sorusuna, "Bir baba, iki çocuğunun cenazesinin o kaldırım altında görmesinden ise ölmesi daha iyi ama benim iradem çok güçlü. İradem güçlü olmasaydı şu an delirmiş olurdum. Arkadaşlarının canı sağ olsun. Haklı bir dava için bunu yaşamak bizim için onurdur. İnsan toprağı ve davası için bunları yaşar" yanıtını verdi.
Çok büyük hakaret ettiler
Garzan Mezarlığı'ndaki 267 kişiden en fazla 30 cenazenin alındığını anımsatan Döner, şöyle devam etti: "Biz en azından cenazelerimizi aldık ama bazıları cenazelerini hiç alamadılar. Bizim köyümüzde 6 kişinin cenazeleri de oradaydı ama halen vermediler. Mezarlığı yıkarak bize çok büyük hakaret ettiler. Cenazelerimiz alana kadar çok ağır acılar yaşadık. Ben, iki oğlumu şehit verdim, halen 'barış' diyorum ve kimsenin ölmesini istemiyorum. Sayın Abdullah Öcalan'ın dediği gibi barışın sağlanmasını istiyoruz. Devlet bir adım atmalı. Kardeşlik, hak ve hukuk sağlansın. Bizler de güzel bir yaşam istiyoruz. Artık bu köle gibi gördükleri yaşamdan kurtulmak, insan gibi yaşamak istiyoruz."
Hak ve hukukumuzu istiyoruz
Kürtlerin de haklarının verilmesi ve eşit olarak yaşamaları gerektiğini isteyen Döner, şunları ekledi: "Biz hakkımızı istiyoruz. Hak ve hukukumuz olmadığı sürece verdiğimiz bedelin de bir anlamı kalmaz. Köy ve yaylalarımızda olan yasakların kalkmasını istiyoruz. Bizler barış istiyoruz. Ancak barış olursa bu acılarımız diner. 'Bir baba olarak çocuklarımın cenazelerini o halde göreceğime keşke ölseydim' dedim. Çocuklarım, bu toprak için hayatlarını kaybetti. Yaşadığımız tüm bu acılara rağmen barış olursa acımız diner." BEDLÎS














