Açlık grevi 3. ayında

  • Tutsakların tecride karşı sürdürdüğü açlık grevi eylemi, 3. ayına girdi. Tutsak Mehmet Kırık'ın annesi Behiye Kırık ve tutsak Hamza Yıldız'ın annesi Türkan Yıldız, tecride karşı birlikte ve dayanışma içinde mücadelenin önemine işaret etti.

Tutsak annesi Behiye Kırık, "Ayağa kalkmalıyız. Çocuklarımızın hayatı söz konusu. Tecrit son bulursa ve cezaevinde koşullar düzelirse açlık grevi eylemi biter" dedi.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi, 61. gününde devam ediyor. Aynı amaçla Mexmûr Şehit Aileleri Derneği’nde 40, Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda ise 23 gündür açlık grevi yapılıyor.

İmralı’ya sevk istediler

Urfa 2 Nolu T Tipi Cezaevi'nde tutulan 78 tutsak, İmralı Cezaevi'ne sevk talebinde bulundu. Tutsakların dilekçelerine dün itibarıyla olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmediği öğrenildi.

Birlikte mücadele gerekli

Jinnews’e konuşan tutsak yakınları da tecride karşı birlikte durmak gerektiğini söyledi. Bir buçuk yıldır Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutulan Mehmet Kırık'ın annesi Behiye Kırık, telefon görüşmesinde oğlundan açlık grevi eylemlerinin başladığını öğrendiğini belirterek, şunları ifade etti: "Grev başladığından beri salgın nedeniyle görüşe gidemedim. Oğlum açlık grevinin başladığını bana söylediğinde bir kaç gün kendime gelemedim. Bir şey yiyemedim. Çocuklarımın desteğiyle toparlandım. Çocuklarımızın açlık grevi eyleminde olması bizim için çok zor. Bu hukuksuzlukları kabul etmiyoruz. Bir an önce bir çözüm bulunmalıdır. Onların talepleri yerine getirilemeyecek talepler değil. Bu talepler yerine getirilsin. Zaten cezaevindeler, üstüne bir de açlık grevi onların sağlık durumlarını çok ciddi etkiler. Bu tecridin bir an önce bitmesi gerekiyor. Bunun için de aileler olarak dayanışmamız gerekiyor. Ayağa kalkmalıyız. Çocuklarımızın hayatı söz konusu. Tecrit son bulursa ve cezaevinde koşullar düzelirse açlık grevi eylemi biter. Kimse nedensiz böyle bir eyleme girmez. Bu grevin bitmesi için herkes elini taşın altına koysun."

İlk kez 'iyi değiliz' dedi

 Dört yıldır Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Hamza Yıldız'ın annesi Türkan Yıldız, 8 aydır görüşe gidemediğini belirtti. Yıldız, şunları söyledi: "Oğlum geçen hafta aradı. ‘Nasılsın’ diye sorduğumda bana 'İyi değiliz' dedi. Şimdiye kadar hep iyi olduğunu söylüyordu. İlk kez iyi olmadıklarını söyledi. ‘Niye iyi değilsiniz?’ diye sordum. 'Niye biliyor musun annem? Direniyoruz. Üzerimizde çok baskı var. Resmen işkence altındayız. Arkadaşlarımızın infazları yakılıyor' dedi. 2 yıl önce yapılan açlık grevi eyleminde aylarca açlık grevinde kalan insanlar oldu. Hepsi hastalandı. Benim oğlum da açlık grevi eylemine katılmıştı. Oda sağlık sorunları yaşıyor. Bir de korona geçirdi. Çok zayıflamış, sağlığı iyi değil. Zulmün bitmesini istiyoruz.Çocuklarımız sebepsiz yere tutuklanıyor, yıllarca cezaevinde kalıyor. Benim oğlum bir fotoğraf yüzünden tutuklandı, dört yıldır cezaevinde."

Ellerinden bu geliyor

 Özellikle tutsak ailelerinin el ele vermesi gerektiğini kaydeden Yıldız, "Anneler olarak el ele vermeliyiz. Biz çocuklarımızın açlık grevine girmelerini istemiyoruz, ancak zulüm karşısında ellerinden bu geliyor. Cezaevi kapıları açılsın. Açlık grevi eylemi devam ederse cezaevinden tabutlar çıkacaktır. Biz tabutların çıkmasını istemiyoruz. El ele verelim. Çocuklarımız için mücadele edelim. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Tecrit işkencesi yaygınlaşıyor

 

ANF’ye konuşan İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, tecridin, tutsağın kişiliğini parçalamayı, sosyalliğini ortadan kaldırmayı, dayanışmayı yok etmeyi hedefleyen bir işkence olduğunu belirterek, en ağırı İmralı'da olmak üzere bütün hapishanelerde sistematik olarak uygulandığını vurguladı. Yoleri, tecridin tüm cezaevlerine yayıldığını belirterek, İmralı'da siyasi saiklerle hazırlanan ve uygulanan kişiye özel bir infaz sistemi olduğunu hatırlattı. Yoleri, şunları ifade etti: "İmralı tecridi iktidarın barışa mesafesi ile yakından ilişkili görülüyor. Tüm mahpusları ayrımsız tehdit eden uygulamalar da söz konusu, ancak ceza infazında eşitlik ilkesini ihlal eden pek çok düzenleme ve uygulama olduğu biliniyor. Dönüşümlü devam eden açlık grevinin tüm bu sorunlara karşı bir uyarı, dikkat çekme işlevi gördüğü aşikar. Umuyoruz ki; bu ölçünün dışına çıkmaz."

Toplumsal mücadele belirler

İktidarın, tutsakların sağlığını ya da yaşamını koruma kaygısı taşımadığını bildikleri için endişeli olduğunu kaydeden Yoleri, şöyle devam etti: "Bu anlamda sırf açlık grevi yapıyor diye taleplerine olumlu yaklaşma ihtimali neredeyse yok. Pandemi süreci toplumsal tepkinin ortaya çıkmasını da güçleştiriyor öte yandan. Peki ne olacak? Büyük zararların oluşmaması için açlık grevi sürecinin doğru yönetilmesi bir zorunluluk. Devlet tabii ki mahpusların sağlığı ve yaşamından sorumlu. Bu sorumluluklarını hatırlatmak önemli. Öte yandan asıl sorunlara değil de açlık grevlerine odaklanmak açlık grevlerini yüceltmek olur. Açlık grevinin tecridi ortadan kaldırmak anlamında sonuç alıcı bir eylem olarak görülmemesi gerekiyor, çünkü tecrit sistematik ve yaygınlığının yanında siyasi saiklerle uygulanıyor ve bu siyasi saik ancak toplumsal mücadelenin gücüyle değişebilir. Demokrasi güçlerini, toplumu bekleyen görev, tecrit ve hak ihlallerine karşı uzun vadeli, planlı, programlı bir mücadele, ancak demokratik bir anayasa ve barış çalışmalarıyla anlam kazanabilir."

İktidar tecritte ısrarlı

Marmara TUHAY-DER Eşbaşkanı Hüsnü Taş ise taleplerin karşılanması noktasında hükümetin tek adım atmadığını, tecridin devam ettiğini belirterek, "Hükümet tecritte ısrar ediyor. Bu savaşta ısrara devam etmektir" dedi. İktidarın tecrit kelimesini bile duymak istemediğini, hırçınca saldırdığını ifade eden Taş, "Maskesiz, eldivensiz ve tahrik edici şekilde baskınlar yapılıp tutsakların eşyalarına el konuluyor. Hasta tutsaklar hastaneye götürülmüyor, götürülse bile ağrı kesici verilip gönderiliyor. Radyoları toplatıldı. Tekirdağ 2 Nolu Cezaevi'nde Cumhuriyet gazetesi bile verilmiyor. Aileler son derece kaygılı" şeklinde konuştu.

Açlık grevlerinin süresiz-dönüşümsüze dönüşmemesi için siyasi partilerin, STK'lerin bir an önce eyleme ses vermesi gerektiğine dikkat çeken Marmara TUHAY-DER Eşbaşkanı Hüsnü Taş, tutsakların kararlı olduğunu söyleyerek, şunları ekledi: "Tutsaklar, aileleri ve avukatları aracılığıyla bize gönderdikleri mektuplarda, 'Tecrit ve ağır işkence kalkana kadar eylemlerimizi sonlandırmayacağız' diyor. Bu bir uyarı eylemidir. Bir an önce talepler kabul edilmezse eylem süresiz-dönüşümsüz açlık grevine de çevrilebilir."  AMED

 

Açlık grevi yürüyüşüne ceza talebi

Açlık grevine destek amacıyla düzenlenen yürüyüşe katıldıkları gerekçesiyle yargılanan 5 kadın hakkında “2911 Sayılı Kanunu’na muhalefet etmek”ten hapis cezası talep edildi. 

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Amed Şubesi önceki Eşbaşkanı Gönül Adıbelli, yerine kayyum atanan Hazro Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Ekti, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Bahar Karakaş Uluğ ile Gurbet Özel ve Hasibe Yazdı hakkında Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de açlık grevi başlatan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’e destek amacıyla yapılan yürüyüşe katıldıkları gerekçesiyle “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın 9. duruşması görüldü. Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, kadınlar ve avukatları katılmadı.

Esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunan iddia makamı, Valilik yasağına rağmen yürüyüşün yapıldığını gerekçe göstererek, 5 kişinin “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek”ten 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını talep etti. Savcı, inandırıcı delillerin bulunmadığından kaynaklı da 5 kişinin “örgüt üyesi olmak” suçlamasından beraatını istedi.

Mahkeme heyeti, 5 kişi ve müdafilerinin savcının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmaları için bir sonraki duruşmayı 10 Mart’a erteledi. 

 

Tecrit ve açlık grevi tartışıldı

TJA ve HDP Kadın Meclisi, tecrit ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine ilişkin panel düzenledi.

Tevgera Jinên Azad (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi öncülüğünde Öcalan’a dayatılan tecrit politikalarına ve cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine ilişkin panel düzenlendi. Moderatörlüğünü TJA aktivisti Siyajin Yıldırım’ın yaptığı panelde, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, HDP Amed Milletvekili Remziye Tosun, Asrın Hukuk Bürosu’ndan Av. Newroz Uysal katılımcı olarak yer aldı. Çok sayıda tutsak yakının da katıldığı panel, açılış konuşmasının ardından basına kapalı bir şekilde devam etti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.