Adlilerin arasına siyasi tutsak

Tansu Işıklı

Tansu Işıklı

  • “Örgüt propagandası" iddiasıyla yargılanan ve ardından tutuklanan Tansu Işıklı, siyasi koğuşa değil, adlilerin bulunduğu tekli hücreye konuldu.

Tansu Işıklı, iki yıl önce cezasının onaylandığını fakat çocuğunun küçük olmasından kaynaklı cezaevine girmediğini kaydetti. Tansu Işıklı, “Ardından yakalandım ve cezaevi sürecim başladı. Cezaevine girdiğimde arkadaşlarla birlikte aynı koğuşta olacağımı düşündüm. Çünkü daha önce cezaevine girdiğimde siyasi koğuşa gittim. Cezaevine girdiğimde propaganda cezasının siyasi bir suç kapsamına girmediğini ve çocuğumu da yanıma alamayacağımı söylediler. Eğer propaganda cezası siyasi bir suç kapsamına girmiyorsa diğer suç türlerine uygulanan indirimlerin bana da uygulanması gerektiğini belirttim fakat bunların hiçbiri olmadı. Cezam iki yıl bir aydı, dörtte dördünü yattım. Diğer kalan kısmından mahsup edildiğim ve başka bir dosyadan beraat ettiğim için 6 aylık bir süre kalmıştı” dedi.

Psikolojik baskı

Siyasi koğuşa alınmadığı için bir süre açlık grevine girdiğini kaydeden Tansu Işıklı, “Bu süreç çok zorlu geçti. İdarenin çok kötü muameleleri oldu. Şöyle söyleyeyim: Öncelikle annelik üzerinden gelmeleri çok fazlaydı. ‘Senin oğlun iki buçuk yaşında, sen ne biçim annesin, yanına almıyorsun’ deyip durdular. Bana sürekli ben ve çocuğumu bir koğuşa alabileceklerini, bu durumdan vazgeçmemi istediler fakat hiçbir şekilde kabul etmedim. Ayrıca sürekli siyasi koğuştaki arkadaşları karalama politikasıyla geliyorlardı. Mesela, ‘Belki de senin ölmeni istiyorlardır ki daha çok ses getirecek bu durum’ diye söylediler. Dedikleri her şeye şiddetle karşı çıktım ve kabul etmedim” diye konuştu.

Tek dünyan hücre

Tansu Işıklı, cezaevinde bulunan bir annenin çocuğu 6 yaşından küçükse 120 dakika konuşma hakkı olduğunu fakat siyasi suçtan yargılanan annelerin ise sadece 10 dakika konuşabildiğini ifade etti. Tansu Işıklı, şöyle devam etti: “En önemli konu olan hücrenin zorluklarına değinmek istiyorum. Öncelikle her şekilde yalnızlaştırılma politikası var. Hastaneye tek götürülme, ayrı bir yere bırakılma, spora tek çıkarılma gibi. Hücredeysen etkinliğe çıkarılmıyorsun çünkü senin için farklı bir saatin ayarlanması gerekiyor. O yüzden tek dünyan sadece hücre oluyor. Dışarıdaki insanlarla temasın her şekilde engelleniyor. Temasın yasak olduğunu söylüyorlar. Hücrede tek bir penceremiz var. Pencerelerde baklava dilimleri var. Bu demir aralıklarının arkasında da ızgara bulunuyor. Yani havalandırmaya çıkan arkadaşla hiçbir şekilde temasın olmuyor. Hiçbir yakınlaşma söz konusu değil. Havalandırma saatleri bir saatle sınırlı. Koğuşta olunca bu süre 12 saat ama hücrede sadece 1 saat oluyor. Bulunduğumuz hücrede tek bir siyasi tutsak yoktu. Ayrıca gardiyanlar tarafından günün 24 saati, her saat başı kontrolün yapılmasını ciddi bir psikolojik baskı olarak görüyorum. Her gelen kapıyı bilerek çarpıyor. Bir diğer zorluk ise sıcaklıktı. Biliyorsunuz, bu yaz Amed çok sıcaktı. Dışarısı 45°C ise hücrenin içi 55°C oluyordu. Hiçbir şekilde bir soğutma sistemi yok.” AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.