AKP iktidarında 8 bin 33 katliam

Kadın Haberleri —

Kadın katliamları eylem

Kadın katliamları eylem

  • “Şiddette sıfır tolerans” vaadiyle gelen AKP'nin 23 yıllık iktidarında, en az 8 bin 33 kadın katledildi ve bin 381 kadın da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
  • Wan Kadın Platformu’ndan Ayşe Minaz, “Katliamlar toplumsal ve politik krizlerin sonucudur. AKP, cinsiyetçi inşayla kadın kırımına imza attı” diye konuştu.

Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım yaklaşırken, Türkiye’de 21. yüzyılın en karanlık tablosu AKP’nin 23 yıllık iktidarında çizildi. “Şiddette sıfır tolerans” vaadiyle iktidara gelen parti, kadınları evlere hapseden, bedenlerini nüfus politikalarına kurban eden ve erkek şiddetini kırım boyutuna vardıran uygulamalara imza attı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre cinayetler 14 kat arttı; bütçede “aile”ye ayrılan pay kadın güçlendirmesini üçe katladı. AKP'nin 23 yıllk iktidarında, en az 8 bin 33 kadın katledildi ve bin 381 kadın da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. MA’dan Zeynep Durgut’a konuşan Wan Kadın Platformu’ndan Ayşe Minaz, “AKP, kadın kırımına imza attı" dedi.

14 kat artan kadın kırımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2025’i “Aile Yılı” ilan edip “5 çocuk” öğüdünde bulunduğu yılda, 10 ayda 231 kadın erkek şiddetiyle katledildi, 245 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. İktidarın Meclis’e sunduğu 2026 Yılı Bütçe teklifinde “ailenin korunması ve güçlendirilmesi” için 21 milyar 804 milyon 400 bin lira; “kadının güçlendirilmesi için” ise 7 milyar 997 milyon 891 bin lira ayrıldı.

AKP iktidarı sürecinde kadın kırımı 14 kat arttı. Devlet verilerine göre, 2002’de 66, 2003’te 83, 2004’te 128, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008’de 806, 2009’da 171, 2010’da 177, 2011’de 163, 2012’nin ilk 9 ayında ise 128, 2017’de 353, 2018’de 279, 2019’da 336 ve 2020’de ise 266 kadın erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre ise, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474, 2020 yılında 300, 2021'de 280, 2022'de 334, 2023'te 315, 2024'te 394, 2025’in 10 ayında 231 kadın katledildi. KCDP'nin şüpheli kadın ölümleriyle ilgili veri tutmaya başladığı, 2020'de 171, 2021'de 217, 2022'de 241, 2023'te 248, 2024'te 259, 2025’in 10 ayında 245 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonun 2025 raporuna göre, 1 Ocak-30 Eylül tarihleri arasında 290 kadın erkekler tarafından katledildi. Verilerin 219’u katliam, 71’i şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti. 

Gülistan ve Rojin…

AKP iktidarının bir gecede hukuksuz şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ardından 280 kadın katledilip, 217 kadın ‘şüpheli’ şekilde yaşamını yitirdi.

5 Ocak 2020 tarihinde kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun akıbeti aradan geçen 5 yıla rağmen bilinmezken, 27 Eylül 2024’de  kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolan ve cenazesi 15 Ekim’de (18 gün sonra) sahilde bulunan Van Yüzüncüyıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’ın failleri hala ortaya çıkarılmadı. 

 

 

Cinsiyetçi devlet inşası

AKP’nin 23 yıllık iktidarında cinsiyetçi bir devlet inşasının söz konusu olduğunu belirten Ayşe Minaz, “AKP iktidarının ideolojik hattı muhafazakar dindarlık üzerine kurulmuş. Bu, cinsiyetçi inşayla kadın kırımına imza atıldı. 23 yıllık politikaları gereği birçok uluslararası sözleşmeden çekilmeden tutun, aile içini korumaya dönük, mesela 2025'i ‘aile yılı’ ilan etmeleri, açıklamış oldukları konut projelerinde en az 3 çocuğun olması, evlilik paketleri ve buna benzer birçok şey. Maçlarda dahi kadının nasıl doğum yapacağına ilişkin kampanya başlattılar. Bu kampanyalarla kadın bedeninin nasıl bir savaş alanına dönüştürdüklerini açık bir şekilde görebiliriz” diye belirtti.

Kürdistan’da özel savaş politikası

Kürdistan’da yaşanan özel savaş politikalarına da değinen Ayşe Minaz şunları ifade etti: “Kadın katliamları toplumsal ve politik krizlerin sonucudur. Kadınların yaşam alanları daraltıldı. Bununla birlikte yoksulluk, göç ve Kürdistan'da uygulanan özel savaş politikaları. Tüm bunların yanı sıra kadın bedenine ciddi bir saldırı var. Bir çok şeyi sayabiliriz. AKP'nin 23 yıllık iktidarında kadının neredeyse adı yok. Bedeni üzerinde tahakküm kurulmak istenen cinsiyetçi devlet politikası var. Maruz kalınan bu sistematik saldırılar kadın kırımını derinleştirdi. Tüm baskı ve saldırılara rağmen kadınlar asla geri adım atmadı.”

 

 

Cezasızlık ve ‘iyi hal’ ödülü

Ayşe Minaz, yargıdaki cezasızlığa da değinerek, “Bir kadın öldüğünde teknik olarak bir kişinin hayatı sona eriyor. Bu sadece kişinin veya ailenin sorunu değil. Bu toplumsal bir sorundur. Ancak bu sorun cezasızlıkla, ‘iyi hal’ indirimiyle ödüllendiriliyor. Uluslararası sözleşmelerden çekilerek ödüllendiriliyor.  AKP hükümetinin kadın bedeni üzerindeki tahakkümünden vazgeçmesi gerekiyor. Kadının nasıl doğuracağını, nasıl yaşayacağını, ne giyeceğini ve nasıl hayatta var olacağına kadın karar verecek. Buna ne kamu, ne iktidar, ne militarist güç ne de farklı bir dizayn karar verecek. Önemli hususların başında mahkemelerde uygulanan ‘iyi’ hal indirimi geliyor. Burada basının ve kamunun dili de çok önemli. Kadına yönelik işlenen suçlar, politik suçlar kapsamında değerlendirilip, ‘nitelikli suçlar’ grubuna alınarak cezalandırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

Yerel yönetimlere çağrı

Yerel yönetimlerin rolüne de değinen Aye Minaz, sözlerini şöyle tamamladı“Yerel yönetimlere önemli rol düşüyor. Kadına yönelik şiddetin kentlerde konuşuluyor olması gerekiyor. Bununla birlikte kadın politikalarının geliştirilmesi, belediyeler bünyesinde Jineoloji atölyelerinin daha aktif olması gerekiyor. Özellikle lise ve üniversite çağındaki kadınlarla tartışılması gerekiyor. Yerel yönetimlerde cinsiyete dayalı bir bütçenin olması ve bütçeyle ilgili taleplerin alınması gerekiyor. Kadına yönelik şiddet istasyonlarının açılması, Alo Şiddet hatlarının açılması, kadın platformları ve kurumlarıyla eş güdümlü çalışma yürütülmesi gerekiyor. Gittiğimiz her mahalle de, her sokakta şiddet var. Bu yüzden yerel yönetimlerin ciddi bir şekilde kafa yorması gerekiyor.” WAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.