AKP-MHP, 12 Eylül'ün varisidir

Hacay Yılmaz

Hacay Yılmaz

  •  12 Eylül, hukuksuz, faşist darbeydi. Şimdiki iktidar, 12 Eylül’ün üzerine çıkan bir hukuksuzlukla iktidarını devam ettiriyor” diyen Hacay Yılmaz, bunun da sona erdirileceğini belirterek, toplumun umuduna ve devam eden mücadeleye dikkat çekti.

Kürtlerin 12 Eylül'ün oluşturduğu korku iklimini kırdığını belirten yazar Hacay Yılmaz, "AKP-MHP iktidarıyla devam eden rejimin karanlığını sonlandırmaya çok yakınız" dedi. 

12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 42 yıl geçti. Türkiye’de sosyalist ve işçi sınıfı hareketinin yükseldiği, Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin yeni hamle başlattığı bir döneme denk gelen darbe, toplumu tüm demokratik unsurlarıyla ezmeye çalıştı. Başında Kenan Evren’in bulunduğu cunta, iktidara el koyarak Türkiye Meclisi ve Süleyman Demirel'in başbakan olduğu hükümetin faaliyetine son verdi. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı, sıkıyönetim ilan edildi, yurt dışına çıkışlar yasaklandı. Yasama yetkisini kullanmak üzere Kenan Evren başkanlığında kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi kuruldu.

Siyasi partiler ve sendikalar kapatılırken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yöneticileri tutuklandı ve idamla yargılandı. Resmi rakamlara göre; 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi askeri mahkemelerde yargılandı. Cezaevlerinde ise 171’i işkence sonucu olmak üzere yaklaşık 300 kişi yaşamını yitirdi, 48 kişi idam edildi. Yine bu dönem 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Dönemin tanıklarından Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi Üyesi yazar Hacay Yılmaz, aylarca Gayrettepe Siyasi Şube’de ağır işkencelere maruz kaldı; Metris, Çanakkale cezaevlerinde yaklaşık 5 buçuk yıl tutuldu.

Korku iklimini kırdılar

Yılmaz, “12 Eylül’de yüz binlerce insan gözaltına alındı, on binlercesi tutuklandı. 50’nin üzerinde insan idam edildi, 10 binlerce insan ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 12 Eylül’de çıkarılan yasalarla grevler, sendikal örgütlenmeler, ifade özgürlüğü yasaklandı. 12 Eylül aynı zamanda ülkeyi işkencehaneye çevirdi. Tutuklanmanın yanı sıra insanlar işkenceden geçirildi. Cezaevleri de işkence ve ölüm haneydi. Bu anlamda 12 Eylül, Türkiye tarihinin en karanlık dönemi olarak tarihe geçmiş oldu” dedi. Bu karanlık tabloya karşı ilk ciddi direnişlerin cezaevlerinde başladığını ifade eden Yılmaz, tutsakların kimliksizleştirme ve tek tip kıyafete karşı ciddi bir direniş verdiğini hatırlattı. 12 Eylül’ün oluşturduğu korku iklimini kırmada Kürt Özgürlük Hareketi'nin öncülük ettiğini sözlerine ekleyen Yılmaz, “Büyükşehirlerde sol-sosyalist hareketler gerilerken, Kürdistan’da Özgürlük Hareketi halkı yeniden kucaklayarak 12 Eylül cuntasının ve sonrasındaki faşist iktidarların karşısında muhalefet olmaya başladı” diye konuştu. 

İşçi direnişleri ayağı

12 Eylül’den çıkışın bir diğer ayağının ise işçi hareketleri olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: “Özellikle 1987'deki Netaş Grevi işçi sınıfında 12 Eylül cuntasına karşı hak arama mücadelesinde bir sıçrama oldu. 1989'a gelindiğinde kamu işçilerinin Bahar eylemleri ve arkasından 1991’deki Zonguldak maden işçilerinin eylemleri, aynı yıl işe gitmeme direnişleri oldu. İşçi sınıfı, 12 Eylül karanlığını aralamaya başladı. İşçi sınıfı güçlü bir çıkış yapınca her toplu sözleşme döneminde ciddi eylemler oldu. Buna karşı ise 1990’lardan itibaren özelleştirme ve taşeronlaştırma başladı. İşçi sınıfındaki bölünme ve örgütsüzleştirme, AKP ile birlikte tavan yaptı. 700-800 bin kamu işçisinin sayısı bugün 200 bine kadar düşmüş durumda. Özelleştirme sonucu sayısız kamu fabrikası kapatıldı. İşçi sınıfının bu büyük mücadelesi de bu özelleştirme operasyonuyla bugünkü seviyeye gelmiş oldu.”

 

 

12 Eylül, AKP-MHP'de

“AKP-MHP iktidarı 12 Eylül’ün felsefesini devam ettirdiğini söyleyebiliriz” diyen Yılmaz, iki rejim arasında birçok benzerlik olduğuna dikkat çekti. İki rejiminde faşist, dikta rejimler olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları dile getirdi: “12 Eylül’de de toplumsal muhalefete, Kürtlere, işçilere, sosyalist harekete yönelik baskı ve şiddet vardı. Şimdi de 12 Eylül’ü katlayacak bir şekilde baskı ve şiddet devam ediyor. 12 Eylül mahkemeleri askerlerden oluşuyordu. Şimdi yargıçlar AKP-MHP iktidarı apoletleriyle kararlar veriyor. 12 Eylül, işçi hareketine, sosyalistlere, farklı inançlara, Kürtlere düşmandı. AKP bunu daha da üst düzeyde devam ettiriyor. Cezaevlerinde işkence çok yoğundu ve idamlar vardı. Şimdi 12 Eylül’ü aratmayacak şekilde cezaevlerinde insanlar yaşamlarını yitiriyor. 12 Eylül’deki idamları aratmayacak şekilde hasta tutsaklar tedavi edilmeyerek, ölüme terk ediliyor. Sonuç itibarıyla 12 Eylül, hukuksuz, faşist darbeydi, şimdi ki iktidar 12 Eylül’ün üzerine çıkan bir hukuksuzlukla iktidarını devam ettiriyor.” 

Fazlasıyla umut da var

Bu kadar karanlığa rağmen toplumun 12 Eylül’e göre daha umutlu olduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Başlı başına toplumun umudu olan bir HDP var. Yakın zamanda bu rejimi değiştirebilecek şekilde toplumda ciddi bir gelişmenin de olduğunu görüyoruz. AKP-MHP iktidarının bu kadar pervasızlaşması da kendi sonunu görmesidir. Bu rejimin karanlığını sonlandırmaya 12 Eylül’ün karanlığının aralanmasından çok daha yakınız. Nasıl ki 12 Eylül karanlığından bugüne gelindiyse bugün de kısa sürede bu karanlıktan daha güçlü çıkacağız. HDP’nin mücadelesi de fazlasıyla bu umudu veriyor. HDP var. Emek ve Özgürlük İttifakı var. Kimse çaresiz değildir.”   MA/İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.