Alim de olsa erkek…

Kadın Haberleri —

.

.

  • Sekiz sayfalık ders notunun tamamı onun el yazısıyla yazılmıştır, ama ismi hiçbir yerde geçmez. Aynı yıl, aile dostları Conrad Habicht ile ultra hassas volt ölçer icad edip patentini alırlar. Mileva’nın adı, burada da yoktur.

EYLEM KAHRAMAN

Mileva Mariç, 1875 yılında zengin bir ailenin kızı olarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içindeki Sırbistan’da doğar. Yeteneği fark edilince, eğitim alması için Novi Sad’da özel bir kız okuluna yollanır. Liseyi bitirdiği dönemde Sırbistan’da kız öğrenciler üniversiteye alınmadığından, yüksek öğrenim yapmasına izin verilen tek yer olan Zürih’e gönderilir. Burada yarım dönem tıp okuduktan sonra, hep aklında olan matematik ve fizik eğitimine başlar. Mileva, okuldaki tek kadın öğrencidir ayrıca.

Üniversitede tanışırlar

Albert Einstein ile 1896 yılında Zürih Politeknik Üniversitesi’nde okurken tanışırlar. Albert, derslere pek girmeyen biridir. Mileva ise düzenli olarak okula giden, derslerini planlı bir şekilde çalışan, notları yüksek bir öğrencidir. İkisi arasında hep bir çekişme olsa da, tüm ödevlerde ortak çalışır, müfredat dışındaki problemler üzerine birlikte kafa yorarlar.  

Okulu bitiremez

1900 yılında 4.91 not ortalaması ile zar zor mezun olan Albert, Mileva’ya evlilik teklifinde bulunur. Evlenme teklifini, “erkek meslektaşlarım kadar iyi bir fizikçi olabileceğime inanıyorum” diyerek geçiştiren Mileva, 4 alır ve sınavı veremez. İkinci kez girdiği sınavı ise hamileliği nedeniyle kaybedince, okuldan mezun olamaz. Albert, evlilik dışı doğan Lieserl adındaki kız çocuğundan mektupla haberdar olur, ancak onu hiçbir zaman görmez, görmek için de bir çaba harcamaz. Doğum kayıtlarına rastlanılmayan bu çocuğun varlığı ölümlerinin ardından, birbirlerine yazdıkları mektuplardan anlaşılır. Albert’ten Mileva’ya gönderilen 43 mektup muhafaza edilirken, Mileva’nın sadece 10 mektubunun günümüze ulaşması da oldukça düşündürücüdür.

Evlilik kararı aldıklarında, Albert’ten üç yaş büyük, farklı bir dini ve kültürel geçmişi olan gelin adayı Albert’in ailesi tarafından istenmez. Sanayici baba Hermann Einstein, bu evliliği engellemek için Albert’e iş bulmadan evlenemeyecekleri şartını koşar. 

Emeği yok sayılır

1900 yılında Albert ile Mileva ilk ortak makalelerini yazar, ancak makalenin altında sadece Albert’in adı yer alır. Bu makaleye ve uzun iş arama çabalarına rağmen fizikçi olarak iş bulamayan Albert, 1902’de İsviçre Patent Enstitüsü’nde doktorasını yapar. Bir yıl sonra evlenirler. Albert, haftanın altı günü sekiz saat çalışırken, Mileva ev işleriyle ilgilenir. Akşamları ise birlikte fizik çalışmalarını sürdürürler. 

İsmi hiçbir yerde yoktur

1905 yılı geldiğinde, Albert Einstein’in kariyerinde bir “mucize” gerçekleşir. O yıl, beş akademik çalışması yayınlanmış, yirmi bir makaleye yorum yazmış, molekül boyutları hakkındaki tezini de sunmuştur. Mileva, tüm bu süreçlerde Einstein’ın yanındadır ve  başarısında büyük bir katkısı olduğu halde, ona hiçbir atıf yoktur. Orijinal el yazmaları da Albert tarafından sonradan tahrip edilir.

1908 yılında Albert, üniversitedeki ilk dersini verir. Sekiz sayfalık ders notunun tamamı Mileva’nın el yazısıyla yazılmıştır, ama ismi hiçbir yerde geçmez yine. Aynı yıl, aile dostları Conrad Habicht ile ultra hassas volt ölçer icad edip patentini alırlar. Mileva’nın adı burada da yoktur. Kendisine bunu soran ailesi ve arkadaşlarına şöyle yazar Mileva: “Adım neden geçsin ki? İkimiz birlikte taş gibiyiz!”

Evlilik bitse de şiddet sürer

Albert, 1912’de kuzeni Elsa’ya aşık olunca, evlilikleri de sona erer. Einstein, bir avukat tarafından hazırlanan boşanma protokolünde maaşının yarısının altında, üç ayda bir 5 bin 600 Reischmark yıllık nafaka ödemeyi kabul eder. Protokolün bir maddesi de Albert’in Nobel ödülü kazanması durumunda Mileva’nın ödülün parasal kısmını almasını içerir. 1921 yılında Albert Einstein Nobel ödülünü kazandığında Mileva’ya vermesi gereken parayı ödemeyerek, bunun iki oğlunun hakkı olduğunu belirtir. 
Mileva ilkin buna karşı çıkar, ancak Albert Einstein, o büyük deha (!), aşağılayarak susturur onu ve ödül parasını çok sonradan verir Mileva’ya. 

Erkeğe ün, kadına sefalet

Mileva, bu parayla iki apartman dairesi alır. Bir süre buradan gelen kiralarla ve verdiği özel derslerin geliriyle yaşar. Albert ve Mileva’nın oğullarından biri şizofrendir, tedavisi için de sürekli para gerekir. Mileva, her iki dairesini de satmak zorunda kalır bu nedenle ve ömrünün geri kalanını fakirlik içinde geçirir. Albert Einstein ise dünyanın en meşhur bilim insanlarından biri olur.
Mileva Mariç, zekidir, yeteneklidir, ama kadın bilincinden uzaktır ne yazık ki. Dört yanını kuşatan eril tahakküme boyun eğer. Sömürülmeye ve yok sayılmaya karşı sessiz kalır, baş kaldırmayı aklının ucundan bile geçirmez. Kendisini ev işleriyle oyalar hep. Bunun sonucunda da giderek yalnızlaşır ve sonunda tüm özgüvenini kaybeder. Bir fizik ve matematik dehası olan ve Einstein’ın Görecelik Teorisi’ne büyük katkıları bulunan Mileva, eril zihniyetin acımasız çarkında böylece yok olup gider.

Kaynakça: 
* Mileva Einstein oder die Thorie der Einsamkeit, Slevenka Drakulic, Aufbau Verlag; 
* Frau Einstein, Marie Benedict, Kipenheuer&Witsch

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.