Almanya, Kürt politikasına yön vermeli
Dünya Haberleri —

Nicole Gohlke
- Sol Parti Milletvekili Nicole Gohlke: Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu'da barış ve eşitlik temelinde yeni bir siyasi dönem için geniş kapsamlı bir tekliftir. Almanya'nın Kürt politikasına yeniden yön vermek için bu fırsatı değerlendirmemesi büyük bir hata olacaktır.
GÖZDE GÜLER/BERLİN
Almanya’da PKK yasağı uzun süredir tartışma konusu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaştığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından, barış sürecine dair beklentiler yeniden yükselirken Alman devleti, Ortadoğu’daki gelişmelere ve silah bırakma çağrılarına rağmen Türkiye ile sürdürdüğü stratejik ortaklık yaklaşımında ısrar ediyor.
Federal Parlamento Sol Parti (Die Linke) Milletvekili Nicole Gohlke, Kürt Halk Önderi’nin 27 Şubat’ta yaptığı çağrının Alman devletinin Kürt politikasının yeniden gözden geçirmesi için bir fırsat olduğunu söyledi. Gohlke, “Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu'da barış ve eşitlik temelinde yeni bir siyasi dönem için geniş kapsamlı bir tekliftir” dedi.
PKK yasağından yargılandı!
Nicole Gohlke, 18 Ekim 2014 tarihinde Münih'te DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarının protesto edildiği gösteriye konuşmacı olarak katılmış ve burada PKK bayrağını havaya kaldırmıştı. Ardından gözaltına alınmış, akabinde ise Federal Parlamento Dokunulmazlıklar Komisyonu tarafından dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanmasına başlanmıştı. Gohlke, PKK bayrağı kaldırdığı gerekçesiyle yargılandığı davada ise 1000 Euro para cezasına çarptırılmıştı. Aynı dönem Sol Partili 10 milletvekili de parlamento içerisinde PKK bayrağı kaldırarak Gohlke’ye destek olmuştu.
Kimse cesaret edemedi
Kendisi de Almanya’daki PKK yasağının mağdurlarından biri olan Nicole Gohlke, günümüzde artarak devam eden Alman devletinin Kürtlere yönelik baskıcı politikasının Merkel hükümetinin Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği tavizlerin sonucu olduğuna dikkat çekti.
“Acı gerçek şu ki, Alman hükümeti Türkiye'yi her zaman stratejik ve ekonomik bir ortak olarak gördü. Mültecileri Avrupa'dan uzak tutmak için Türkiye ve Erdoğan'a milyarlarca Euro’nun akıtıldığı 2016 AB-Türkiye anlaşmasıyla AB, insan hakları ihlallerini bilerek kabul etti. Bu anlaşmayla Erdoğan'ın eline Avrupa üzerinde bir kez daha koz verilmiş oldu. Sonuç olarak, anlaşmayı destekleyen o zamanki Merkel hükümeti de Erdoğan'ın Kürtlere karşı baskıcı tutumundan kısmen sorumludur. Kimse Türk hükümetinin çıkarlarına aykırı bir şey yapmaya cesaret edemedi. Bu hala mevcut Kürt politikasının ana nedenlerinden biri."
Gözden geçirme fırsatı doğdu
Kürt Halk Önderi’nin silah bırakma çağrısının Alman hükümetine tutumunu yeniden gözden geçirme fırsatı doğurduğuna işaret eden Gohlke şunları aktardı: “Öcalan’ın silah bırakma çağrısıyla birlikte, Alman hükümetinin artık PKK’yi yasaklı örgütler listesinden çıkarma ve Türkiye lehine sürdürdüğü tek taraflı politikayı gözden geçirme sorumluluğu doğmuştur. Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu'da barış ve eşitlik temelinde yeni bir siyasi dönem için geniş kapsamlı bir tekliftir. Almanya'nın Kürt politikasına yeniden yön vermek için bu fırsatı değerlendirmemesi büyük bir hata olacaktır.”
Radikal bir değişim olmalı
2014 yılında Kobanê'deki direniş sırasında Almanya'daki PKK yasağını protesto eden ve bu nedenle yargılanan Nicole Gohlke günümüzde Kürtleri kriminalize etmenin yanında Filistin’le dayanışmanın da suç haline getirilmek istendiğini belirterek şunları söyledi: "Burada nihayet radikal bir paradigma değişimi olmalı. Filistinlilerin insan haklarının ayaklar altına alındığı Gazze'deki savaşla bağlantılı olarak protestoların bir kez daha kriminalize edilmesine tanık oluyoruz mesela. Bu hem Filistin hem de Kürt bölgelerindeki insan hakları açısından acilen düzeltilmesi gereken feci bir gelişmedir. Ve nihayet sadece Alman ekonomik çıkarlarını gözeten değil, aynı zamanda insan haklarını tutarlı bir şekilde dikkate alan bir dış politikaya ihtiyacımız var. Bu aynı zamanda Almanya'daki aktivistlerin lehine olacaktır."
Anayasayı Koruma Dairesi gereksiz
Nicole Gohlke, 2015 yılına kadar Bavyera Anayasayı Koruma Dairesi tarafından gözlem altında tutuldu. Bugün hala birçok aktivist benzer şekilde takip ediliyor. Anayasayı Koruma Dairesi’nin “kaldırılması gereken işlevsiz bir kurum” olduğuna vurgu yapan Gohlke şunları ekledi: “Gözlem altında olmak çok vahim bir durum ve bazen mesleki yasaklar ya da misillemeler yaşam için geniş kapsamlı ve kötü sonuçlar doğuruyor. Protestolar bariz bastırılıyor. Bu nedenle 'aşırı solcu' veya 'anayasa karşıtı' olarak gözlemlenmek ve sınıflandırılmak aktivistler için ağır bir yüktür ve kamusal alandaki protestolarını suç haline getirir. Nihayetinde Anayasayı Koruma Dairesi, kaldırılması gerekecek kadar işlevsiz olduğunu pek çok kez ispatlamış bir kurumdur."
Almanya net bir tavır almalı
Yeni Suriye'nin Kürtlere ve diğer azınlıklara karşı nasıl davranacağının şu anda tamamen belirsiz olduğuna işaret eden Nicole Gohlke, "Özellikle kısa bir süre önce kabul edilen yeni anayasa farklı etnik gruplarını ve onların özerkliklerini tanımıyor. Almanya azınlıklara, kültürlerine ve dinlerine saygı gösterilmesi konusunda net bir tavır almalıdır. Alman hükümeti, Suriye'ye yönelik çok övündüğü değerler odaklı dış politikası doğrultusunda net bir dil bulmalıdır” diye ekledi.