Avukat Tarım: Musa Orhan yönlendiriliyor

Dosya Haberleri —

Avukat İlyas Tarım

Avukat İlyas Tarım

  • Kürt hareketini tasfiyeye dönük ciddi fiziki müdahaleler var. Çöktürme planı da bu politikanın bir ayağı. Her ne kadar elimizde somut bir delil olmasa bile özellikle Diyarbakır, Şırnak, Batman ve Mardin gibi kent savaşlarının yaşandığı şehirlerde genç kadınlara dönük tecavüz uygulamaları bağlamında bir programın devreye konulduğuna ilişkin duyumlar alıyoruz.

MIHEME PORGEBOL

Uzman çavuş Musa Orhan tarafından haftalarca alıkonularak tecavüz edilen, ardından da intihar ederek canına kıyan İpek Er'in ailesinin avukatı İlyas Tarım, davanın ayrıntılarını anlattı. Avukat İlyas Tarım, tecavüzcü asker Musa Orhan'ın kirli politikalar gereği korunup yönlendirildiğini ifade ederken bunca delile rağmen hala bir tutuklama gerçekleşmemesinin düşündürücü olduğunu ifade etti. Tarım, "Musa Orhan'ın yönlendirildiğini biliyoruz. Çünkü Musa Orhan'ın mahkeme huzurunda vereceği tüm ifadelerin dosyadaki somut delillerle çelişeceği biliniyordu. Bu yüzden de Musa Orhan'ın susmasının dosyaya kendi açılarından daha olumlu yansıyacağını gördüler ve Musa Orhan'a susma hakkı kullandırıldı" diyerek Orhan'ı savunan avukatın da eski bir asker olmasının dikkat çekici bir ayrıntı olduğunun altını çizdi.

Tecavüzcünün asker avukatı
Davanın ilk aşamasında tutuklanmayan tecavüzcü uzman çavuş Musa Orhan'ın Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı değerlendirme sonucu tutuklandığını hatırlatan Avukat İlyas Tarım, "Tutuklama kararından sonra şu an sanık müdafi olan avukat, dosyaya müdahil oldu. Sanık müdafi olan avukat daha önce astsubaylık yapmış, görevinden istifa etmiş, sonra hukuk fakültesini bitirip avukat olmuş ve şu an bu tür dosyalara bakan bir avukat. Bunu iyi okumak lazım"  ifadelerinde bulundu. 

Çöktürme planının bir ayağı
"2015 yılındaki kent savaşlarından sonra Kürt hareketini tasfiyeye dönük ciddi fiziki müdahaleler var. Kürt hareketini çöktürme planı da bu politikanın bir ayağı. Her ne kadar elimizde somut bir delil olmasa bile kent savaşlarının yaşandığı şehirlerde, özellikle Diyarbakır, Şırnak, Batman ve Mardin gibi şehirlerde genç kadınlara dönük tecavüz uygulamaları bağlamında bir programın devreye sokulduğuna ilişkin duyumlar alıyoruz" diyen Tarım, Musa Orhan'ın avukatının eski asker olmasının da bu bağlamda şüphe uyandırıcı olduğuna dikkat çekiyor. "İpek Er'in de mevzusunu bu programa eklemleyebiliriz" diyen Tarım, bu konuda sözlerine şöyle devam etti: "Netice itibariyle Musa Orhan tutuklandı. Tutuklanması üzerine sanığın avukatı Siirt 2. Ağır Ceza mahkemesine itirazda bulundu. Musa Orhan da tutukluluğunun üzerinden henüz 6-7 gün geçmesine rağmen serbest bırakıldı. 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanki dosya neticeye varmış, sanki İpek Er'in rızası varmış gibi bir değerlendirme yaparak Musa Orhan'ın tahliyesine karar verdi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi bu hususu değerlendirirken sadece tutukluluğa ilişkin bir değerlendirme yapması gerekirken kendisine verilen yetkiyi aşarak dosyayı esastan da gördü ve Musa Orhan'ı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Son girdiğimiz duruşmadan bir ay öncesine kadar da dosyayı takip eden Cumhuriyet Savcısının mahkemeye Musa Orhan'ın tutuklanmasına ilişkin talepleri oluyordu ama çok ilginçtir ki son duruşmada tutukluluğa ilişkin bir talebi olmadı." 

Dosyada çok ciddi bir delil
22 Eylül tarihinde dosyaya çok ciddi ve somut bir delil girdiğini belirten Avukat İlyas Tarım, şöyle devam etti: "Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarından alınan bir rapor var. Musa Orhan'ın evinde yapılan aramada ele geçirilen battaniye ve yastık kılıfı gibi malzemelerin üzerinde İpek Er'in kanı ve Musa Orhan'ın sperm sıvıları karışmış şekilde bulundu. Buna rağmen mahkeme bu somut delili değerlendirmeyerek Musa Orhan'ın tutuksuz yargılanmasına hükmetti. Biz elbette buna itiraz edeceğiz. Ama cumhuriyet savcısının tavrı çok ilginç geldi bize. Elimizde çok ciddi ve somut bir delil olmasına rağmen, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarının raporuna rağmen cumhuriyet savcısı Musa Orhan'ın tutukluluğunu istemedi. Daha dosyada böyle bir delil yokken tutuklanma talep eden savcı, sonrasında bu çok ciddi ve önemli olan delili göz ardı ederek tutuklama talebinde bulunmadı.”

Sürüncemede bırakılmak isteniyor
Musa Orhan'ın çelişkili tutumları olduğunu da belirten Tarım, "Musa Orhan ilk zamanlarda her şeyi reddediyordu. İpek Er'i tanımadığını bile iddia ediyordu. Kesinlikle bir münasebetleri olmadığına dair beyanları vardı. Bir insan eğer ki masumsa mahkemede susma hakkını kullanmayı tercih etmez. Elbette ki susma hakkı herkesin en doğal haklarından biridir fakat Musa Orhan'ın yönlendirildiği hususunda çok ciddi şüphelerimiz var. Hatta artık sadece şüphe değil, Musa Orhan'ın yönlendirildiğini biliyoruz. Çünkü Musa Orhan'ın mahkeme huzurunda vereceği tüm ifadelerin dosyadaki delillerle çelişeceği biliniyordu. Bu yüzden de Musa Orhan'ın susmasının dosyaya kendi açılarından daha olumlu yansıyacağını gördüler. Bu bağlamda Musa Orhan'a susma hakkı kullandırıldı" ifadelerini kullandı.
Batman'da Musa Orhan hakkında intihara sürükleme gerekçesiyle bir başvuruda bulunduklarını da belirten Tarım, bu dosyada da delillerin toplandığını belirtti. "İntihara sürüklemenin TCK'daki karşılığı suçun maiyeti ve büyüklüğüne göre değişiklik gösteriyor ama biz en üst sınırdan, yani bilerek ve isteyerek bir insanın ölümüne sebep olmaktan kaynaklı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını talep ettik" dedi. "Bütün suçlamalarda sanıklar kendi aleyhlerinde beyanda bulunmaktan kaçınırlar. Hele hele beyanlar üzerinden yürütülen taciz, tecavüz gibi dosyalarda bunu daha sık görürüz. Musa Orhan bütün soruşturma aşamalarında cinsel münasebeti kabul etmedi" diyen Tarım, "Ama dosyadaki somut deliller, kriminal laboratuvarından alınan raporlar, Siirt Adli Tıp Kurumundan alınan raporlar, cinsel münasebeti doğruluyor. Cinsel organa organ ve cisim sokmasını doğrulayan raporlar mevcut olmasına rağmen Musa Orhan bunları kabul etmiyor. Mahkeme huzurunda bu raporlara dayanarak sorgusu yapılacaktı ama susma hakkını kullandığı için bu sorgu da yapılamadı" şeklinde konuşarak davanın sürüncemede bırakılmak istendiğini vurguladı.

Deliller karartılmaya çalışılıyor 
Musa Orhan'ın en başından beri delilleri karartmaya dönük çok yönlü hamleler yaptığını da söyleyen Avukat İlyas Tarım, bunların bazılarını şöyle özetledi: "Bizzat Musa Orhan'ın kendisinin kararttığı deliller var. Mesela olay örgüsü içerisinde İpek Er'in mektubunda ve savcılık huzurunda verdiği beyanlarda şu hususlar söz konusu: Kendisi daha önce bir eve götürüldüğünü, bu evde deliller olduğunu, sonrasında da Musa Orhan'ın evine götürüldüğünü belirtiyor. Polisler, İpek Er'in tarifi üzerinden Musa Orhan'ı gözaltına aldıktan sonra sözü edilen evin sokağına kadar götürüyorlar. Bu ev Musa Orhan'ın çalışma arkadaşlarından birinin evi. Oysa Musa Orhan burada tanıdığı hiç kimse olmadığına, o mahalleye dair hiçbir şey bilmediğine dair beyanlarda bulunuyor. Daha sonra soruşturmayı yürüten savcı onları o eve götüren taksiciye ulaşıyor. Tanık olarak dinlenen taksicinin beyanları da İpek Er'in beyanlarıyla örtüşüyor. Taksici, onları götürdükleri evin adresini veriyor. Daha sonra kolluk güçleri mahallede bir araştırma yapıyor. Bu araştırma sonucunda da söz konusu evde bir uzman çavuşun oturduğu, bu uzman çavuşun da Musa Orhan'ın yakın arkadaşı olduğu ortaya çıkıyor. Musa Orhan'ın bu eve sık sık geldiği mahalle sakinleri tarafından da teyit ediliyor. Bu tanıklık beyanı söz konusu evin sahibi tarafından yapılıyor ama daha sonra olay yeri inceleme ekipleri o eve gittiğinde her yerin temizlendiğine, kılıfların temizlendiğine, herhangi bir bulgu ve delil bulunmadığına dair bir tutanak tutuyor. Halbuki İpek Er'in beyanından hemen sonra o eve gidilseydi maddi gerçeğe dönük çok ciddi deliller elde edilebilirdi orada da.”

Çok ciddi bir dezenformasyon
Sosyal medya üzerinden bu işi örgütleyen, bire bir sanık avukatının beyanları üzerinden hareket eden bir güruh olduğunun altını çizen avukat, yoğun bir dezenformasyon çabası olduğunu vurguladı. Dezenformasyon kampanyasını yürüten bu güruhun toplumun kafasındaki belirgin talebi muğlaklaştırmaya çalıştıklarını belirtiyor. "Bunlar toplumun kafasında net ve belirgin talebi, yani Musa Orhan'ın İpek Er'e tecavüz ettiğine dair kanıyı muğlaklaştırıp Musa Orhan'ın tutuklanması talebini de olabildiğince muğlaklaştırmaya, toplumun kafasında çelişkiler yaratmaya ve bu belirginliği ortadan kaldırmaya dönük hamleler yapıyorlar. Bir yandan İpek Er'in ailesine de saldırı var. Bunlar mahkeme huzurunda da belirttiğimiz gibi dosyanın esasıyla alakalı durumlar değil. Çok ciddi bir dezenformasyon söz konusu. Zaten İpek Er tetiğe kendisinin bastığını, silahı kendisinin ateşlediğini söylüyor. Kaldırıldığı Beşiri Devlet Hastanesinde doktorlara, ambulanstaki şoföre, orada kendisine yardımcı olan personele kendisinin intihar ettiğini teker teker anlatmış ama ısrarla çok çirkin ve olayın ayrıntılarını saptırmaya yönelik girişimlerde bulunanlar var. İnsanın kendisine ateş edemeyeceğini, kol uzunluğunu hesaplayanlardan silahın uzunluğunu hesaplayanlara kadar, silahtaki boş kovanı kimin çıkarttığına kadar... " 
Bu dezenformasyonun amacının dikkatleri Musa Orhan'ın üzerinden çekmek olduğunu söyleyen Tarım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplumun hafızasına müdahale etmek istiyorlar. Musa Orhan'ın tutuklanması için 500 bini aşkın tweet atıldı. Toplumun İpek Er'i bu kadar sahiplenmesini istemiyorlar. Bu dosyayı popüler bir malzemeye dönüştürüp karşılıklı atışmalara, gereksiz tartışmalara boğmaya çalışıyorlar. Bununla da davayı muğlaklaştırıp toplumda ortaya çıkan bu sahiplenme duygusunu kırmaya çalışıyorlar. Sosyal medya üzerinden yaptıkları sataşmalarla bizden talep ettikleri esasen bu ama biz buna müsaade etmeyeceğiz. Dosyanın tartışılacağı yer mahkemedir. Eğer temiz ve gerçekten aydınlanmaya dönük bir talep olsa biz toplumu aydınlatma yükümlülüğümüzü de göz önünde bulundurarak açıklayabiliriz ama bunlar bizim her sözümüzün altında farklı bir şey bulup bizi farklı farklı örgütlerle ilişkilendirmeye, olayı olabildiğince farklı yönlere saptırmaya çalıştığı için biz bunlara cevap verme gereği duymuyoruz."

'Ailenin Orhan'la hiçbir tanışıklığı yok'
Ailenin Musa Orhan'la iyi ve sıcak ilişkileri olduğu iddiasının bile öne sürüldüğünü belirten İpek Er'in ailesinin avukatı İlyas Tarım, "Oysa ailenin Musa Orhan'la hiçbir tanışıklığı söz konusu değil. Hayatları boyunca Musa Orhan'ı görmüş değiller. Bizim müvekkillerimizle yaptığımız görüşmelerde buna ilişkin kesin ve net ifadeleri söz konusu. Musa Orhan'ı görmüş değiller, tanımıyorlar. İpek Er ve Musa Orhan'ın tanışıklığı sosyal medya üzerinden gerçekleşiyor. Yaklaşık bir yıllık bir diyalogları var. En son İpek Er evine döndüğünde babası feodal bir refleksle Musa Orhan'ın babasını arayıp durumu anlatıyor. 'Gurur duyduğun, üniformasıyla böbürlendiğin oğlun böyle bir duruma kalkışmış. Biz buna ilişkin sizi de bilgilendiriyoruz' diye bir konuşma gerçekleşmiş. Bunun dışında ailenin Musa Orhan'la hiçbir tanışıklığı yoktur" dedi.

'Mahkeme haddini aştı, tutuklamayı kaldırdı'
Tarım, Musa Orhan'ın acilen tutuklanması gerektiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: "Çünkü kendisinin delilleri karartmaya dönük birçok hamlesi söz konusu. Tanıklar üzerinde ciddi baskı kurabilir. Kaçma şüphesi söz konusu. Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde görülen benzer bir başka dava var. Bu davada bizim dava dosyamızda bulunan delillere benzer hiçbir delil olmamasına rağmen mahkeme, sanığın tutuklanmasına karar vermiş. Bizim dosyamızda ise bunca delile rağmen Musa Orhan'ın tutuklanmasına dair bir karar çıkmamasının bizce iki nedeni var. Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinin bunları göz önünde bulundurarak Musa Orhan'ı tutuklaması gerekirdi ama tutuklamamaya neden olarak sayabileceğimiz iki husus var: İkinci Ağır Ceza Mahkemesinin baskısı olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Musa Orhan hakkında tutuklama kararı verseydi, dosya itiraz üzerine Siirt İkinci Ağır Ceza Mahkemesine gidecekti ama Siirt İkinci Ağır Ceza Mahkemesi daha önce Musa Orhan hakkında dosyanın esasına girip haddini aşarak tutuklama kararını kaldırdı. İkinci husus ise toplumda gelişen karşı tepkiydi.  Kahraman Türk askeri algısını yıkmamak adına Musa Orhan tutuklanmadı. Tüm bu bilgiler ışığında biz bunun ve buna benzer tecavüz olaylarının artık bir devlet politikası olduğunu düşünüyoruz."

'Mağdurun geçmişi var, tecavüzcünün yok'
"Biz Musa Orhan'ın geçmişine dair de İnsan Hakları Derneği ve diğer sivil toplum kuruluşlarının kaynaklarını araştırdık. Onlara Musa Orhan'la ilgili herhangi bir başvuru yapılmamış. Musa Orhan'ın geçmişinin araştırılmasına dönük mahkemeye de talepte bulunduk ama dosyaya herhangi bir evrak sunulmadı. Tam aksine herhangi bir talep olmamasına rağmen İpek Er'in ailesinin tüm geçmişi, tüm ayrıntılarıyla dosyaya alınmış. Yargılanan Musa Orhan'ın geçmişi dosyada yok ama mağdur tarafın tüm geçmişi hiçbir talep olmadan bir şekilde dosyaya girmiş. Ne şekilde girdiğini de bilmiyoruz. Mahkeme istememiş, savcılık istememiş ama ailenin geçmişi dosyada. Bu ciddi bir araştırma konusudur. Biz dosyayı takip ediyoruz. Her ne kadar bireysel ve münferit bir olay gibi görünse de biz bu davanın toplumsal bir yanı olduğunu da görüyoruz. Bu şahsın cezalandırılması için ailenin avukatları olarak elimizden geleni yapacağız."

 

Korkmaz: Bu bir özel savaş politikası

İpek Er davasıyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız HDP Batman İl Eşbaşkanı Songül Korkmaz ise Orhan'ın beyanlarını hatırlatarak, "Musa Orhan'ın güvendiği birileri var. Üniformalı oldukları için tecavüz etme hakkını görüyorlar kendilerinde. Bu durumda biz kadınlar olarak bunu asla kabul etmeyeceğiz. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı. Musa Orhan'ın avukatının da tecavüzü meşrulaştırmaya dönük çabaları olduğunu belirten Korkmaz son zamanlarda kadın bedenine dönük saldırı, taciz ve tecavüzlerin artmasıyla ilgili olarak da "Bu son süreçte Şırnak, Batman, Ağrı ve diğer merkezlerdeki olayları bir araya getirdiğimiz zaman tüm bunların bir devlet politikası olduğunu görüyoruz. Musa Orhan'ın ifadesine ve şu anki tabloya baktığımız zaman bunun bir özel savaş politikası olduğunu söyleyebiliriz. Devlet Kürdistan'da bilinçli olarak böyle bir politika uyguluyor" dedi. 
"Eğer Dersim gibi bir yerde Gülistan Doku bir yıla yakındır kayıpsa ve bulunamıyorsa bunun üzerinin örtüldüğü sonucu çıkar. Çünkü Dersim her tarafı kameralarla gözetilen küçücük bir il. Eğer atılan her adım bile takip edilebiliyorsa ve Gülistan Doku hala bulunamıyorsa bulunmak istenmiyor demektir. Gülistan Doku'nun da bulunması için, İpek Er için de adaletin sağlanması için ve bize bugüne kadar ulaşmayan bütün kadınların mücadelesini vermek için üzerimize düşeni her zaman yapacağız" diyen Korkmaz, devletin bu politikaları uygulayarak kadınlara bir mesaj vermek istediğinin de altını çizdi. "Devlet bu politikaları uygulayarak gençlerimizi yozlaştırmak, toplumdan koparmak ve onlar üzerinde tahakküm kurmak istiyor. Yoksa gençlerimiz neden göz göre göre uyuşturucu batağına sürükleniyor" diye soran Korkmaz, benzer bir politika olarak devletin Kürdistan'daki uyuşturucu politikalarını da hatırlattı. Devletin yıllardır benzer politikalar uyguladığını fakat son süreçte bu politikaların şiddetini artırdığını belirten Korkmaz, "Devlet yıllardır bu politikaları uyguluyor ama hiçbir zaman başaramadı ve başaramayacak da" dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.