Babamın son bakışı gözlerimde kaldı
Kadın Haberleri —
30 yıl tutsaklıktan sonra tahliye edilen ve dışarıda 51 günün ardından yaşamını yitiren Abdulhalim Kırtay’ın kızı Herdem Merwanî, babasını anlattı:
- 2001 yılında ikimiz de cezaevindeydik. Batman’da cezaevinde ilk görüşmemizde birbirimize hitap etmede zorlandık. Birbirimize ‘heval’ derdik. Ancak duygusal bir bağımız da vardı. Ona 'baba' diye hitap etmemi isterdi. Ben de ‘kızım’ demesini. Hep cezaevi ortamında yan yana geldik. İçimde büyük bir özlem var. ‘Özlemin rengi nedir?’ diye sorarsanız babam derim.
- Babamın öldüğü gün benim için yer ve göğün inlediği bir gündü. Acısı yüreğimde büyürken özlemi de büyüyor. Amaçları ve hayalleri vardı, bu uğurda gitti. ‘Ben ölebilirim de yaşayabilirim de ama sizin her zaman güçlü olmanız gerekiyor’ derdi. Son anına kadar hastane odasında şarkı söyledi. Son bakışı gözlerimde, son sözleri yüreğimde kaldı. Bize mücadelesini vasiyet etti.
ERDOĞAN ALAYUMAT
Abdulhalim Kırtay, 1993'te Amed’in Farqîn (Silvan) ilçesinde gözaltına alındı. Ağır işkencelerden sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde çeşitli hastalıklara yakalandı; 3 fıtık ameliyatının yanı sıra ileri derecede prostat, diyabet, yüksek tansiyon ve hemoroit hastalıklarıyla mücadele etti. Kasım 2022'de, İzmir Menemen Devlet Hastanesi'nde 4 gün boyunca elleri kelepçeli bir şekilde tedavi edildi. 75 yaşındaki Abdulhalim Kırtay uzun yıllar kamuoyunun tüm çağrılarına rağmen tahliye edilmedi. 30 yıl cezaevinde kaldı. Cezasının bitimine 2 aydan kısa bir süre kala 22 Mart 2023’te tahliye edildi ama 51 gün yaşayabildi. Tedavi gördüğü Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 12 Mayıs 2023 tarihinde yaşamını yitirdi.
13 yaşında zindanla tanışır
Farqîn’de 1979 yılında dünyaya gelen Herdem Merwanî, Abdulhalim Kırtay’ın kızı ve aynı zamanda şair. Amed’de yaşayan Merwanî’nin 2021 yılında Kürtçe şiirlerinden oluşan 'Reqsa Perperîkan’ kitabı çıktı. Kaleme aldığı yeni şiirlerini yakında zamanda bir kitapta bir araya getirmeyi planlıyor. O da henüz 13 yaşındayken cezaeviyle tanışır. 1992 yılında hakkında verilen ifadeler gerekçe gösterilerek evine yapılan baskınla gözaltına alınır. DGM’lerde yargılanarak “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılır. Yaşı küçük olduğu için cezasında indirime gidilir ve çocukluğunun neredeyse tümünü cezaevinde geçirir.
Yaşamının 15 yılını demir parmaklıklar arasında geçiren Merwanî, ilk olarak 1992 yılında tutuklanır ve 8 yıl cezaevinde kalır. Tahliye edildikten bir yıl sonra tekrar tutuklanır ve bu kez de 5 yıl kalır. 5 yılın ardından serbest kalır, birkaç yıl sonra tekrar tutuklanır ve 2 yıl daha cezaevinde kalır.
Kırtay 50 gün işkenceden sonra tutuklandı
Merwanî, cezaevine girdikten kısa bir süre sonra babası gözaltına alınır ve 50 gün ağır işkencelere maruz kalır. Baba Abdulhalim Kırtay gözaltına alındıktan sonra aile uzun süre kendisinden haber alamaz. Kırtay’ın kaybedildiğini düşünen aile 50 gün sonra gözaltında olduğunu öğrenir.
Babayla hapiste karşılaşma
2001 yılında baba Kırtay, Yozgat’ta cezaevindeyken Merwanî de Batman’da cezaevindedir. Babası kızının bulunduğu cezaevine gitmek için sevkini ister. Kısa süre sonra Batman cezaevine sevk edilen baba Kırtay ile kızı yıllar sonra görüşme imkanı bulur. Merwanî, ilk görüşmelerini şu sözlerle anlatıyor: “Baba-kız olduğumuz için cezaevinde iç görüşe çıkabiliyorduk. Haftada bir kez kapalı, ayda bir kez de açık görüşümüz vardı. Babamla ilişkilerimin en fazla geliştiği yıl bu yıl oldu. O yüzden benim için o yıl çok önemli bir yıldı. Hem yoldaşlık hem de yıllardır babamdan uzak olmamdan kaynaklı düzgün bir ilişki geliştirememiştik. Ama o yıl babamla yaptığım açık ve kapalı görüşlerde hem yoldaşlık ilişkilerim gelişti hem de duygusal bir bağ kurabildim.” İlk görüşmede birbirilerine hitap etmede çok zorlandıklarını söyleyen Merwanî, şöyle devam ediyor: “Birbirimize ‘heval’ derdik ama o bu hitaptan bazen rahatsız olurdu. Evet biz hevaliz ama aynı zamanda duygusal bir bağımız vardı. Ona 'baba' diye hitap etmemi isterdi. Ben de ‘kızım’ demesini. Ama bu hitapta bile çok zorlanırdık. O kadar istememize rağmen birbirimize bu şekilde hitap edemezdik. Bu durum içimizde dert olarak kaldı. Babam çocuklarına çok bağlıydı. Kız çocukları olarak hep onun sevgisine hasret büyüdük.”