Bakırköy Cezaevi önünde eylem

  • Bakırköy Cezaevi önünde yaptıkları eylemle cezaevlerindeki ölümlere dikkat çeken MATUHAY-DER Eşbaşkanı Esin Çelik, hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılmasını istedi. 

Marmara Tutsak ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER), cezaevlerinde yaşanan ölümlere ilişkin “Politik tutsaklara özgürlük” şiarıyla Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı. Eyleme, tutuklu aileleri, Barış Anneleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşbaşkanı Cengiz Çiçek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm’ün aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. “Hasta tutsaklara özgürlük cezaevleri cenaze evleri olmasın” pankartı açan kitle “Biji berxwedana zindanan” ve “Hasta tutsaklara özgürlük” sloganları attı. 

HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol, demokratik bir ülkenin en önemli sicilinin cezaevlerindeki tutumu olduğunu belirterek, “Eğer ahlaki davranılmıyorsa bunun sonu bir fecaattir. Şu an cezaevinde bu durum yaşanıyor. Bu ölümler kabul edilebilir değildir. Binlerce tutsak şu an tedavi dahi olamamaktadır. Onun için tutuklular bir an önce tahliye edilmelidir. Talep edilen şey hak ve özgürlüklerin birinci koşuludur. ATK’nin siyasi saiklerle verdiği kararlarını geri çekip bilimsel kararlar vermesi gerekir. İnsanları kaygı içinde bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Hasta tutuklularımıza düşman hukuku uygulamaktan vazgeçin” dedi.

MATUHAY-DER Eşbaşkanı Esin Çelik de cezaevlerinde süreklileşen tecrit, baskı, işkence, çıplak arama, kelepçeli muayenelerden dolayı tedavi edilmeyen hasta tutsakların yaşamını yitirdiğini dile getirdi. Cezaevlerinde uygulanan ceza infaz sistemiyle tutsaklar ve ailelerin her gün öldürüldüğüne dikkat çeken Çelik, “Sağlık ve yaşam hakkı kağıt üzerinde bile karşılık bulamamaktadır. Böyle bir süreçte pandemi de iktidar tarafından fırsata dönüştürülmüş tutsak ve tutsak ailelerine sadece acı pay edilmiştir” diye konuştu.

Ölümevlerine dönüştü

 Bir haftada dört tutsağın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çelik, cezaevinde keyfi uygulamaların olduğunu belirtti. Çelik, disiplin cezaları, kötü muamele, kalabalık koğuşlar, hijyen olmayan yemekler, kaloriferlerin yanmaması, süngerli oda uygulaması, çıplak arama, kelepçeli muayene dayatılması gibi keyfi uygulamaların yaşandığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Garibe Gezer, Abdülrezzak Suyur, Halil Güneş, Salih Tuğrul’u uygulanan ceza infaz sistemi neticesinde kaybettik. En yakıcı olanı ise ağır hasta tutsaklara, tedavilerini engellemek, tek başına hücrede tutmak ve tahliyesini engellemek suretiyle uygulanan sistematik işkencedir. Her yıl onlarca ağır hasta tutsak tedavi edilmediği ya da tahliye edilmediği için yaşamını yitiriyor ve cezaevleri ölüm evlerine dönüşmüş durumda.”

Yaşamını yitiren tutsakların durumuna tek tek değinen Çelik, şunları ekledi: “Biz buradan iktidarın cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin önüne geçilmesi, keyfi yasakların durdurulması, hasta tutsakların sağlığa erişim hakkının insan onuruna yakışır bir hale getirilmesi ve ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin çözüm sağlanması amacıyla bir an önce girişimlerde bulunmaya davet ediyor ve bu sorunların sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.