Beyaz toroslardan inin

Tuncer Bakırhan
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, “Zamana yayılmadan gereken adımlar atılmalı” diyerek, bazı odakların örtük ve açık şekilde süreci bozmak için çaba gösterdiği uyarısında bulundu.
- Bakırhan yargının tutumuna da dikkat çekerek, “Yargı beyaz toroslardan inmelidir. Cüppeler siyasetin pelerini olmaktan çıkmalıdır” dedi.
DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Parti Meclisi toplantısı öncesi gündeme gelişmelere dair açıklamalarda bulundu. HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a dair AİHM’in verdiği ihlal kararına rağmen tahliye taleplerinin reddedilmesine tepki gösteren Bakırhan, “Mahkeme açıkça ağır bir suç işliyor. Bu ayıba, akıl tutulmasına artık bir son verilmesi gerekiyor” dedi.
Tek çözüm Kürtlerde
Suriye’deki gelişmelere, Dürzi halkına saldırı ve katliamlara da değinen Bakırhan Ortadoğu’da tek çözüm projesine Kürtlerin sahip olduğuna işaret etti; “Suriye’nin etnik mezhepsel çeşitliliğini ulus devlet potasında eritmeye çalışmak artık bir çare değil. Yoğun çatışmalar oluyor ama kimsenin bir çözüm projesi yok. Tek çözüm önerisi olan güç Kürtlerdir” diye konuştu.
Tuncer Bakırhan, konuşmasının büyük bölümünü Barış ve Demokratik Toplum süreci, Meclis’te kurulması beklenen ilgili komisyon, yargı ve siyasal alandaki süreçle çelişkili uygulamalara ayırdı. Bakırhan’ın konuşmasında konuyla ilgili öne çıkan satır başları şöyle:
Zamana yayılmamalı
* “Sayın Öcalan Türkiye ile Ortadoğu’nun karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri fark ederek bu adımları tek taraflı bir biçimde bugüne kadar arttı. Eğer iktidar da aynı riskleri görüyor ve aynı ciddiyetle yaklaşıyorsa ülkenin selameti için gereken adımlar atılmalıdır.
*Yapılması gereken bu süreci, dışarıdan oluşabilecek sabotajlara, provokasyonlara kapalı tutmaktır. Bunun için de bu süreci uzatmadan herkes üzerine düşen görev ve sorumlulukları bir an önce yerine getirmelidir.
Komisyon barış modeli olabilir
* Meclis’te oluşturulacak komisyona büyük anlam biçiyoruz. Komisyon geçmiş ve önceki deneyimlerden dersler almalıdır. Sonuç alıcı ve net olmalıdır. Süreci zamana yaymadan gereklerini yerine getirmelidir. Bu komisyon sadece silahları bırakmaya dönük bir çaba içerisinde olmamalıdır. Esas konu Kürt sorununda demokratik bir çözüm ve bu çözümün önünde büyük engelleri kaldırmak iradesidir. Bu komisyon Türkiye barış modelini yaratabilir. Bu fırsat bu komisyonun önündedir. 9 ve 11 Temmuz’da gerçekleşen somut adımları ve ortaya çıkan iradeyi yasayla bu komisyon mühürleyebilir.
Yargı ve bürokrasi yerinde sayıyor
* Güvenlik bürokrasisi ve yargı da sürece göre adım atmalıdır. Bir süreç yürüyor ama bürokrasi hala durduğu yerde. Yargı zaten bir süreç varmış gibi davranmıyor. Sürecin onlara ulaşması zaman alıyor. Bu kadar uzaktan izliyorlar. Madem Türkiye barışa niyet etmiş, yargı bu niyetin yeşermesini sağlayacak kararlar almalıdır.
* Bazı odaklar örtük ve açık bir şekilde bu süreci bozmak için elinden gelen bütün çabaları ortaya koyuyor. Silahların yakıldığı, tarihi anların yaşandığı ve kararlılıkların teyit edildiği bir dönemde teslim olun bildirileri atılıp hala operasyon görüntüleri geliyorsa; Suriye’deki Kürtlerle ilgisi olmayan hareketlilikte bile ‘aman Kürt nefes almasın’ düşüncesine kapılanlar oluyorsa dil, kültür, kimlik için çözümü konuştuğumuz bu günlerde Kürtçe müzik dinlediği için bir kadın karnındaki bebekle tekmeleniyorsa; bir savcı tam da Sayın Erdoğan’ın beyaz torosları eleştirdiği gün masasına beyaz toros koyarak mesaj veriyorsa; yargı sopasıyla muhalifler, seçilmişler susturuluyorsa sandıktan çıkan irade eziliyorsa; DEM Parti’ye dönük yapay gündemler ve karalama çabaları her gün geliştiriliyorsa; medyada iktidarın sözcüsü kabul edilen kalemlerden barış yerine fitne, fesat yayma ateşi çıkıyorsa, AYM’nin aldığı kararlar uygulandığında savaşın ve inkarın sözcüleri halkları birbirine düşürmek istiyorsa kimse kusura bakmasın biz bunlara eyvallah etmeyiz, sesimizi de, sözümüzü de yükselterek doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ederiz.
Beyaz toroslardan inin
* Yargı beyaz toroslardan inmelidir. Hukuk Kürtçe düşmanlığı mahkum etmelidir. Anadilimize tekme atma artık son bulmalıdır. Cüppeler siyasetin pelerini olmaktan çıkmalıdır. Savaş değil, barışı büyüten manşetler atılmalıdır. Siyaset iftirayla değil, fikirlerle yapılmalıdır. Biz şu anda barışı inşa etmeye çalışıyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Kimseye insan ve söz beğendirme derdimiz yok. Kimse hakem değil, kimse jüri değil. Kürtler de DEM Parti de yarışmacı değil.
Demokratik entegrasyon nedir?
* DEM parti olarak pusulamız Türkiye’yi oluşturan tüm halkların kimliklerin, inançların ve kültürlerin bir arada eşit ve özgürce yaşayacağı demokratik ulus mutabakatıdır. Çalışmalarımız durmayacak, tüm bu çalışmalar Sayın Öcalan’ın ifade ettiği pozitif Demokratik Entegrasyon ve bütüncül hukuk içindir. Peki, nedir pozitif Demokratik Entegrasyon? Karşılıklı dönüşüm ve katılım esasına dayanarak ortak ve eşit yaşamı, eşit yurttaşlığı inşa etmektir. Demokratik toplumdur, Demokratik bir cumhuriyettir. Bu yaşam çabasının garantisinin adı da bütüncül hukuktur. Bütüncül hukuk sadece bir yasal düzenlemenin adı değildir. Demokratik entegrasyonun aynı zamanda sigortasıdır.
CHP’den beklenti
* Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda kurucu parti kimliği ve tarihsel değerleriyle toplumun CHP’den beklenti çok yüksek. Çünkü bu mesele Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve toplumsal barışın en temel unsurudur. Bu tarihi sorumluluğu üstlenerek çözüm çabasından yer almak hepimiz ve ülkemizin geleceği için atılacak en doğru adım olacağı inancındayız.” ANKARA











