Bin Kürt yüzbin gibi yürüyünce… 

Selim FERAT yazdı —

  • Son yıllarda bu seviyede bir güç gösterisine tanık olmadığımı söyleyebilirim. Bin kişi yüzbin kişi gibi yürüyordu. Sanki asfalt yolda bir toz bulutunun yükseldiğini görüyor hissindeydim.

Evîn Goyî’nin 34 yıllık devrimci bir yürüyüşten sonra Fransa’nın başkentindeki katliamla kesintiye uğramasından sonra, Paris’te sokaklarda sergilenen kitlesel öfke, dünyanın birçok kentine ve bir hafta sonra da Berlin sokaklarına taşındı.

"Paris yanarken" bu dönemin çekilen bir fotoğrafı.

Abartılı bir tanıtım olduğunun altını çizmek istiyorum.

Protesto ve öfke sosyal varolmanın vazgeçilmez simgeleridirler. 

Protesto hareketleri, hükmedenlerden kaynaklı "tehlikeler, krizler ve sorunlara" karşı reaksiyon olarak algılanırlar ve Paris’te olan da buydu.

Berlin’deki Paris katliamını protesto yürüyüşüne giderken…

Öfkesini kontrol eden bin kişiyle birlikte yürüdüm.

Çoğunluğu gençlerden oluşan, bin kişilik bir kitlenin içinde bulunduğu ruh hali beni giderek yürüyüş kordonu dışına itti.

Merak ediyordum.

Son yıllarda bu seviyede bir güç gösterisine tanık olmadığımı söyleyebilirim.

Bin kişi yüzbin kişi gibi yürüyordu.

Sanki asfalt yolda bir toz bulutunun yükseldiğini görüyor hissindeydim.

Merak ediyor ve yaklaşarak soru sormaya başlıyorum.

Tanıdıklarıma, hiç tanımadıklarıma da soruyorum;

İlk soruyu sorduğum bayan, yürüyüştekilere aktif sıra düzen veren bir Kürt kadını.

Herkes aynı düşünüyor dedi ve ekledi:

Roboski ile başlayan katliamlar dizisinin sonuncusu bir hafta önce Paris’te Evîn ve arkadaşlarının katli oldu.

Tercüme ettim:

Roboski ilk geri tepen;

23 Aralıkta Paris‘teki katliam, Erdoğan’ın son geri tepen kurşunu olacak.

"Öyle olmasını dilerim" dedi ve gitti.

Deneyimli bir yürüyüşçü, Kürtler’in sorumluluklarının daha da önem kazandığını söyleyince, bunun ne anlama geldiğini açıklamasını diliyorum.

Her Kurdistanlı bulunduğu yerde kendi güvenliğini sağlamalıdır.

"Başkalarına güvenmeyin" önermesini de bir duruş olarak not ediyorum.

Özgüçsel güvenlik tedbirlerine rağmen bir suikastin önüne geçilmeyeceğini söyleyen başka bir yürüyüşçüye, bir Kürt kadını cevap veriyor: "Yaşam bir ömür boyu tecrübelere dayanır, o da bir tecrübe."

Paris’te olanlarla ilgili, Fransız gizli servisinin bilgisi olduğunu, katilin bir arabayla katliamın yapıldığı sokağa getirenlerin kimliklerinin açıklanması gerektiğini söyleyenler çoğunlukta.

Ancak katil William M.‘nin yakında intihar ettiği ile ilgili haberlerin basına yansımasının mümkün olacağını söyleyeni başıyla tasdik edenler devam ediyorlar.

"Cinayeti yapan kişiyi polis biliyor, cinayeti yaptıranların kimliklerini bilmediklerini söylüyorlar. Soruşturma yapacaklarmış…
Cinayeti yaptıran gücün kim olduğunu söylüyoruz…

İşte ip tam da bu noktada kopuyor, tahkikatın perde arkasında hangi güçler neler yapacak bunlar basına yansımıyor ve cürmün tek canlı tanığının izi günün birinde kaybolduğunda, o tarih sayfası da kapanmış oluyor…"

Protestolar ve taleplerin ortak bir resmi: Adalet sağlanmalı, katliamın sorumluları yargı tarafından cezalandırılmalı.

Kurdistan ve kadrolarına yapılan saldırılar Türkiye’de cezalandırılmıyor. Bu Avrupa’da ve özellikle de dünya aydınlanmasına öncü rol oynayan Fransa’da öyle olmamalı/kalmamalı.

Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun Ahmet Kaya Kültür Merkezi’nde: "Kürtlerin cesareti, direnişi bizim için de çok önemlidir…. gerçekleşen katliam kabul edilemez" demişti.

Belediye Başkanı, birinci Paris katliamından sonra yaşananların tekerrür etmemesi için çağrıda mı bulundu?
Yoksa?

Selimferat@web.de

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.