‘Bir daha öyle tören yapamadılar’

Kadın Haberleri —

Erdoğan Sürgeç

Erdoğan Sürgeç

  • Zeynep Kınacı’nın (Zilan) eyleminin üzerinden 26 yıl geçti. O gün eyleme tanıklık edenlerden Erdoğan Sürgeç, hiç kimsenin böyle bir eylemi beklemediğini, fedai eyleminin devleti şok ettiğini kaydetti.

FİRAZ BARAN

Dersim'de 30 Haziran 1996’da bir fedai eylemi gerçekleşti. ARGK gerillası Zeynep Kınacı, şehir merkezinde bayrak töreni yapan askerlerin içinde üzerine bağladığı bombaları patlattı. O günün tanıklarından Erdoğan Sürgeç ile görüştük. Sürgeç, Zilan’ın Dersim’e nasıl geldiğini, eylemini nasıl gerçekleştirdiğini ve sonrasında yaşananları gazetemize anlattı.

Eylem öncesi Dersim'de askeri ve siyasi atmosfer nasıldı?

90'lı yıllar deyince faili meçhul cinayetler, yakılan ve boşaltılan köyler, gözaltılar, asker ve polisin çok yoğun yığınak yaptığı bir süreçti. Deyim yerindeyse, silahların gölgesinde bir yaşam sürdürülüyordu Kürdistan'da. Dersim de aynı manzarayı yaşıyordu. İlçeler açık bir cezaevine dönüştürülmüştü. İlçelerin nüfusu 2-3 bin arasındaydı. 3-4 katı asker ve polis vardı. Sadece alayda 10 binin üzerinde asker vardı. Ayrıca merkez karakol, özel hareket, sivil polis, çevik kuvvet vardı. Bunların toplamı kentin nüfusunun iki katı ediyordu. Bir de dönem dönem Bolu Komando Tugayı, Kayseri Komando Tugayı'ndan operasyonlar için ek asker geliyordu. Özellikle bahar ve sonbahar aylarında... 10 bini, 20 bini aşan bir güç geliyordu. Bunlar geçiciydi. Bazen bir ay, bazen iki ay kalıyorlardı. Yani daha çok asker ve polisin olduğu bir manzarayla karşı karşıyaydık. Operasyonlar zaten aralıksız devam ediyordu. Kışın operasyon sayısı düşüyordu ama sürekli bir askeri hareketlilik vardı. 

Dersim'de köyler ne zaman yakılmaya başlandı?

Dersim'de köy yakmalar ve köy boşaltmalar 1994'te başladı. Türk devleti yüzlerce köy ve mezrayı ya yaktı ya da boşalttı. İnsanlar Dersim şehir merkezine veya uzak yerlere göç etmek zorunda kaldı. Böyle yaparak gerillanın alanını daraltmak, kısıtlamak, gerillaya giden lojistik desteği kesmek amaçlanıyordu. Bunda başarılı olamadılar. Gerilla yine kendi tarzını uyguladı. Kesintisiz eylemlerini devam ettirdi. Kuşkusuz bu hem Dersim'e, hem gerillaya yansımıştır ama sonuç alamadılar.

Zeynep Kınacı-Zilan şehir merkezine ne zaman geliyor?

Zilan arkadaş 25 Haziran günü bir grup gerilla ile şehir merkezine yakın bir köye geliyor. Orada bombaları üzerine bağlıyor ve sivil kıyafetler giyiyor. Kendisine hamile kadın görüntüsü veriyor. O zaman kuryelik yapan bir arkadaş, Zilan arkadaşın yanına gitmişti. Dersim merkeze araca binip gelinemezdi, çünkü 3-4 yerde arama noktaları vardı. Kurye, Zilan arkadaşı yürüyerek kontrol noktalarının üst tarafından şehir merkezine kadar getirmişti.

Eylem inisiyatifi de Zilan arkadaşa bırakılmıştı. Bir aile belirlenmişti. Belirlenen aileye gidiyorlar. Zilan arkadaş ailenin tedirginleştiğini fark ediyor. Anne, çocuklarından ötürü korkuyor. Zilan arkadaş bunu görüyor. Sadece 10 dakika orada kalıyor ve kurye ile birlikte oradan ayrılıyor. Kuryeye, "Sen git. Ben başımın çaresine bakarım" diyor.

Zilan arkadaş sağlıkçıydı, hemşirelik okumuştu. Onunla birlikte okuyan sağlıkçı bir arkadaşının Dersim'de çalıştığını biliyor. Telefon kulübesinden devlet hastanesini arıyor. O arkadaşıyla görüşüyor. Tabi o arkadaş Zilan arkadaşın gerilla olduğunu bilmiyor. "Ben geldim, Dersim'deyim. Sana gelmek istiyorum" diyor. Okul arkadaşıdır, hemen gidip alıyor. Zilan arkadaş dört gün o ailede kalıyor. Tabi aile Zilan arkadaşın gerilla olduğunu, eylem için şehre geldiğini bilmiyor.

Tüm bunlardan siz de o dönem haberdar mıydınız?

Dersim merkeze girdiği zaman benim de kısmen haberim oldu. Kurye arkadaşı tanıyordum. O, bir arkadaşın eylem için şehir merkezine geldiğini söyledi. Ama nasıl bir eylem olacağı konusunda bilgi vermedi. Biz de soru sormazdık... Aklıma hiç böylesine görkemli bir fedai eylemi gelmemişti. Detayları sonradan öğrendik.

Zeynep Kınacı dört gününü nasıl geçiriyor?

Zilan arkadaş zaman zaman çıkıp keşif yapıyor. Hedef belirlemek için çarşıya gidiyor. Sanırım 27 Haziran'da yeni yapılan merkez polis karakolunun açılışı vardı. Zilan arkadaş önce oraya yöneliyor. Gidiyor... Bazı esnaflar da açılışa davet ediliyor. Sivillerin olduğunu fark ediyor ve eylemi gerçekleştirmiyor. O dönemler Cuma ve Pazar günleri akşam saat 5'te bando takımı askerlerle birlikte tören yapıyor ve İstiklal Marşı okuyorlardı. Her hafta şehir merkezinde bunu tekrarlıyorlardı. Zilan arkadaş eylemi orada yapmaya karar veriyor.

.
Erdoğan Sürgeç

Eylem anına dönersek, Zeynep Kınacı eylemi nerede ve nasıl gerçekleştiriyor?

30 Haziran 1996, Pazar günü saat 5'te tören mangası yerini alıyor. O meydana Dersim'de “Palavra Meydanı” deniyordu. Resmi adı Cumhuriyet Meydanı'dır. Zilan arkadaş o eylemi yaptıktan sonra halk oraya “Özgürlük Meydanı” dedi. Tören mangası İstiklal Marşı’nı okumaya başlayınca Zilan arkadaş alana doğru hareket ediyor. Hamile bir kadın kılığında geliyor. Bir tören mangası var, bir de onun güvenliğini alan askerler var. Onlar da İstiklal Marşı söylendiği için esas duruştalar. Zilan arkadaş onların içine doğru hareket etmeye çalışıyor. Bir asker esas duruşunu bozmadan omuzuyla engellemeye çalışıyor. Zilan arkadaş ani bir şekilde askerlerin içerisine dalıyor ve patlamayı gerçekleştiriyor. Orada bir tekel büfesi vardı. Medyanı tam gören bir yerdeydi. Mesela o kişi, Zilan arkadaşın gelişine, askerlerin içine girişine anı anına tanıklık ediyor. O anlatıyordu: "Geldi. Ani bir manevrayla askerlerin içine daldı. Bijî Serok Apo şeklinde slogan attı ve patlama oldu."

Siz o an neredeydiniz? Patlamayı duydunuz mu? O gün Dersim'de neler yaşandı?

Tam o esnada biz eylemin yapıldığı meydanın bir alt sokağında ikinci katta olan bir kıraathanede oturuyorduk. 50 metre bir mesafe vardı aramızda... Patlamayla birlikte şehir lokantasının camlarının döküldüğünü gördüm. Ben tüp patladığını zannettim. Oraya doğdu hareket edince şunu gördük: Parçalanan bedenler, 100-200 metre sağa-sola serpilmiş miğferler, kasklar vardı. Yaralı askerler bağırıyordu. Meydanı gören bütün iş yerlerinin camları kırılmıştı. …

Zilan arkadaşın eyleminden sonra bu töreni bıraktılar. Bir daha öyle törenler yapmadılar.

Eylemin yankıları ne oldu, devlet güçleri nasıl bir tepki verdi?

Askerler ve polisler böyle bir eylemi hiç beklemiyorlardı. Adeta şok olmuşlardı. O an bir tepki veremediler. Örneğin Zilan arkadaşın eyleminden bir yıl önce gündüz saatlerinde, şehir merkezinin üst tarafında, Esentepe'nin tim noktasına yönelik bir eylem gerçekleştirilmişti. Gündüz saatlerinde, saat 2'de. Orada da altı özel hareketçi öldürülmüştü. Gerilla kayıp vermeden kendi alanlarına çekilmişti. Mesala o eylemden sonra özel hareketçiler panzerlerin üzerinde ellerinde megafonla çarşının ortasında halka hakaret etmişti. Ama Zilan arkadaşın gerçekleştirdiği eylemden sonra eylemin büyüklüğü onları da şok etmişti. Nasıl bir tepki vereceklerini onlar da bilemediler.

Siz böyle bir fedai eylem bekliyor muydunuz?

Şehir merkezine bir arkadaşın geldiğini duyduğum zaman normal bombalı bir eylem veya suikast yapacağını düşünmüştüm. Fedai eylemi olacağını hiç düşünmemiştim. Çünkü, hiç yapılmamıştı. Kuşkusuz gerilla alanlarında çatışma esnasında fedai tarzda eylemler yapılmıştır. Ama şehir merkezinde, deyim yerindeyse gelip düşmanın ciğerinde böyle bir eyleme ilk kez tanık olmuştuk. Bütün Kürdistan halkını ayağa kaldıran, etkileyen böylesine görkemli bir eyleme tanıklık etmek bir şans ve sorumluluk. Bu sorumluluk duygusunu hep taşıdım.

Eylem halkta nasıl bir etki yarattı?

Zilan arkadaşın eylemi hem Dersim'de hem Kürdistan'da büyük bir yankı uyandırdı. Dersim'den birçok genç gerilla saflarına katıldı. 1938'de Besêler, Zarifeler, birçok genç kadın düşmana teslim olmamak için kendini kayalıklardan attı. Besêlerin, Zarifelerin, o genç kızların ruhu Zilan arkadaşta bütünleşmişti. Zilan arkadaş düşmana teslim olmamak için değil, düşmana darbe vurmak için böyle bir eylem gerçekleştirmişti. Dolayısıyla başta Dersimli kadınlarda, sonra Dersim gençliğinde muazzam bir etki yaratmıştı.

Eylemden sonra Dersim'de neler yaşandı?

İki gün sonra hangi evde kaldığı tespit edilmişti. O aile üyelerinin hepsi gözaltına alındı. Anne-baba, iki kız kardeş ve bir abi olmak üzere beş kişi gözaltına alındı. Ailenin tüm üyeleri tutuklandı. Aileden iki kişi ceza aldı, 3 yıl 9 ay yattılar, diğerleri serbest bırakıldı.

Ertesi gün dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar incelemelerde bulunmak için kente geldi. Alanda keşif yaptı.

Peki, bu fedai eylemin siyasi sonuçları üzerine neler söyleyebilirsiniz?

O dönem Tansu Çiller hükümeti iktidardaydı. Beyaz Torosların cirit attığı, Kürdistan'da her gün onlarca faili meçhul cinayetin işlendiği, ormanların yakıldığı, köylerin yakılıp-boşaltıldığı, günde yüzlerce insanın gözaltına alınıp işkenceden geçirildiği bir süreçti. Şu anda Erdoğan-Bahçeli-Soylu'nun yarattığı korku imparatorluğu o dönem de Tansu Çiller ve Mehmet Ağar tarafından yaratılmıştı. Zilan arkadaşın eylemi bu korku duvarını yıktı. Tansu Çiller'in "PKK bitti" dediği anda, Zilan arkadaşın eylemi, PKK'nin yenilmezliğinin kanıtı oldu.

.

Rêber Apo:  Zilan Özgürlük Tanrıçasıdır

Zilan'ın eylemi Rêber Apo'yu, tüm PKK yapısını ve yurtsever Kürdistan halkını derinden etkiledi. Rêber Apo, eylemin ardından uzun değerlendirmeler yaptı ve şu ifadeleri kullandı: "Zilan, Özgür Yaşam Kanunu'dur. Özgürlük Tanrıçası'dır. Zilan komutan, bizler onun emir erleriyiz. Zilan şunu gösterdi: Eğer bir kişi kendisini iyi örgütlerse bir ordu kadar etkili olabilir. Zilan, düşmanın sınır tanımayan ve kendini hiçbir kurala bağlı hissetmeyen politikalarına bir cevaptır."

 

.
Şehit Mehmet Tunç

Şehit Mehmet Tunç: Düğüne gider gibi hareket ediyordu

Cizîr'deki özyönetim direnişinde şehit düşen Mehmet Tunç, 1996 yılında Dersim'de askerlik yapıyor. Zeynep Kınacı'nın fedai eylemine tanık oluyor. Mehmet Tunç, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a hitaben yazdığı günlüğünde 30 Haziran gününü şöyle anlatıyor: “Zamanla bando takımının şefi olmuştum. Onlara göre 1996’nın 30 Haziran'ı Dersim’in Ruslar’dan kurtuluşunun 67. yıldönümüydü. Biz bando takımı olarak özel provalar yapıyorduk. Tüm hazırlıklarımız bu merasim üzerineydi. Elbette bir Kürt kadınının da kendi hazırlıklarını yaptığını ve bize ‘hoş geldiniz’ demek için beklediğini bilmiyorduk!

30 Haziran 1996… Saat 17:00’de ben bandonun önünde, tabur askerleri bayramın özel giysileriyle arkamda, bando takımıyla Dersim Cumhuriyet Meydanı'na girdik. 

Bando, 'Biz Şanlı Askerleriz' marşını çalıyor ve biz avcımıza doğru yol alıyoruz. Bir anda, hamile görünen ve kollarını bir şahin gibi açıp arama yapan askerlere doğru gelen bir kadın ortaya çıktı. Benimle o kutsal kadının arasında iki metre kalmışken beni geçip gitti. Doğrusu davul ve trampetlerin sesinden o kutsal kadının ne söylediği tam anlaşılmıyordu. Fakat yanılmıyorsam ilk önce 'Yavrum' (evladım) diye seslendi arama yapacak askere. Dolayısıyla bu yavrum sözü, ona yolun açılmasını sağladı.

O kadar profesyonel hareket ediyordu ki insanı hayretler içinde bırakıyordu. Güvenlik onu engelleyemedi, kameraman onu çekiyordu. Adeta düğüne gider gibi hareket ediyordu. Biz bando takımı 9 kişi olduğumuz için hiç bizimle ilgilenmedi, durmadan bir şahin gibi rütbeli ve sayıca çok askerlerin içine daldı.

Askerlerin içine daldıktan sonra artık meydan ses ve cesetlerden mahşer gününe döndü. Patlama askerlerin içinde olduğu için bizim bando takımını fazla etkilemedi. Fakat bizim taburdan 22 asker öldü. Ben de dahil onlarca kişi yaralandı. Fakat bugün Kürdistan’da gerçekleşen tüm eylemler gibi, o zaman da devlet 22 askerden sadece 8 ölünün bilgisini verdi.

Başkanım, doğrusunu söylemek gerekirse, sizin de belirttiğiniz gibi, birkaç cümleyle bu kutsal kadını ve eylemini dile getirmek mümkün değil. Fakat şimdi anlıyorum siz o şehidi neden kendinize komutan seçtiniz. O günkü eylem görüntüsünü göz önüne getirip o tanrıçanın duruşunu gördükçe, 'Zilan Tanrıçadır' sözünüzü daha iyi anlıyorum. Bizi affet özgür kadın…"

.
Bese Hozat

Kürdistan’ın her karış toprağı Zilan kesilmiştir

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Newaya Jin kadın gazetesine yaptığı konuşmada Zeynep Kınacı’yı şehadettin 26. yıldönümünde andı. Hozat, Kürdistan’ın her karşı toprağının Zilan kesildiğini belirtere şunları dile getirdi:
“Kürt kadınları kadın ordulaşmasında çok ileri bir düzey kazandı. YJA Star kadın ordusu son derece eğitimli, örgütlü, disiplinli ve profesyonel bir güç haline geldi. İdeolojik ve teorik eğitimlerin yanı sıra birçok askeri branşta verilen eğitimler kadın gerillaları çok yetkinleştirdi. Bu eğitimlerde kadınlar erkeklerden daha başarılı bir performans göstermekte. Kadın yapımız daha esnek, yaratıcı ve yüksek bir konsantre  yeteneğine sahip. Kadındaki bu özellik birçok başarılı eyleme damgasını vuruyor. YJA Star gerillaları direnişe öncülük ediyor. 

Tanrıça ananın ülkesinde yaşamak ve soykırımcı sömürgeci düşmana karşı özgürlük mücadelesi vermek en büyük motivasyon kaynağı. YJA Star gerillaları motivasyonunu Önder Apo’nun özgürlük ideolojisinden ve özgür yaşam felsefesinden alıyor. Kadın kurtuluş İdeolojisi, kadınların en büyük motivasyon kaynağıdır. Zeynep Kınacı (Zilan) yoldaşı özgürlük çizgisi haline getiren de bu ideolojidir. Bu vesileyle şehadetinin ve büyük eyleminin yıldönümünde Zilan yoldaşı büyük bir saygı, sevgi ve minnetle anıyorum. Zilan bugün artık Zilanlara dönüşmüş, çoğalmış, Kürdistan’ın her karış toprağı Zilan kesilmiştir. Zilan yoldaşın savaş ve mücadele tarzı kadın gerillalar için örnektir. Yol göstericidir ve büyük bir motivasyon kaynağıdır. Bir kadın bilinçli, özgüvenli, iradeli, örgütlü, mücadeleci, disiplinli, planlı ve programlı yaşar ve hareket ederse başaramayacağı şey yoktur. Zilan yoldaş tam da budur. Zilan yoldaş özgürleşmiş kadın bilinci ve iradesidir. Zilan, tarihe, topluma, kadına ve doğaya karşı yüksek sorumluluk bilincidir. Planlı, örgütlü, amacına kilitlenmiş kadın gerçeğidir. YJA Star gerillaları Zilanlaşmayı yaratan felsefeyle yetişiyor. Faşist soykırımcı düşmana karşı Zilanca savaşıyor ve direniyor. Her gün kadın kahramanlığının farkını ortaya koyuyor ve yeni bir direniş tarihi yazıyorlar. “

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.