Bir mezar taşı numarası var

6 Şubat 2023 Depremi / Hatay

6 Şubat 2023 Depremi / Hatay

  • Kardeşini 18 gün sonra enkazda çıkarıp gömen, eline bir mezar taşı numarasından başka bir şey vermeyen devletinden hesap soruyor Şahabettin.

Hatay’da tek bir sağlam bina kalmadığı gibi, can ve mal kaybı olmayan tek bir insana da rastlanmaz. Defne ilçesinde yeryüzündeki canlılardan bihaber akan Asi Nehri'ne paralel dizilmiş çadırlarda yükselen “Allah belanızı versin, bizi siz dinsiz, inansız yaptınız, siz…” çığlıklarına doğru yürüyoruz koşar adım. Vali’nin yardımcısı, peşinde dizili bir ordu, “Bu çadırları buradan bugün kaldıracağız” diye buyuruyor. Gücü var, ordusu var, silahı var, üniforması var, rütbeleri kat kat. Vali yardımcısı, peşinde polisi, askeri… Gökyüzünü saran asbest grisi, yeryüzünde militarizmin gri ayak sesi: “Bugün akşama kadar süre veriyoruz.”  

Karşı sesler yükseliyor, derme çatma çadırlarda yalnız, kimsesiz bırakılmışlardan; “Türkiye’nin sadık vatandaşıyım, bugün mü aklına geldim”, “Ev yok, iş yor, bark yok, çadır yok, battaniye yok, devlet yok, biz salak mıyız, nereye gideceğiz?”   

Çadırın etrafına çalı çırpıdan çit çekmiş Şahabettin adında bir adam, el işaretiyle çağırıyor. Boynumuzda kart, elimizde fotoğraf makinası görmüş, derdini anlatacak. Çelimsiz, zayıf, yanakları içten bir birine yapışmış, gözleri donuk, sözleri ağır, öfkeli, sinkaflı: “Bunlar bir aydır neredeydi? Bize burada gördüğün çocuklar el attı, yardım etti. Biz veren elden aldık. Terörist dedikleri, solcu çocuklar getirdi sıcak bir çorba. Sivil toplum getirdi, halk getirdi bir lokma ekmek.”   

Allah belalarını versin

Araya başka sesler bir uğultu şeklinde yükseliyor: “Sıçan gibi yağmur yedik, dört gün bir Allah’ın kulu yoktu. Gelmiş bana devlet yapıyor. Biz oyumuzu kime, neye verdik? Kaç yıllık arkadaşlarımı, akrabalarımı, dostlarımızı kaybettik. Elektrik, su, tuvalet yok. Dışarıdan göründüğü gibi değil, Ankara’dan göründüğü gibi değil. Allah belalarını versin. Bizi rahat bıraksınlar. Kaç ay sonra KPSS’ye gireceğim, bana iş verecekmiş, verir! Terk etmeyeceğiz burayı…”  

18 gün sonra cenaze

Devam ediyor öfkeli, titrek, ağlamaklı, buğulu gözlerle Şahabettin: “Abimi 18 gün sonra enkazdan çıkardılar. Nereye gömdüler bilmiyorum. Cenazesini nereye defnettiler, cevap veren yok. Elime bir numara tutuşturdular. Onu da unuttum, aklım başımda mı ki. Kimsesizler mezarlığına gömmüşler herhalde. Yengem, yeğenlerim, çocuklar gitti. Hani vatandaştık, hani Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıydık. Yeter artık, bize dokunmasınlar, hiçbir yere gitmek istemiyorum.”  

Solcu çocuklar verdi

Recep Meydanioğlu (44) söze giriyor, kollarımdan sürükleyerek iki aile 8 kişinin kaldığı AFAD çadırını gezdiriyor. İçinde birkaç parça, bir öğün gitmeyecek yiyecek, asılı üç elbise, battaniye. Hepsi bu kadar. “Bunları da buradaki solcu çocuklar verdi, ilk onlar yetişti imdadımıza, ilk onlar el attı. Devlet hala yok, bugün burayı boşaltın, diyor. İşim yok, ekmeğim yok, birikimim yok, eşyam yok. Kaldığım ev yerle bir oldu, enkazını bile kaldırdılar. Yerini dahi bulamıyorum. İşte bu benim devletim.” HATAY

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.