Bir orduya karşı 10 kişi savaştı

Dosya Haberleri —

Girê Sor direniş şehitleri

Girê Sor direniş şehitleri

  • Girê Sor savaş tünellerindeki 10 gerilladan üçü yoldaşlarına ulaşabildi. Şehit düşen yoldaşları için gerillalar: "Onları anlatmada yetersiz kaldık, biliyoruz. Bizi acıtan da budur. Artık yükümüz daha ağır. Onları yaşatma ve anlatma görevimiz var..."

Evet, artık 9 kişiydiler ama o irade ve kararlılığın toplamı her şeye yetiyordu. Düşman da bundan çekiniyordu. Genel kapının uzağında konumlanmıştı. Düşmanın yönelimleri ve gerillanın direnişi 3 Eylül'e kadar sürdü. Türk ordusunun 2021'in 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gecesi işgal saldırısı başlattığı Zap, Metîna ve Avaşîn'deki direniş merkezlerinden biri de Girê Sor'du. Bu, bir savaş mevzisi olduğu kadar maneviyatla yüklü bir tapınak gibiydi. 80 gün süren Girê Sor direnişini, direnişte yer alan Mizgîn Dalaho, Armanc Sîmko ve Têkoşîn Devrim'in anlatımlarından derledik. 

Asla teslim olmayız

"Düşman genel kapıyı artık denetim altına aldı. Balkon kapısından da patlayıcılarla sonuç alamadıkları için artık el bombası atıyorlardı ama o da sonuç almıyordu. Mevzi hattına geldikleri zaman teslimiyet çağrısı yapıyorlardı. Askerlerin amacı, diyaloglarla gerillaların dikkatlerini dağıtmak ve o esnada bomba atıp patlatmaktı. Mevzi kısımlarında artık çok patlama yapıyorlardı, o yüzden fazla yaklaşılmıyordu. Üstelik füzeyle de vuruyorlardı. Mevzi kısmında hava akımı dışarı doğruydu, bu yüzden bu kısımda gaz ya da kimyasal kullandıklarında hepsi onlara geri dönüyordu. Bundan dolayı mevzilerde artık hiç gaz kullanmadılar ve bu gerillalar için avantajdı. Genel kapıdan B7 ve bomba atarlarla zirve kısmı vurulup askerlerin mevzi çalışmaları engellenmeye çalışıldı. Teslim olun çağrılarına "Biz Önder Apo’nun fedaileriyiz asla teslim olmayız. Biz halkımızın fedaileriz, teslimiyet ihanettir’’ diye yanıt verildi.

Maketten gerilla!

İnsana benzeyen bir maket yapıldı, kafasına da kefiye bağlandı. Bunu genel kapıdan dışarı çıkardıkları anda Türk askerlerince vuruluyordu. Hafif yaralanmalar da oluyordu. Sonuç olarak artık kafalarını çok dışarı çıkarmıyor ama tahmini açılarla bomba atarla düşman vuruluyordu. Aslında düşmanın genel kapıdan gelip saldırması çok isteniyordu fakat kapıya çok fazla yaklaşmıyordu. Zaten düşman uçaklarla o kapıyı vurduktan sonra kapının önü uçurum olmuştu. Eğer düşman gelmek isteseydi tam kapının önüne gelmek zorundaydı ama o cesaret de yoktu. Sadece uzaktan denetime alıyordu; son güne kadar da hep o konumda kaldı. 

Argeş

Herkesin saçı kesildi

Yoğunluktan kaynaklı hiçbiri bireysel ihtiyaçlarını karşılayamıyordu. Bu yüzden kadın gerillaların en çok zorlandığı şey uzun saçlarıydı. Saç örgüleri neredeyse şutiklerini geçiyordu. Yıkama imkanı olmadığı için o kadar kimyasalın ve gazın içinde artık saçlar taranamıyordu. Saçları kesme kararı alındı. Hepsinin saçı erkeklerin saç modelleri gibi oldu, erkekler de saçlarını sıfıra vurdu. Herkes birbirine benzedi. Aslında bu adaletsiz savaşın sonuçları hepsinin zoruna gidiyordu ama bu mesele de bir şekilde şakaya vurularak görmezden geliniyordu. Düşmanın eline geçmesin diye bazı kitaplar yakıldı. Son güne kadar da günler böyle geçti.

Artık 9 kişiydik

Argêş’in nöbetçi olduğu bir sırada "Komutanlarınız teslim oldu, gelin siz de teslim olun, biliyoruz erzağınız yok, burada yemek çok, zaten sayınız az, 5 kişi kalmışsınız. Sayınız kaç ki?" deyince "50 kişiyiz, 50’’ diye yanıt veriyor. Argêş’e "Ee sen de fazla abartmışsın, bari 20 falan deseydin’’ denildi. Hepsi Argêş’in bu abartılı cevabına güldü. Evet, artık 9 kişiydiler ama o irade ve kararlılığın toplamı her şeye yetiyordu. Düşman da bundan çekiniyordu. Düşman genel kapının uzağında konumlanmıştı. Düşmanın bu şekilde yönelimleri ve gerillanın direnişi 3 Eylül'e kadar sürdü.

Delal ve Tekoşin

Her şey göze alınmıştı

Büyük cihazdan Amed’in sesi alınıyordu ama kablo içeride açıldığı için karşı taraf ses almıyordu. Sesi duyulduğunda çok büyük moral ve güç alınıyordu. Karargah’ın Werxelê ve Girê Sor’a bakışı, değerlendirmeleri çok farklıydı. Direniş değerlendirmesi dinlenilirken 'bunları gerçekten bizim için mi söylüyorlar' deniliyordu. Herhalde içinde oldukları için yaşananlar bu kadar olağanüstü gelmiyordu. Artık ne olursa olsun buranın bırakılmayacağı söyleniyordu ama bir kişi bile olsa çıkmalı ve burada olan direnişi anlatmalı ve olanları örgütle paylaşmalıydı. Tek kaygı buydu, örgüt olanları bilmezse belki o zaman canları acırdı. Onun dışında her şey göze alınmıştı. 

Kadınlar damga vurdu

Avaşîn’de başlayan direnişin her alanında olduğu gibi Girê Sor direnişine de kadınların katılımları, emekleri ve renkleri damgasını vurdu. Öyle ki tepede bulunan erkek gerillalar da bundan çok güç alıyor ve bu direnişteki emeklerini konuşuyordu. Asıl yoldaşlık savaş gerçekliğinde açığa çıkıyor. Kadın arkadaşlarda kendini düşünme ya da geri çekilme yoktu. Korku yoktu. Kadın arkadaşların bir özelliğidir aslında, Bêrîtan ve Zîlanlardan gelen bir kültürdür. Son mermisine kadar savaşır, gerekirse bombasını kendinde patlatır ama yine de teslim olmaz. Oradaki kadın arkadaşlar da öyleydi. Bir tanesinin bile teslim olmayacağını biliyorduk. Katılımları, şakaları, destekleri, yardımları bizlerin de katılımını ve umudunu arttırıyordu.

Zinarin

Zafer gerillanındı

Türk ordusu, 3 Eylül’e kadar rutin saldırılarına devam etti. Denemediği insanlık dışı yöntem kalmadı. Savaş süreci boyunca çekilmeyen koku, görülemeyen duman, duyulmayan patlama ve silah sesi artık yoktu. 2014'ten beri yüzlerce gerillanın ter dökerek ve bazen de kan akıtarak inşa ettiği Zagrosların bu heybetli tünelleri düşman karşısında kale gibi duruyor, gerillayı koruyordu. Türk güçleri, iki aydan fazlaydı 9 gerilla karşısında çaresiz kalmıştı. Ne olursa olsun zafer gerillanındı. Baz'ın şehadetinde bu ilan edilmişti.

Düşman kimyasalı değiştirdi

O gün Türk ordusunun bir şeyler yapabileceği tahmin ediliyordu; patlama ya da kimyasal kullanabilir deniliyordu. Hepsi bu konuda uyarıldı. 6'sı üst katta, üçü alt kattaydı. Akşam yemeğinden sonra saat 18.00 gibi ne olduğu anlaşılmayan çok şiddetli bir sarsıntı oldu, alt katta olanlar bile  çok etkilendi. İlginç olanı da hiç patlama sesi duyulmadı ve sadece birden sarsıntı oldu, patlama sesi olmadığı için birbirilerine ‘herhalde deprem oluyor’ dediler. Ardından henüz ne olduğunu anlayamadan beyaza çalan grimsi bir duman tüm koridorları kaplamaya başladı. Kokusu çok iğrenç; insanın tahammül edemeyeceği, bozuk yumurta kokusunu andıran berbat bir kokuydu. Bu saldırının diğerlerine benzemeyen farklı bir saldırı olduğu anlaşıldı.

Kimyasalın etkisi...

Armanc ve Têkoşîn yüzlerini kapatıp genel kapıyı kontrol etmeye gittiler. Armanc 5-6 metre ilerlemeden düştü. Têkoşîn de aynı şekilde biraz ilerledikten sonra yere yığıldı. Têkoşîn boğulur gibi oluyor, sürekli rengi morarıyordu. Nefes alamıyordu, son nefesini verir gibiydi. Armanc’ın şehit düştüğü sanıldı. Mizgîn, saat 21.00 gibi onun yanına gitti, rengi normaldi ama baygındı. Nabzına baktı, yaşıyordu. Ne olduğunu hatırlamıyordu. Mizgîn onu da mangaya getirdi. Hafızasını kaybetmiş, ayakkabılarını ters giymişti. Çok garip sorular soruyor, aynı soruyu onlarca kez üst üste tekrarlıyordu. Cihazdan yukarıdakiler çağrıldı ama kimse cevap vermedi. Têkoşîn arada bir hala bayılıp duruyordu ama uyumasına izin verilmedi. Armanc saat 21.00 gibi yukarı gitti, bir daha geri dönmeyince Mizgîn de arkasından gitti. Patlama yapılan Çarçella kapısının önündeki barikatlar manganın önüne kadar uçmuştu. Halbuki o arada 150 metre kadar mesafe vardı.

Serhildan ve Tekoşin

5 gerilla şehit düştü

Tünelde biraz ilerleyince önce Serhildan’ın cenazesi görüldü. Serhildan ve Botan koridorda, cephane yerinin orada yan yana şehit düşmüşlerdi. Botan sırt üstüydü, vücudu kıpkırmızı ve gözleri açıktı. Mutfağı geçtikten sonra mangaya yakın bir yerde Zinarîn’in cenazesi görüldü. Özellikle boğazları çok kızarıktı. Mangaya gidildi; orada da Argêş, Delal ve Özgür şehitti. Elleri boğazlarındaydı, gözleri açıktı. Bacakları dışa doğru ters dönüktü. Argêş’in elinde gaz maskesi vardı, yüzüne takacak fırsatı bulamamıştı. Her üçünün de pozisyonu aynıydı. Gazın etkisiyle çok kısa bir sürede boğularak şehadete ulaştıkları anlaşılıyordu. Cenazeler görüldükten sonra yaşanan duygular, hissedilenler ve neredeyse yürekleri patlatacak dereceye gelen öfke ve kin, hiçbir kelimeyle anlatılamaz. 

Tünelden çıkış

Têkoşîn ve Armanc'ın durumu iyi değildi. Bir şey hatırlamıyorlardı. Armanc, cenazeleri görmüş olmasına rağmen beş dakikada bir nerede olduklarını soruyordu. Verilmesi zor bir karar olsa da, sadece yaşananların bilinmesi hatırına da olsa tünellerden çıkılacaktı...

Mizgîn ve Armanc tekrar yukarı çıktı. Zaten erzak, ekmek yoktu. Biraz şeker ve tahin, cihaz, şifre, örgütsel belgeler, termal gibi malzemeler hazırlandı. Ayışığı vardı, çabuk çıkılması gerekiyordu. Kimyasal gazın etkisinden kaynaklı kendilerinde değildi ve çok ağır hareket ediliyordu. Armanc yarı baygın gibiydi zaten, Mizgîn önden çıktı. Herkesin cebinde bombaları vardı, üzerlerine gelirlerse bombaların patlatılacağı söylendi. Armanc, iki kolundan da mermi yedi. Armanc’ın yarası sarıldı, epey kan kaybetti. 40 dakika kadar dron ve keşif dolaştı. Türk ordusu, sürekli teslim olun çağrısı yapıyordu. Sonra keşif ve dron gitti, ortam biraz sakin olduğunda kendilerini ormanlık alanın içine atıp yola koyuldular. Bir hafta sonra da Stûnê’ye doğru gidilerek gerillalara ulaşıldı. 

YJA Star Komutanı Zinarîn

Girê Sor direnişinde 5 kadın gerilla yer aldı. Kadınlar burada da yaşamı ve savaşı belirleyen asıl renkti. Mamreşo, Aris Faris ve diğer tüm alanlarda da böyleydi. Girê Sor’da Zinarîn, Özgür ve Delal, rollerini en üst düzeyde oynadılar. 

Zinarîn, takım komutanıyı. 'Heval Zinarîn yanımızdaysa hiçbir zaman yoldaşlıktan kopuş olmaz' denilirdi. Teslimiyet çağrılarına karşı duruşu çok netti. 'Eğer bana bir şey olursa bir YJA Star Komutanı olarak direndi ve şehit oldu, desinler' diyordu. Ölçülü yaşamak onun ilkesiydi ve bundan hiç taviz vermedi. Evet, dediği gibi olu. O, bu direnişe adını yazdıran öncü bir YJA Star Komutanı olarak şehadete ulaştı.

Ölümsüzleşen anlar

Özgür, 2015’de katılmıştı. Heftanîn saldırısında da kalmıştı. Sabotaj eğitimi gördükten sonra Avaşîn alanına geldi. Süleyman Tepesi saldırısında da kaldı. Özgür, Girê Sor’un niteliği denilenlerden biriydi. Düşmanla temastan hiç korkmuyordu. Koşullar onu bıktırmıyordu ve ideolojik olarak da yetkindi. Şehitler üzerine yazıyordu, özellikle Heftanîn şehitlerine çok güçlü bağlarla bağlıydı. En son gerçekleştirilen bir patlamada ağır yaralandı, yüzünün büyük bir kısmı yandı. Sanki her an o yaralarıyla yeniden güzelleşiyor, kendini yeniden yaratıyordu. İnsan nasıl küllerinden kendini yaratırsa öyleydi... Özgür, fiziki, düşünsel ve ruhi anlamda yaşanılan sancılara anlam vererek, her anlam verdiğinde daha çok maneviyat kazanarak ve güzelleşerek savaşa katıldı. Yaşamdan hiç kopmadı. Özgür hep arkadaşlarının fotoğrafını çekiyor, kamerayla çekime alıyordu. 'Bunların hepsi tarihtir, bu anların görüntülerini örgüte ulaştırmamız lazım' diyordu. O karelerde sonsuzlaşan en güzel yüzlerden biri oldu...

Tekoşin ve Özgür

Delal kahramanca savaştı

Delal, içlerinde en yeni katılan olmanın yanında yaşça da en küçükleriydi. Qamişloluydu ve 2019 katılımlıydı. Yeni şervanlardan sonra Basya’ya geldi. Delal, özellikle Basya kuvveti tarafından olgunluğu, fedakarlığı ve mütevaziliği ile tanınıyordu. Tecrübesizliğine rağmen olgunluğu ve örgütsel duruşu bazen hepsini şaşırtıyordu. Aileden kazanmıştı bu özellikleri. Örgütte de çabuk pişmişti. 'Buradan çıktıktan sonra örgüt seni birlik komutanlığına atayacak' diye takıldıklarında 'Komutan olmama gerek yok, ben zaten bu partinin militanıyım' diye yanıt verirdi. Tüm teslimiyet çağrılarına mermileriyle cevap verdi. Bu yaşında Apocu ruhla savaştı ve kahramanca şehadete ulaştı.

Argeşler destan yazdı

Argêş, Metîna ve Mexmûr alanlarında kaldıktan sonra Avaşîn’e geldi. Avaşîn’de de özgün birlikte bir süre hiltici olarak kadınların yanında kalmıştı. 'Bu Şehit Têkoşîn mevzisinde mutlaka asker ölmesi lazım' diyordu. Hep dışarı çıkıp vurmak için ısrar ediyordu. İlk defa böyle zorlu koşullar altında kalıyordu ama çok çabuk adapte oldu. Argêş, tepeye bağlı değildi, alanın hareketli birliğine bağlıydı ama 'Ben bu tepeyi asla bırakmayacağım, biz burada destan yazacağız' diyordu. Yüreği çok temizdi, aklında hiç kötülük yoktu. Dinlemeyi bilir ve çabuk kavrardı. 

3 gerilla direnişi aktardı

Girê Sor savaş tünellerinden üç kişi çıkabildi. Bu 3 bölümlük anlattı, onların aktarımlarından derlendi. Onların ortak sözleriyle tamamlıyoruz: "Tüm acıları ve güzellikleri bu arkadaşlarla yaşadık; her şeyde, yaşadığımız her zorlukta birbirimize destek olduk, umut verdik. Onları anlatmada yetersiz kaldık, biliyoruz. Bizi acıtan da budur. Artık yükümüzün daha ağır olduğunu biliyoruz. Onları yaşatma ve anlatma görevimiz; kendimizde yaratma sorumluluğumuz var... Böyle bir direniş içinde yer almak ve o arkadaşlarla yaşamak hepimiz için büyük şanstı. Belki de Kürdistan’ın en fedai evlatları, en derviş devrimcileri ile aynı mevzide savaşmak, o şartlarda yaşamak çok farklıydı. Arkadaşların en büyük isteği orada ne koşullar altında direndiklerinin ve düşmanın nasıl saldırdığının bilinmesiydi. Bu, onların vasiyetiydi. Bayraklarını her zaman yükselteceğiz. Yarattıkları değerleri büyüteceğiz. Bu direniş ruhuyla yaşayacağız ve mutlaka kazanacağız!" ANF/BEHDİNAN

 

Bitti…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.