Bir vurana iki kat vururuz

QSD

QSD

  • Türk iktidarının Rojava'yı tehditlerine Şam'daki yönetim ve bağlı grupların hazırlıkları eşlik ediyor. YPG Sözcüsü Siyamend Ali, olası saldırının tüm Suriye için intihar olacağı uyarısında bulundu.
  • YPJ komutanlarından Zinarîn Qamişlo da sahada sürekli kendilerine yönelik saldırıların geliştiğini hatırlatarak, "Bıçağın ağzındaki kuzular değiliz. Bize bir vurana biz iki kat vururuz. Bu konuda çok netiz" dedi.

Türkiye ve HTŞ’nin Rojava’ya yönelik saldırı tehdidi, bölgeyi gergin bir hatta tutmaya devam ediyor. Rojava yönetimi ve askeri güçleri, savaştan değil çözümden yana olduklarını, ancak saldırılara karşı da kendilerini savunacaklarını belirtiyor.

Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’deki kaotik ortam renk değiştirirken, dikkatler bir kez daha Türkiye’nin Rojava politikasına çevrildi. “Ankara’nın, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gibi gruplar üzerinden Rojava’ya baskı uygulayarak olası bir askeri operasyona teşvik ettiği” yönündeki haberler, bölgede kırılgan barış sürecinde endişelere yol açıyor. Özerk Yönetim, Şam'daki geçici yönetim ile aksamalı da olsa görüşmelerine devam ediyor. ABD ve diğer uluslararası aktörler de Suriye’de hem geçiş hükümeti hem de Özerk Yönetim ile görüşmelerini sürdürüyor. 31 Temmuz’da Rojnews’e konuşan gazeteci Nihat Kaya, HTŞ’nin yeniden merkezi bir güç haline getirilmeye çalışıldığını belirterek, Şam geçici yönetiminin Kürtlere yönelik bir saldırı geliştirmesinin olasılığına dikkat çekmişti. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ardından önceki gün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Rojava'ya ve QSD'ye Şam ile birlikte saldırı düzenlemekle tehdit etti. Rojnews’ten Mervan Özdemir'e konuşan YPG Sözcüsü Siyamend Ali, HTŞ’nin Şam iktidarını ele geçirmesinin beraberinde zaten bir savaş dalgası geliştirdiğini belirterek, şunları hatırlattı: “Suriye genelinde, özellikle de Kuzey ve Doğu Suriye’de meşru olmayan şiddetli bir saldırı gerçekleştirildi. Şehba’dan Halep’e, Minbic ve Fırat Nehri hattına kadar. Son olarak savaşın kilitlendiği Der Hafir, Tişrîn Barajı ve Qereqozax. Orada YPG, YPJ ve QSD savaşçılarının geliştirdiği direnişle Rojava Devrimi’nin değerlerine el uzatılmasının önüne geçildi.”

 

 

Son örtülü saldırılar

Bölge savaş ve kaos ortamındayken Kürt Halk Önderi'nin geliştirdiği Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne paralel olarak Rojava ile Türkiye arasında da bir ateşkes fiilen hayata geçirilmiş oldu. Son günlerde ise üstlenilmeden yine yer yer Tîşrin Barajı’nın hedef alınması, 'acaba yeni bir saldırı hazırlığı mı var?' sorusunu gündeme getirdi. Siyamend Ali, “Tüm çabalarımız bu ateşkes sürecinin başarılı bir şekilde sürdürülmesi içindir. Ancak masa altında yürütülmeye çalışılan; QSD’yi bir savaşa, bölgemizi ise kaosa çekmeyi amaçlayan kirli planlar, beraberinde oldukça ağır sonuçlar da getirir. Böylesi bir senaryo geçiş hükümeti veya ona bağlı yapılarca karar altına alınırsa bu tüm Suriye için bir intihar olur.”

Türkiye ile diyalog

YPG Basın Sözcüsü Siyamend Ali, sahada doğrudan bir saldırı hazırlığından ziyade yer yer saldırılar ve küçük çatışmalara; ayrıca özel savaş medyasında tehditlere dikkat çekti. Türkiye ile direkt ilişkilerin önemine işaret eden Siyamend Ali, “Suriye’nin mevcut durumu üzerinde etkisi olan ve sahada aktif olan taraflardan biri Türkiye’dir. Türkiye’nin mevcut Şam hükümet güçleri üzerinde büyük etkisi var. Bu temelde Türkiye ile gelişen her diyalog ve tartışma kapısı da olumludur. Son süreçlerde tabii bazı kapılar da açıldı. Bu durum doğrudan tarafların düşüncelerini, tutumlarını aktarmasına olanak sağlıyor. Öyle sanıyorum ki bu durum sahada da olumlu bazı sonuçları beraberinde getirir.”

Olası bir savaşın etkileri

Siyamend Ali, sahada kapsamlı bir savaş hazırlığının mevcut durumda gözlenmediğini ifade etse de gelişecek bir saldırının olası etkilerini şöyle dile getirdi: “Bunun etkileri sadece Kuzey ve Doğu Suriye halkları ve Kürtlerle sınırlı kalmayacak. Olası bir savaş eskisinden çok daha farklı olur. Özerk Yönetim, halkların ve QSD’nin desteği ile hakları için amansız bir savaş verecektir. Bu da herkesi etkiler. Böyle bir savaş herkese zarar verir. Başta da Türkiye’ye. Türkiye ile aramızda olan uzun sınır hattında huzursuzluk ve istikrarsızlık gelişir. Aynı şey Şam hükümeti için de geçerlidir. Tersi ise yani QSD’nin, Özerk Yönetim’in diyaloğa dahil olması yine başta Türkiye olmak üzere tüm komşularına güç verecektir. Böyle olursa Şam hükümetinin de bir ağırlığı oluşur. Kendimize inancımız sonsuzdur. Bu süreci tüm çatışma ihtimallerinden uzak şekilde başarıya götürebiliriz. Sorunlarımızı çözebiliriz.”

Sahanın doğru okunması

Bölgedeki deneyimli gazetecilerden Sinan Cudi de Şam geçiş hükümeti ve Türkiye’nin tehditlerinin aralıksız bir şekilde devam ettiğine dikkat çekti. Geçiş hükümetine bağlı grupların Cerablus’tan Irak sınırına kadar tüm Fırat Nehri kıyısınca askeri takviyeler yaptığını, Süveyda’da yaşanan katliamlara bulaşan bazı grupların ve komutanların Kuzey ve Doğu Suriye’yi, “sıra size geliyor” şeklinde tehdit ettiğini kaydeden Sinan Cudi, saha gerçekliğinin “bir saldırı hazırlığı” şeklinde okunmasının yanlış olmayacağının altını çizdi. Cudi, “Türkiye ve HTŞ ciddi bir hazırlık içerisinde. Fırsat bulabilirlerse Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’ne saldırmayı deneyebilirler. QSD ile sınır hattında Şam geçiş hükümeti ordusuna bağlı güçlerin mevzilenmeleri, güç takviyesi, ağır silah ve top yerleştirme gibi pratikleri söz konusu. Yine Türk ordusunun İHA ve SİHA keşif faaliyetleri 17 Temmuz’dan bugüne kadar aralıksız şekilde devam ediyor. Geçmiş savaş yıllarında da genel saldırılar öncesinde bu tür faaliyetlerin yaşandığını bizzat gözlemiştik.”

Halkın hazırlıkları sürüyor

Halkın, Özerk Yönetim’e verdiği destek ve saldırı ihtimallerine karşı tutumu hakkında ise Sinan Cudi, şunları paylaştı: "Öz savunma çalışmaları aralıksız bir şekilde devam ediyor. Askeri güçlere katılım katlanarak artıyor. İç örgütlülüğü güçlendirici faaliyetler sürdürülüyor. Yani açıkçası halk geçici Şam hükümeti veya Türkiye tarafından yapılacak bir saldırıya karşı hazırlıklarını sürdürüyor.”

 

 

YPJ de durumun farkında

Bölgedeki duruma ilişkin soruları yanıtlayan YPJ komutanlarından Zinarîn Qamişlo da sahada yaşanan hareketliliğe ve olası savaşa dikkat çekti. Zinarîn Qamişlo’nun özellikle temas hatları olarak bilinen Şam geçiş hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim sınırlarının buluştuğu noktalara dair değerlendirmesi şöyle: “Deyr Hafir ve Xanim Elî hatlarında bir teçhizatlanmanın olduğunu sıklıkla görüyoruz. Buralarda bir hazırlık var. Yer yer askeri konvoylarla ‘bakın Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçeceğiz’ mesajları vermeye çalışıyorlar. Medyada kullandıkları savaş diline de baktığımızda ilerisi için bir savaş hazırlıklarının olduğunu tahmin etmek mümkün.”

Ahmed Şara cevap versin

Ahmed Şara’nın Suriye’nin tamamına nüfuz edemediğini söyleyen Zinarîn Qamişlo, şunları ifade etti: “Mesela Türkiye’ye bağlı birçok grup var. Türkiye’nin baskıları geliştiğinde bize karşı kısmen de olsa üslubunu sertleştiriyor. ‘Bölünmeyi istiyorlar’ diyor ama etrafına bakmıyor ki; Suriye zaten bölünmüş, parçalanmış. Ne biz parçaladık ne de parçalanmayı istiyoruz. Emşad parçaladı, Sultan Murad Tugayları parçaladı. Ahmed Şara çıkıp cevap versin; İdlib, El Bab, Azez, Efrîn üzerinde kontrolü var mı?”

Farklı isimlerle saldıracaklar

Zinarîn Qamişlo, Suriye’de mevcut hükümete bağlı grupların tümünün kendilerine karşı saldırıda birleşebileceğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Peki ne adıyla saldıracaklar? Ahmed Şara kendi adıyla saldırmayacak. Süveyda ve sahil kentlerinde olduğu gibi farklı isimler adı altında (aşiretler, kontrolsüz gruplar) Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılabilirler. Daha önce Dêrazor’da bunu denediler. Bir isim bulurlar fakat tahrik eden, ihtiyacı karşılayan, cephane sağlayan Şara'dır. Kendi adıyla değil tabii. Elinde olsaydı şimdiye kadar zaten saldırırdı.”

Cevap veririz

Zinarîn Qamişlo, sahada sürekli kendilerine yönelik saldırıların geliştiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Mesela Deyr Hafir’de orta düzey silahlarla saldırılar gerçekleştiriliyor. Arkadaşlarımızı hedef alıyorlar. DAİŞ adı altında saldırılar gerçekleştiriliyor. Bizler bu saldırılara cevap veremeyecek kadar zayıf değiliz. Kendimizi bu konuda ispatlamışız. Bizler bıçağın ağzındaki kuzular değiliz. Bize bir vurana biz iki kat vururuz. Bu konuda çok netiz.

Kimse bizi suçlayamaz

Teknolojik olarak donanımlıyız. Askeri olarak yeterli sayımız var. Tecrübemiz de yeterlidir. Pratikte ne düzeyde karşılık verdiğimiz biliniyor. Deyr Hafir’de arkadaşlarımızı vurdular, karşılığını aldılar. Almaya devam da edecekler. Meşru müdafaadır, kimse bizi suçlayamaz. Dêrazor’da DAİŞ adıyla noktalarımıza saldırdılar, arkadaşlarımız şehit düştü. Kanlarını yerde bırakacak değiliz. Yer altından yer üstüne, her alanda ve anlamda hazırlığımız var. Saldırılar oluyor. Bizler tahriklere gelmeyin diye telkinde bulunuyoruz. Yoksa komutanlarımız savaş cephesi açar. Bu konuda deneyimleri var. Cesaretleri var, inançları var.”

İstediği gibi at koşturamaz

HTŞ’nin Şam’ı aldığı gibi kimse önlerinde direnmeden Kuzey ve Doğu Suriye’yi de alabileceğini zannettiğini söyleyen Zinarîn Qamişlo, şunları ekledi: “Tişrîn Barajı’nda, Qereqozax’ta nasıl direnildiğini gördüler. Bu topraklar Halep değil ki istediğin gibi at koşturasın. Saldırı olursa cevabı büyük olur. Karşılığı yeni özgürleştirilecek olan alanlar olur.” QAMIŞLO

 

* * *

Halep Anlaşması ihlal ediliyor

Şam yönetimi, Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerine ilişkin 1 Nisan Anlaşması’nın maddelerini şimdiye dek en az 77 kez ihlal etti.

QSD ile Şam'daki geçici yönetim arasında 10 Mart 2025’te imzalanan ön anlaşmanın ardından 1 Nisan’da 14 maddelik bir anlaşma kamuoyuna duyuruldu. Bu anlaşma, Halep’in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerini kapsıyordu. ANHA'ya göre; anlaşma şimdiye kadar 77 kez ihlal edildi. Sivillerin zorla göç ettirilmesi, keyfi gözaltılar, insansız hava araçlarıyla (drone) yapılan saldırılar, yeni askeri birliklerin sevki, yüksek duvarların örülmesi ve çocukların istihbarat amacıyla kullanılması gibi ihlaller sıralandı. Anlaşmadan sonra 32 drone uçuşu kaydedildi. Bir olayda Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı silahlı gruplar bir droneu İç Güvenlik Güçleri’nin kontrol noktasına yönlendirdi, patlamada iki İç Güvenlik Güçleri üyesi yaralandı. Şam yönetimi, 18 askeri kontrol noktası kurarak okullar, hastaneler ve kültürel merkezler gibi sivil kurumları hedef aldı. Bunlar arasında Suriye-Fransa Özel Hastanesi, El Kelima Okulu, Astoriyan Hastanesi, İbrahim bin Edhem Camii ve Tarım Merkezi de bulunuyor. Ayrıca akaryakıt ve un sevkiyatı engellendi. Engellenen bu ihtiyaçlar elektrik üretimi, fırınların çalışması ve hastanelerin ihtiyaçları için hayati öneme sahip. Bu nedenle bölgede yakıt ve un ambargosu ağırlaştı.

Anlaşmanın şu maddeleri ihlal edildi:

* Madde 3: Asayişin İçişleri Bakanlığı ve İç Güvenlik Güçleri eliyle sağlanması öngörülüyordu. Ancak Suriye Geçiş Hükümeti yeni kontrol noktaları kurarak bu maddeyi ihlal etti.

* Madde 4: Mahallelerdeki silahlı varlığın sonlandırılması gerekiyordu ancak silahlı gruplar bölgeden çıkarılmadı.

* Madde 5: Toprak bariyerlerin kaldırılması öngörülmesine rağmen Geçiş Hükümeti tarafından bariyerler daha da güçlendirildi.

* Madde 12: Hapishanelerin boşaltılması ve tutukluların serbest bırakılması şartı uygulanmadı; birçok kişi hala alıkonuluyor.

Halk Meclisi bağlı

Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Halk Meclisleri anlaşmaya bağlı kaldı. Bu kapsamda bazı tutuklular serbest bırakıldı, toprak bariyerlerin bir kısmı kaldırıldı. Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Halk Meclisi’nden ANHA'ya verilen bilgiye göre; Şam yönetimi ile yapılan ilk görüşmeler özellikle hizmet konularında olumlu geçti, taraflar uzlaşıya vardı. Ancak sonraki toplantılarda karşı taraf tutumunu değiştirdi ve bu durum, anlaşmanın uygulanmasının dış müdahaleler tarafından engellendiğini gösterdi. Meclisin anlaşmanın tüm maddelerinin hayata geçirilmesi için hazır fakat Türkiye, anlaşmayı boşa çıkarmak ve uygulanmasını engellemek için çaba gösteriyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.